Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/2559 E. 2020/1045 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2559
KARAR NO: 2020/1045
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2019
NUMARASI: 2019/439 2019/629
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Asliye Ticaret ile Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemelerinin ayrı ayrı görevsizlik kararı vermesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, ZMM Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen kusur bedelinin haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuan tahsili talebine ilişkindir. Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesince, “… davada zorunlu mali sorumluluk sigortacısı bulunduğu, Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup asliye ticaret mahkemesi görev alanı içinde bulunduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise, “… davacı sigorta şirketi dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu tazminat için davalı aleyhine halef olarak rücuen tazminat davasında meydana gelen maddi hasarlı kaza tespit tutanağında açıklandığı üzere araçta yolcu olarak bulunan davalının araç sürücüsüne yapmış olduğu haksız eylem ( müessir fiil ) sonucu kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, davalının araç maliki olmadığı, davanın TTK da düzenlenen ticari davalardan olmadığı, haksız eylem sonucu tazminat talebi olduğu, mahkememizin görevli olmadığı …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Somut olayda, davacı müvekkili sigorta şirketine sigortalı bulunan … plaka sayılı araç ile dava dışı …’nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç arasında 25/06/2018 tarihinde İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, … Caddesi sınırları içerisinde, … plakalı araç içinde yolcu olarak bulunan davalının araç sürücüsüne arka koltuktan tekme atması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili şirket tarafından 21.062,00 TL tutarındaki hasar tazminatının zarar görene ödendiğini, söz konusu rücu ihbar mektubu davalı tarafa tebliğ edildiğini ancak davalının süresinde ödeme yapmaması nedeniyle hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu beyanla davalı-borçlunun haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı-borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına mahkûmiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44′ üncü maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 gün ve 37 E. – 9 K. Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiîl sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiîlden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 03/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere