Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2019/1859 E. 2020/166 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1859
KARAR NO : 2020/166
KARAR TARİHİ: 21/01/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI : 2018/147 2018/123
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 4. Ticaret Mahkemesi ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, konut sigortası poliçesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, “… TTK.nun 3 ve devamı maddeleri ile Yargıtay uygulamalarına göre, davacı sigorta şirketinin talebinin dava dışı kişinin evinde oluşan yangın nedeniyle meydana gelen zarardan dolayı sigortalı tarafa sigorta poliçe kapsamında ödediği tazminat talebi olduğu, uyuşmazlığa uygulanacak yasal dayanağın münhasıran TTK’da düzenlenmiş olduğu, sigorta poliçe kapsamının neyi kapsadığı, davada sigorta poliçesinin münhasıran tartışmaya açılması ve değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, Poliçenin TTK’nın 671 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, böyle bir halde ise eldeki davaya bakma görevinin Mahkememize ait olmayıp görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle Mahkememizce görevsizlik kararı verilerek…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise, “… Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davacıya sigortalı yer konut niteliğinde olup, sigortalı ve davalılar tacir değildirler. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. Dava, 6102 sayılı TTK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. Uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 Esas-1954/11 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 Esas- 1972/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 Esas-9 Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”Somut olayda; uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, haksız fiile sebebiyet veren davalı komşu taşınmaz malikinden rücuan tahsili isteminden ibarettir. Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısına halefen açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukukî mahiyeti nazara alınır. Sigorta şirketi halefi olduğu sigortalının konutunda, davalının konutunda meydana gelen yangın sebebiyle kendi dairesine gelen is nedeniyle oluşan zararın tazminini talep etmekte olup, bu şekilde uyuşmazlığın haksız fiîlden kaynaklandığı, davalının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 21/01/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.