Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/2091 E. 2020/466 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2091
KARAR NO: 2020/466
KARAR TARİHİ: 25/02/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI: 2019/137 2019/229
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki davada İstanbul 4. Tüketici ve İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, alacak istemine ilişkindir. İstanbul 4. Tüketici Mahkemesince Uyuşmazlık, davacı ile davalı banka arasında düzenlenen ticari krediye dayalı olarak açılmış bir davadır. Bu bağlamda taraflar arasındaki uyuşmazlığın kaynağı 6502 Sayılı Yasanın 22. Maddesi kapsamında tüketici kredisinden kaynaklanan bir ilişki bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2011/1618 Esas, 2011/3846 Karar sayılı 22.04.2011 tarihli kararında da genel kredi sözleşmelerinden (Ticari) kaynaklanan uyuşmazlığın tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamında bulunmadığı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin niteliğine göre olaya özel tüketici yasası hükümlerinin uygulanması hukuken olanaksızdır. Uyuşmazlığa genel hükümlere göre genel mahkemelerde bakılması yasal zorunluluk olduğundan mahkememizin görevsiz olması nedeni ile davanın görev yönünden reddi gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesince Davanın 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4.maddesinin ihlali nedeniyle açılan tazminat davası olduğu, Mahkememizin 2018/852 E. Sayılı dosyasından yapılan yargılama sırasında, tarafların beyanları ve dosyaya sundukları kayıt ve belgelerin incelenmesi neticesinde; toplam 8 adet kredinin türleri açısından uyuşmazlığımız bulunmamaktadığı, 2 adet kredinin bireysel taşıt kredisi ve bireysel nakit kredisi olduğunun geri kalan krediler ticari kredi niteliğinde olduğu anlaşılması nedeniyle, taraflar arasında imzalanan 21.05.2010 tarihli … hesap numaralı bireysel taşıt kredisi ve 25.08.2010 tarihli … hesap numaralı bireysel nakit kredilerine ilişkin olarak davacı talepleri yönünden dosyanın tefrikine karar verilerek mahkememiz yeni bir esasına kaydedilmiştir. yeni esas numarası alan dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde ise tefrik edilerek ayrılan ve taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmelerin ticari kredi vasfı taşımadığı ve bireysel kredi oldukları hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesi, tüketici işleminin kapsamını esaslı biçimde değiştirmiş; aynı Kanunun 83/2. maddesinde ise “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme yapılması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını” engellemeyeceği belirtilmiştir. 6502 sayılı Kanunun 3. maddesinde “Tüketici işlemi; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve işlemi kapsar.” şeklinde yeniden tanımlanmıştır. Bu hüküm mülga 4077 sayılı Kanunun 3/h bendindeki tüketici işlemi tanımından daha kapsamlıdır. 6502 sayılı Kanunun tüketici işlemleri ve tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıkların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi ile 83/2. maddesinin açık hükmü karşısında, sigortalısı tüketici tanımına uygun olmak kaydıyla, sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan davalar da tüketici mahkemesinin görev alanına girmiştir. Somut olayda, Davacı vekili; müvekkil davalı bankanın Van şubesinin … nolu müşterisi olduğunu, davalı nezdinde şube kodu 8900,00TL hesap numarası … olduğunu, 29/02/2011 tarihinde 36 ay vadeli 500.000,00 TL. Kredi kullandığını, Rekabet Kurulu Türkiye’de faaliyet gösteren on iki bankanın mevduat kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında anlaşma ve uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4. üncü maddesini ihlal edip etmediğinin tespiti amacıyla yürütülen soruşturma sonucunda vermiş olduğu 08/03/2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı nihai karar ile aralarında davalını da olduğu on iki bankanın mevduak kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında RKHK’un 4’üncü maddesini ihlal ettiklerine karar verildiğini, bir başka ifadeyle bankalar arasında rekabeti kısıtlayıcı anlaşma olmasaydı, ödenecek toplam faiz tutarı daha az olacağını, Türk Borçlar Kanunu’nun 51 ve 52′ nci maddelerinde yer alan düzenlemelere göre tazminatın takdirinde hakime yetki verildiğini, Rekabet kurulunun 08/03/2013 tarih 13-13/198-100 sayılı kararına dayanılarak davalının da içinde bulunduğu toplam 12 bankanın oluşturduğu kartelin yol açtığı rekabet ihlalinden kaynaklanan müvekkilin uğramış olduğu zararın, 6100 sayılı yasanın 107. Maddesi uyarınca tespit edilmesini, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 57 ve 58’inci madesine dayanılarak tespit edilen zararın üç katının ve haksız fiilin gerçekleştiği andan itibaren hesaplanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile ödenmesini, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. Dava, davacı ile davalı Banka arasında yapılan bireysel ihtiyaç ve taşıt kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşme, tüketici işlemi niteliğinde olup, davacı tüketici sıfatını haiz bulunduğuna göre dava tarihinde yürürlüğe girmiş olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait bulunmaktadır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; İstanbul 4. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 13/12/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere