Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/297 E. 2019/1474 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/297
KARAR NO : 2019/1474
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2017
NUMARASI : 2016/252 2017/827
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, kaza sigortası kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesince “…Açılan dava İtirazın İptaline ilişkin olup, sigorta poliçeden kaynaklanmaktadır. Ticaret Kanununda düzenlenen bu husus ticari iş mahiyetinde olup, Türk Ticaret Kanununda düzenlenmektedir, TTK’nun 3. ve 5. Maddeleri gereğince ticari iş mahiyetinde olup, mahkememizin görevsiz olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, “…6100 sayılı HMK’nin 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir…” gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.Somut olayda; Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın … plakalı araçla 12/02/2011 tarihinde karıştığı …plalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olması nedeniyle sigortalı araç için 500,00 TL hasar bedeli ödendiğini, kaza sonrası davalı borçluya 15/04/2011 tarihinde ihtarname gönderilerek borcun faizi ile birlikte 15 gün içerisinde ödenmesi gerektiği, aksi halde gerekli yasal yollara başvurulacağının ihtar ve tebliğ edildiğini, buna rağmen davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalı yana karşı rücu alacağına istinaden Kadıköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından 26/10/2011 tarihinde itiraz edildiğini, yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu, takibe davalı tarafından yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazının iptalini, takibin devamını, davalının takip konusu alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44′ üncü maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.01944 tarih ve 37 E. – 9 K. R. G. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.Somut olayda, davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı araca, davalının kullanımında bulunan … plakalı aracın çarpması nedeniyle, 6102 sayılı TTK’nın 1472 (6762 sayılı TTK’nın 1301) maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, davalıdan rücuan tahsiline karar verilmesi isteminden kaynaklanmaktadır.Davacı, sigorta şirketi ise de davalı tacir olmadığından meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan rücuan tazminat davasının, haksız fiil hükümlerine göre İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 23/05/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.