Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/607 E. 2018/1207 K. 09.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/607
KARAR NO : 2018/1207
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/668
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen dava sırasında davalı-karşı davacı vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.
Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresi içerisinde yapılan istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hakimin reddi talebinde bulunan davalı – karşı davacı vekili 19.10.2017 tarihli dilekçesinde; HMK düzenlemesinde, dava şartlarından olan “Yabancılık Teminatı ” müessesesinin kamu düzeninden sayılan, her aşamada resen gözetilmesi gereken ve sağlanmadan davanın esasına girilemeyeceği, hem kanun hem de yargı kararları ile sabit olduğunu, iş bu dosyada, davacının Yabancılık Teminatı yatırması gerektiği, dosyadan Bakanlık ile yapılan yazışmalarla (05.08.2014 – 03.04.2015 ve 08.07.2015 tarihli Adalet Bakanlığı cevapları), sabit olmasına rağmen Mahkemenin 07.12.2016 tarihli duruşmasız oluşturduğu gerekçesiz ara karar ile “davalının yabancılık teminatına yönelik itirazının Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar çerçevesinde yerinde görülmeyip reddine” dair karar verildiğini, oysa hem yukarıda sözü edilen Adalet Bakanlığı cevapları, hemde taraflarınca yine en son dosyaya sunulan ve BİMER üzerinden Adalet Bakanlığının gönderdiği ve dosyaya ibraz edilen 21.07.2017 tarihli cevap yazısı ile teminat gerekliliği hususunun sabit olduğunu, buna rağmen, mahkemenin bu kadar açık ve net olan konuda, kanunu uygulamama konusundaki ısrarının devam ettiğini, yazılı olarak ifade ettikleri hususlar hakkında sözlü olarak duruşmada da açıklamalar ve taleplerde bulunmalarına rağmen ilgili başkan tarafından taleplerin zapta geçirilmediğini, yazılı talepte bulunma önerisinde bulunulduğunu, hakimin ısrarla, resen ve kamu düzeninden olan kanunu uygulamamasının (adalet bakanlığının yazısına rağmen) tarafsızlığı konusunda vekiledenini şüpheye düşürdüğünü beyanla, Mahkeme Başkanı …’ın çekilmesini, çekilme talebi aynı zamanda bir red sebep ve talebi olmakla aynı zamanda reddini talep etmişlerdir.
Davalı-Karşı Davacı vekili 08.11.2017 tarihli dilekçeleri ile de ;Mahkeme Başkanı …’ ın ikinci defa reddettiklerini beyan etmişler, zira başlangıçtaki reddi hakim taleplerine rağmen, ilgili başkanın sanki bu red talebi yokmuş gibi 06.11.2017 tarihli duruşmaya heyet başkanı olarak katıldığını ve reddinin talep edildiği husus hakkında adeta red sebep ve dayankalarını doğrularcasına ara karar tesis ettiğini, oysa bu hususun HMK 42(2)maddesinin açık hükmüne aykırılık oluşturduğunu, sözü edilen celsenin yoklukla malul olduğunu beyanla, aynı red gerekçeleri ve taleplerini yinelemişlerdir.
Reddedilen hakim tarafından, istemin reddinin gerektiği yönünde görüş belirtilmesi üzerine, dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hâkim talebinin reddine, 3000,00 TL disiplin para cezasına hükmedilmesine ilişkin verilen karar, davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Red dilekçesinde hakiminin tarafsızlığını yitirdiğine ilişkin ileri sürülen sebebler, hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektiren neden olarak değerlendirilemeyeceği gibi, dilekçede belirtilen sair hususlar işin esası yönünden istinaf ve temyiz sebebi olup, HMK’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden değildir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf başvuru talebinin REDDİNE 09/07/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere