Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2020/1583 E. 2021/391 K. 15.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1583
KARAR NO : 2021/391
KARAR TARİHİ: 15/03/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI : 2019/712 2020/186
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davada Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R – Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesince, “… dava konusu her iki aracın da trafik tescil kayıtlarında ticari nitelikli ve yolcu nakli işinde kullanılan araç olduğunun belirtildiği, her iki aracında ticari taksi olarak kullanıldığı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/24303 Esas 2015/1157 Karar sayılı 29/01/2015 tarihli kararında “araç kamyonet vasfında ticari araçlardan olduğundan dava dışı sigortalının tacir olduğunun kabulü gerekir.” içtihatında bulunduğu, dosyamızda her iki aracın da ticari vasıflı Taksi olarak faaliyet gösteren araç oldukları, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2016/4999 Esas 2018/1637 Karar sayılı 01/03/2018 tarihli kararın da tacirler arası haksız fiil nedeniyle açılan davalarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunun belirtildiği, yine İstanbul BAM 19.Hukuk Dairesinin 2017/1986 Esas 2018/518 Karar sayılı 22/03/2018 tarihli kararında Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna dair verilen kararın yerinde bulunduğu, dava konusu uyuşmazlığın mahkememiz görev alanı dışında olup görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu ..” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise, “…dosyaya celp edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabına göre huzurdaki davanın taraflarının gerçek kişi, ticari işletme kaydının bulunmadığının belirtildiği, ayrıca Beylikdüzü Vergi Dairesinden gelen yazı cevabına göre davacı …’in taksiyle yolcu taşımacılığı faaliyetinde uğraşan basit usul vergi mükellefi olduğunun belirtildiği, keza dosyada dinlenen tanık beyanlarına göre; davalı …’ın da tacir olmadığının açık bir şekilde doğrulandığı, zira tanığın beyanında, bahse konu araçta iki kişi çalıştığını, aracın bakım ve onarım masraflarıyla trafik cezalarının kiraya verilen kişi tarafından karşılandığını beyan ettiği, böylelikle davalı …’ın da esnaf olduğunun kabulü gerektiği, salt değer kaybı istemine konu edilen aracın ticari vasfı olmasının davanın nispi yada mutlak ticari dava olarak vasıflandırılmasına yeterli olmadığı, zira davanın tarafları tacir olmadığı gibi davanın da mutlak ticari davalardan olmadığı, aradaki işin de ticari nitelikte sayılamayacağı…” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut olayda, davacı adına kayıtlı bulunan … plakalı ticari taksi ile davalı adına kayıtlı bulunan … plakalı ticari taksinin çarpışması sonucu, araçta meydana gelen hasar, onarım bedeli ve değer kaybı zararının tazmini için başlatılan icra takibine itiraz edildiği, davacı ve davalının yaptırılan araştırmaya göre tacir olmadıkları, davanın mutlak ticari davalardan olmadığı ve olayın haksız fiilden kaynaklandığı, tarafların tacir olmaması nedeniyle uyuşmazlığın nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 15/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.