Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/1864 E. 2019/1932 K. 05.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1864
KARAR NO : 2019/1932
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2019
NUMARASI : 2019/948 2019/988
DAVANIN KONUSU: Reddi Hakim/Hakimin Çekinmesi İncelemesi
İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/948 D.İş sayılı reddi hakim kararına karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Taraflar arasında görülen dava sırasında reddi hakim talebinde bulunan … Holding A.Ş. vekilinin 13/06/2019 tarihli dilekçesi ile; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/827 Esas sayılı dosyasında davacı … tarafından … Yatırım Holding A.Ş. Ve … aleyhine açılan davada mahkeme başkanı … Üye Hakim… ve Üye … tarafından taraflı davranılarak yargılamanın yürütüldüğü, adil yargılamadan uzaklaşıldığı, SPK’ya tabi ve halka açık …Yatırım Holding A.Ş.’deki payların hak sahipliğini gerçekte hisse devrinin yapılıp yapılmadığına ilişkin yürütülen yargılamada sahtecilik, dolandırıcılık unsurlarının olmasına, davacılar hakkında davaya konu edilen sahte sözleşme kapsamında yürütülen ceza soruşturması olmasına karşın bu soruşturma neticesi beklenmeksizin, usul ve esastan birçok iddia ve savunmalar olmasına, davaya konu edilen sahte hisse devir sözleşmesindeki imzanın davalı … tarafından kabul edilmemesine, imzanın sahte olduğunun bildirilmesine, dosyada imza incelemesine ilişkin çelişkili bilirkişi raporları olmasına, çelişkinin giderilmesi ve bu kapsamda yeniden rapor alınması ve heyet raporu alınması gerekmesine karşın çelişki giderilmeden müvekkilinin delilleri toplanmadan, tanıkları dinlenmeden usulüne uygun ön inceleme yapılmadan, cevap dilekçesindeki delilleri toplanmadan ön inceleme ve tahkikat tamamlanmaksızın aylarca harç ikmali yapılmaksızın yargılama devam ettirilerek sadece davacıların talebi ile hareket edilerek 6 ay gibi rekor bir sürede HMK’nun ve Anayasa’nın emredici hükümleri uygulanmaksızın 28/03/2019 tarih, 2018/827 Esas ve 2019/300 Karar sayısı ile verilen kararın taraflı yapılan yargılama neticesinde ve silahların eşitliği ve hakimlerin tarafsızlığı, adil yargılama gibi ulusal ve uluslararası hukukta yer alan, hukukun en temel norm ve ilkelerine aykırı olduğunu, mahkeme heyetinin tarafları aynı olan 2019/61 Esas sayılı dosyada da adil ve tarafsız karar veremeyeceğine yönelik inançları bulunmadığı, mahkeme heyeti tarafından yargı etiği kurallarına aykırı şekilde davranılması müvekkillerinin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözlemesinde belirtilen adil yargılama, hukuki dinlenilme haklarını ziyadesi ile ihlal edilerek telafisi mümkün olmayan bir şekilde hak kaybına uğramasına sebebiyet verildiği, tarafların aynı olduğu, 2019/61 Esas sayılı dosyadaki yargılamanın da adil hakkaniyetli ve eşitlik esasına uygun yapılmayacağının açıkça anlaşıldığı, 2018/827 Esas sayılı dosyada yapılan yargılama sürecinde mahkeme başkanı ve üye hakimlerinin davanın tarafı gibi hareket etmelerinden dolayı müvekkilinin oldukça mağdur olduğunu, bu sebeple hakimler hakkında Türk Ceza Kanunun 257. Maddesi uyarınca görevi kötüye kullanmak suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, HMK’nun 36 f.1d bendi uyarınca hakimin dava esnasında iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması halinde hakiminin reddi sebebinin oluştuğunun açıkça ifade edildiği, söz konusu suç duyurusu sebebiyle 2019/61 Esas sayılı dosyanın yargılamasını yürüten mahkeme heyeti ile müvekkili arasında ihtilaf doğduğunu, mahkeme heyetinin bu dosyadaki dava açısından tarafsız davranamayacağı ve davanın tarafları ile hakim arasında ihtilaf olmasının derdest dava sonucunu etkileyeceğini mahkeme heyetini reddettiğini bildirerek HMK 36. Ve devam eden maddeleri gereğince reddi hakim talebinde bulunmuştur. Reddedilen heyet tarafından, talebin reddinin gerektiği yönünde görüş belirtilmesi üzerine dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hakim reddine, ilişkin verilen karar davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Hakimin reddi HMK’nın 36. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, HMK 36.maddesi hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde taraflardan birinin hakimi reddedebileceğini, hakimin de bizzat çekilebileceğini hükme bağlamıştır. Yine aynı maddede, davada iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması, davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği helde görüşünü açıklamış olması, davada tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hakim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması davanın dördüncü derece de dahil yan soy hısımlarına ait olması, dava esnasında iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması hallerinde hakimin reddi sebebinin varlığının kabul edileceği düzenlenmiştir.Yukarıda belirtilen red sebepleri sınırlı olmayıp, HMK 36.maddesinde belirtilmeyen ancak hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren başka sebeplerin de hakimin reddini gerektireceği açıktır.HMK 41.maddesi red sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemiş ise red talebinin, reddi istenen hakim tarafından geri çevrileceğini düzenlemiş olup, hakimin reddini talep eden tarafın red sebebine ilişkin mutlak bir ispat vasıtası olarak delil göstermesi zorunlu olmayıp, red sebebine ilişkin emareler de yeterlidir. Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. (Anayasa m.9) Hakimler görevlerinde bağımsızdır. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bu nedenle hakimler önüne gelen uyuşmazlıkları kanuni çerçevesinde çözmek zorundadırlar. Bu işlemi yaparken hakim bir olay ile ilgili kuracağı hükümle tarafların adalet duygusunu zayıflatacağını değil, güçlendireceğini düşünüp hedefleyerek çalışmalı, kanunlardan aldığı güçle hareket etmelidir. Hakim tarafların geçerli ve kanuni delillere dayanmayan soyut iddiaları karşısında başkalarına ve kendisine yabancı kalarak hukukun ne dediğini söyleme yetkisini kullanıp, yargılama işlemi ile yargı kararlarının kişisel görüş, inanç ve duyguların aracı olamayacağını, aksine hakimlerin yansız ve kanunlardan aldığı güçle adaleti sağlamaya çalıştığını davanın taraflarına inandırmalıdır. Yargılama sırasında, taraflardan birinin mahkeme hakimi hakkında şikayette bulunması veya aleyhine dava açması veya mahkeme hakiminin davanın taraflarından biri hakkında şikayette bulunması (suç duyurusunda bulunması) HMK.nın 36/1-d maddesindeki “davalı olmak” anlamında yorumlanamaz. Suç duyurusunda bulunulması hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep olarak da düşünülemez.Dosya kapsamına göre, somut olayda HMK’nın 36. Maddesinde öngörülen hakimin reddi sebeplerinin bulunmadığı, red sebebi olarak ileri sürülen hususların işin esası yönünden isitinaf ve temyiz sebebi olup hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektiren neden olarak değerlendirilmeyeceği, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda veya HSK’ya şikayette bulunulmasının HMK’nın 36/1-d maddesi uyarınca davalı olarak yorumlanamayacağı, mercice verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2019/948 DEĞİŞİK İŞ ESAS VE 2019/988 DEĞİŞİK İŞ KARAR sayılı kararına karşı istinaf başvuru talebinin REDDİNE,
Kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine,
İstinaf giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere