Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2020/1959 E. 2021/782 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1959
KARAR NO : 2021/782
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2020
NUMARASI: 2020/151 2020/151
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davada Körfez 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R -Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Körfez 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, “… Eldeki davada davacının istemi ticari işletmesine ait olan servis aracının arızası nedeniyle bakım ve onarım için götürmüş olduğu davalı … İnş.Taah.Ltd.Şti tarafından aracının arızasının yanlış tespit edilmesi ve onarımının bir türlü yapılamaması nedeniyle aracın tamiri için ödenen bedel ile çalışamaması nedeniyle yapmak zorunda kaldığı masraflar ve mahrum kaldığı kazancın tazmini talebinden ibarettir. İstem her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgilidir. Bu bağlamda görevli mahkeme Ticaret Mahkemeleri’dir.” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, “… davacının ticaret odasına kaydının bulunmadığı, vergi dairesinden gelen yazı cevabında davacının gerçek usulde gelir vergisi mükellefi iken faaliyetini, 31/12/2020 tarihi itibari ile terk ettiği, işletme esasına göre defter tuttuğu, davacının işletme defterine tâbi mükellef olduğu, tacir olmadığı ,(Yargıtay 20.H.D nin E:2016/2710 K: 2016/5239 sayılı ilamı) sadece aracın cins ve tipinin ticari araç kategorisinde bulunmasının da görevin belirlenmesinde tek başına etkili bir husus olmadığı (Samsun BAM 5.H.D nin E: 2018/782 K: 2018/707 sayılı ilamı) anlaşılmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebi ile görevsizlik karar vermek gerekmiş…” gerekçesiyle karşı görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra, anılan Kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut olayda, dava konusunun mutlak ticari davalardan olmadığı, yaptırılan araştırmaya göre dava tarihinde davacının tacir olmadığı ve bu nedenle davanın nispi ticari dava olarak da değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Körfez 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 18/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.