Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/887 E. 2019/2131 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/887
KARAR NO : 2019/2131
KARAR TARİHİ: 19/09/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2018
NUMARASI : 2018/292 2018/1061
DAVA : Tazminat
Taraflar arasındaki uyuşmazlık İstanbul 9. Asliye Hukuk ve İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesince,”…Dava konusu, rücuen tazminat istemine ilişkin işbu davanın, taraflarının tacir olup, İski’nin gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de faaliyetlerinin özel hukuk kuralları altında yapması nedeni ile davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan, 6762 Sayılı TTK’nun 18.maddesi gereğince tacir olan taraflar arasındaki davaların, haksız fiilden kaynaklansada TTK’nun 3 ve 1483 maddeleri gereğince Ticaret Mahkemelerinin görev alanında kaldığı anlaşılmakla, dava dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c bendi ve HMK’nın 115/2. mad. göre dava şartı eksikliği nedeni ile dava dilekçesinin görev yönünden reddi gerektiği…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, “… İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı gerekçesi, davacının ve davalının tacir olduğu ve davanın TTK. 3 ve 1483 maddeleri gereği (zorunlu sigorta hukuku), bu nedenle davanın ticari dava olduğu yönündedir. TTK.nun zorunlu sigorta hükümlerinden kaynaklanmayan isteğe bağlı sigortalara ilişkin açılacak rücu davaları mutlak ticari dava niteliği taşımamakta olup, davacı ile davalı arasında her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren iş olmadığından nispi ticari dava da sayılamaz. Davadaki talep haksız fiile ve malvarlığına ilişkin dava olup 6100 sayılı HMK. 2. madde gereği asliye hukuk mahkemeleri görevlidir. Bu nedenle görev yönünden dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi..” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuan tahsili isteminden kaynaklanmaktadır.TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûen ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir.17.01.1972 tarih ve 1970/2 E., 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı maddelerine de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 E./9 K. Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”
Somut olayda, davacı şirketin halefi olduğu… A.Ş. ile zarara sebebiyet veren İSKİ arasında bir sigorta sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin GÖREVLİ MAHKEME OLARAK BELİRLENMESİNE 19/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere