Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/2736 E. 2020/67 K. 08.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2736
KARAR NO : 2020/67
KARAR TARİHİ: 08/01/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI : 2019/726 2019/1185
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemelerinin ayrı ayrı yetkisizlik kararı vermesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, İİK’nın 285.maddesine göre konkordatonun tasdiki talebine ilişkindir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince, şirketin muamele merkezinin Tuzla/ İstanbul olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince, davanın açıldığı tarih itibariyle şirket merkezinin Kağıthane olduğu, dava açıldıktan sonra şirket merkezinin Tuzla’ya taşındığı, dava tarihi itibariyle kesinleşen yetki kuralının değişmeyeceği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.2004 sayılı 285/3 maddesine göre “Yetkili ve görevli mahkeme; iflâsa tabi olan borçlu için 154 üncü maddenin birinci veya ikinci fıkralarında yazılı yerdeki, iflâsa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir”İİK.nun 154. maddesi ise yetkili mercinin, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer olduğunu belirtmektedir.İflas ve konkordato davalarında yetki kesin nitelikte olup dava şartı niteliğindedir. Bunun bir sonucu her zaman resen göz önünde bulundurulacağı, bir diğer sonucu tarafların yetki sözleşmesi veya başka yollarla bu yetkiyi değiştirmelerinin hükümsüz olacağıdır.Borçlunun iflasa tabi borçlulardan olup, aynı zamanda bir sermaye şirketi olması halnide şirket merkezinin borçlunun muamele merkezi olduğu kabul edilir.Ticaret şirketleri, muamele merkezlerini kuruluş sözleşmelerinde göstermek zorundadır. (TTK m. 213/c,305,339/a,567,576/1-a ve Koop. K. m.4/1) Konkordato davalarında, şirketlerin, faaliyetlerin toplandığı veya yoğunlaştığı yer dışında bir yeri şirket merkezi olarak göstererek dava açma yoluna gittikleri yaygın olarak karşılaşılan bir durumdur. Ancak bu durumda mahkemelerin, en çok üretim yapılan yeri veya üretim yerlerinden en yüksek cirolu olanı veya en fazla istihdamın yapıldığı yeri veya başka her hangi bir kriterle borçlunun gerçekte muamele merkezinin sicilde bildirdiği adresten başka bir yeri, şirket merkezi burasıdar diyerek seçme imkanı yoktur. Bu durum özellikle konkordato davaları için geçerlidir. Zira, borçlunun muamele merkezinin sicil adresi olduğu güçlü bir karine olup aksi kanıtlanabilir. Ancak konkordato davasının teknik ve kendine has özellikleri gereği mahkeme bu karinenin aksini kanıtlayarak yargılamaya yön veremez. Dava açılmadan hemen önce merkezin değiştirilmiş olması, ortakların şirkete yüklü miktarda borçlanması veya şirketten alacaklı hale getirilmesi, davadan hemen önce şirkete ait ciddi miktarda taşınır, taşınmaz vb malların elden çıkarılmış olması gibi hususlar, konkordato talep eden şirketin, talebinde ne kadar ciddi, samimi olup olmadığı, dürüstlük kuralına uygun hareket edip etmediği noktasında dikkate alınmalıdır. Gerçekten de uygulamada, fabrikası, işletmesi şehir dışında olmasına rağmen merkezi İstanbul olarak gösterilen konkordato davalarında, üretimin şehir dışında olması, defterlerin şehir dışında olması konkordato komiserlerinin denetleme, nezaret etme yetkilerini oldukça sınırlandırmaktadır. Alacaklıların konkordato davasına bakan mahkemeye ulaşmalarını önlemek, davada zaman kazanmak, komiserleri işletmeden uzak tutmak ve hatta davaya bakacak mahkemeyi seçebilmek için, şirket merkezi kötüniyetli olarak da taşınabilmektedir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi bu durumların mevcudiyeti varsa mahkemenin bunu şirketin talebinde ciddi ve samimi olup olmadığını değerlendirirken göz önünde bulundurması gerekir. Aksi halde her mahkeme, başka bir kritere göre farklı bir yeri muamele merkezi olarak seçer ki bu durum kanun koyucunun kesin yetki kuralı ile ulaşmak istediği sonuca tamamen aykırıdır.Somut olaya gelince davacı şirketin, 20/02/2017 tarihinde merkezini Sincan-Ankara olarak tescil ile kuruluşunu tamamladığı, 26/07/2019 tarihli genel kurul kararı ile şirket merkezini Sincan’dan Kağıthane İstanbul adresine taşımaya karar verdiği, bu kararın 31/07/2019 tarihihde tescil ettirildiği, 09/08/2019 tarihinde de iş bu konkordato talepli davanın açıldığı, bilahare davacı şirketin, 30/09/2019 tarihli kararla şirket merkezini Tuzla’ya taşıma kararı aldığı ancak tescil ve ilan işlemlerinin henüz sonuçlanmadığı, davanın açıldığı tarih itibariyle şirket merkezinin Kağıthane olduğu, sonradan şirket merkezinin değiştirilmesinin kesin yetki kuralının değiştirmeyeceği anlaşılmakla uyuşmazlığın İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine 08/01/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.