Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/2360 E. 2020/714 K. 23.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2360
KARAR NO : 2020/714
KARAR TARİHİ: 23/03/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2019
NUMARASI : 2019/152 2019/237
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasındaki davada İstanbul 15. Asliye Hukuk ve İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Dava, yapı sahibinin sorumluluğundan kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesince Dava, ticari şirketler arasında yapı sahibinin sorumluluğuna (TBK’nın 69. Maddesi) dayalı olarak açılmış maddi tazminat davasıdır. Davacı eldeki dava ile davalıya ait binaya kurulan iskele parçalarının park halindeki müvekkili şirket aracının üzerine düşmesi sonucu oluştuğu iddia edilen zararın davalıdan tahsilini istemektedir. Davanın taraflarının şirket olduğu ve uyuşmazlığın ticari işletmelerini ilgilendiren durumdan kaynaklandığı dikkate alınarak öncelikle görev konusunun değerlendirilmesi gerekçesi ile görevsizlik verilmiştir.İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesince ise; davacı vekili, davalıya ait bina inşaatına kurulan iskele parçalarının park halindeki müvekkili şirket aracının üzerine düşmesi sonucu oluştuğu iddiası ile onarım bedelinin davalıdan tahsilini Mahkememizden talep etmiş ise de uyuşmazlık, TTK’da düzenlenen hususlardan olmayıp TBK’nın 69. maddesinde yer alan bir bina veya imal olunan şeyin malikinin o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurdan doğan bir tazminat davası olup bu anlamda, dava mutlak ticari dava olmadığı gibi kazanç kaybına yol açan olay, bina inşaatına kurulan iskele parçalarının park halindeki aracın üzerine düşmesi tarafların ticari işletmesi kapsamındaki bir iş de olmadığından nisbi ticari dava da değildir. Yukarıda anlatılan Yasal düzenlemeden açıkça anlaşıldığı üzere somut olayda 6102 sayılı Yasa hükümleri değil, 6098 sayılı Yasa hükümleri uygulanacaktır. Bu itibarla eldeki davaya bakma görevi, Mahkememize değil, genel mahkeme sıfatı ile Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323). Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 29/12/2016 tarihinde davalıya ait bina inşaatına kurulan iskele parçalarının bina yanındaki otoparkta park halinde bulunan müvekkili şirkete ait … plakalı araç üzerine düşmesi sonucu aracın maddi hasara uğradığını ve 3.162,61 TL ye aracın onarımının yapıldığını, Borçlar Kanunu’nun 69. Maddesi gereği davalının bina sahibi olarak müvekkili şirketin aracına verdiği zararı tazminle yükümlü olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.162,61 TL onarım bedeli tazminatının olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Dosya kapsamından, davacının iddiası, dayandığı dava nedenlerine göre eldeki dava, mutlak ticari dava olmadığı gibi davalının ticari işletmesini ilgilendirmediğinden nispi ticari dava olarak da nitelendirilmeyeceğinden uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 23/03/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere