Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/884 E. 2019/1320 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/884
KARAR NO : 2019/1320
KARAR TARİHİ: 09/05/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2019
NUMARASI : 2019/254 2019/53
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olması nedeniyle dosya ve ekleri incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili tarafından 16/01/2019 tarihli Bakırköy ATM’ne yönelik dava talebini içerir dilekçesini tevzi ettirdiği, dosyanın tevzide İstanbul Anadolu 10. ATM’ne düştüğü, Mahkemenin dilekçenin yanlış geldiğinden bahisle dosyanın tevzi edilmek üzere Bakırköy ATM’ne tevzi bürosuna 22/01/2019 tarihinde gönderilmesine karar verdiği dosyanın tevzi ile Bakırköy 5. ATM’ne düştüğü (dosyaya bu arada tarihsiz bir dilekçe ile dilekçeye sehven Bakırköy yazıldığı yönünde Anadolu 10. ATM’ne dilekçe verildiği)Bakırköy 5. ATM’si 18/03/2019 günlü kararı ile davacı vekilinin 18/03/2019 tarihli dilekçesine göre dosyanın İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmesine karar verdiği Dosyanın tevzi sonucu İstanbul Anadolu 9 ATM’ne düştüğü, mahkemece davaya ilk tevzi sonucu dosyanın düştüğü İstanbul Anadolu 10. ATM’nce bakılması gerektiğinden bahisle gönderme kararı verdiği, dosyanın üst yazı ile İstanbul Anadolu 10. ATM’nce davaya İstanbul Anadolu 9. ATM’nce mi yoksa kendilerince mi bakılması gerektiği hususunda ihtilaf çıktığı bu nedenle merci tayini istemi ile dairemize gönderildiği anlaşılmaktadır.İki mahkemenin de görevsizlik kararı vermesi ve bu kararların kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş bulunması ile kesin yetki hâllerinde, iki mahkemenin de yetkisizlik kararı vermesi ve bu kararların kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş bulunması, 6100 sayılı HMK m. 21’de, davaya bakacak mahkemenin tayini için yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulacak hâller arasında sayılmaktadır. 6100 sayılı HMK m. 22/2 uyarınca da, “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.” Buna göre, burada, usûle ilişkin nihaî kararlardan olan ve yazılması, kapsamı ve kanun yolları bakımından, hükümler gibi işlem görecek olan (HMK m. 294/6) ve HMK m. 21 ve 22’de yargı yeri belirlenmesi bakımından mevcudiyeti şart koşulan nitelikte “yetkisizlik-görevsizlik kararı” bulunmadığından, merci tayini (yargı yeri belirlenmesi) için öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.Öte yandan, bir yerde aynı mahkemeden birden fazla bulunuyorsa, bunlar arasındaki ilişki genel anlamda iş dağılımı ilişkisidir. Tâbir-i diğerle, bir yerde bulunan aynı ad ve nitelikteki asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemelerinin (birbirleri, yani asliye hukuk mahkemeleri ile sulh hukuk mahkemeleri arasındaki değil), kendi aralarındaki ilişki, iş dağılımı ilişkisidir.Dar ve teknik anlamdaki işbölümü ise, aynı yerde asliye hukuk mahkemesi yanında asliye ticaret mahkemesi bulunması durumunda ortaya çıkmaktaydı. Gerçekten, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi (ve diğer hukuk mahkemeleri) arasındaki ilişki, hem 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda (m. 5) hem de 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun kanunlaşan ilk hâlinde (m. 5/3-4), iş bölümü ilişkisi olarak kabul edilmişti. Ancak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinde, 26/6/2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, işbölümü ilişkisi olmaktan çıkarılmış ve görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve böylece buna ilişkin itiraz da ilk itiraz olmaktan çıkarılıp, davanın her aşamasında ileri sürülebilecek ve hâkim tarafından re’sen gözetilebilecek bir dava şartı haline getirilmiştir.Konuyla ilgili olarak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2011 tarihli ve 2011/11-61 E. – 2011/188 K. sayılı ilâmında şu açıklamalara yer verilmiştir: [Ayrı bir (veya daha fazla) ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri arasında görev değil, işbölümü ilişkisi olduğu belirtilmişti (Esasen, bir yerdeki birden fazla asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki de bir iş bölümü ilişkisidir; ancak buradaki işbölümü ilişkisi, gerçekte bir iç ilişki niteliğindedir. Aynı şekilde, bir yerdeki birden fazla ticaret mahkemelerinin ve birden fazla sulh hukuk mahkemelerinin kendi aralarındaki ilişki de, gerçekte iç ilişki niteliği taşıyan bir işbölümü ilişkisidir). Ancak, bir yerdeki birden çok aynı tür mahkeme; örneğin, birden çok asliye hukuk mahkemesi arasındaki işbölümü ilişkisi (iç ilişki) ile, o yerdeki asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri arasındaki işbölümü ilişkisi arasında şu iki önemli fark vardır: İlkin, ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki işbölümü, yukarıda belirtildiği üzere kaynağını kanundan almaktadır. Şöyle ki: Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ticari davalar sayılmış; 5. maddenin birinci fıkrasında aksine hüküm bulunmadıkça, müddeabihe göre ticari davaların sulh veya asliye hukuk mahkemelerince de görüleceği açıklanmış; ikinci fıkrada, ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye hukuk mahkemesinin görevinde olan ve 4. madde uyarınca ticari sayılan davalara ticaret mahkemesince bakılacağı belirtilmiş; üçüncü fıkrada ise, kural olarak (münhasıran iki tarafın arzusuna tabi olmayan işlerle ilgili olanlar hariç olmak üzere) iş alanı (işbölümü) itirazının taraflarca ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği öngörülmüştür. Kanunun düzenlediği bu işbölümüne göre, bir yerdeki ticaret mahkemesi kanunda belirtilmiş olan ticari davalara; asliye hukuk mahkemesi ise bunun dışındaki hukuk davalarına (dar anlamda) bakacaktır. İkinci fark şudur: Birden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan bir yerdeki asliye hukuk mahkemelerinden birinde görülmekte olan bir davada, tarafların, o davanın, aynı yerdeki başka bir asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği yönünde işbölümü itirazında bulunması mümkün olmadığı halde; o yerdeki asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri yönünden böylesi bir işbölümü itirazının -örneğin, asliye hukuk mahkemesinde açılmış bir davayla ilgili olarak, oradaki ticaret mahkemesinin görevli bulunduğunun veya bunun tersinin- ileri sürülmesi mümkündür.]Keza, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.06.2004 tarihli ve 2004/4-337 E. – 2004/337 K. sayılı ilâmında da, bir yerdeki birden fazla ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin “işbölümü ilişkisi” olmayıp, yalnızca bir “iç ilişki” olduğuna değinilmiştir.Yukarıda zikredilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarından da anlaşılacağı üzere, uygulamada, bir yerdeki birden çok aynı tür mahkeme, örneğin birden çok sulh hukuk mahkemesi arasındaki ilişki bakımından; bazen bu ilişkinin işbölümü ilişkisi olmayıp, yalnızca bir iç ilişki olduğuna değinilmiş, bazen de bu ilişki (geniş anlamda) işbölümü ilişkisi olarak nitelendirilmiş, ancak, bu işbölümü ilişkisinin, gerçekte bir iç ilişki niteliğinde olduğu da açıkça belirtilmiştir. Yukarıda değinilen hususlar, mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar doğrultusunda anılan mahkemeler arasındaki ihtilâf değerlendirildiğinde, mezkur mahkemeler arasında gerçek anlamda (HMK m. 20) bir görev veya teknik anlamda bir işbölümü ilişkisi mevcut olmayıp, “iş dağılımı” ilişkisi bulunduğu anlaşıldığından, burada, merci tayini (yargı yeri belirlenmesi) yoluyla davaya bakacak görevli mahkemenin belirlenmesine olanak ve gerek bulunmamakta; sorunun, kısmen değinilen ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir. Ancak dosyanın sürüncemede kalmaması için dosyaya ilk tevzi yapılan daire olan İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılması gerektiği yerleşik usul gereğidir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle; anılan Mahkemeler arasındaki ihtilaf bakımından merci tayini (yargı yeri belirlenmesi) yoluyla davaya bakacak görevli Mahkemenin belirlenmesine olanak ve gerek bulunmadığından, dosyanın Mahal Mahkemesine İADESİNE 09/05/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.