Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/3141 E. 2019/1716 K. 01.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/3141
KARAR NO : 2019/1716
KARAR TARİHİ: 01/07/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2018
NUMARASI : 2017/1185 2018/316
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, haksız eylemden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, “…Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.Türk Ticaret Kanunun 3. maddesinde, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” düzenlenmiştir.Diğer bir husus ise haksız eylemden kaynaklanan davaların Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğine ilişkin yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır. Aksine açılan davanın Türk Ticaret Kanununun 4.maddesi hükmünde açıklanan mutlak ticari davalardan olması veya her iki tarafın tacir ve açılan davanın tarafların ticari işletmeleriyle ilgili bulunması ve davanın açıldığı yerde ayrı ticaret mahkemesinin kurulmuş olması halinde davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği, aynı Kanunun 5.maddesi hükmünde duraksamasız açıklanmıştır. Davacı vekilince davanın beş numaralı celsede davanın şirkete yöneltildiği beyan edilmekle, tarafların tacir olduğu anlaşılmıştır. Alacak haksız eylemden kaynaklansa dahi her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgilidir. Görev kamu düzeninden olduğundan, davanın niteliği ve tarafların davadaki sıfatı göz önüne alındığında davaya bakmak Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevine girmektedir.(bu yönde; T.C. YARGITAY 7.HUKUK DAİRESİ ESAS :2006/1028 – KARAR: 2006/1293). Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi görevine girdiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur….” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise, “… Haksız fiillerden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkeme, genel hukuk mahkemesi olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. İtirazın iptaline yönelik davada davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı … tacir kimliğine sahip değildir. Davacı haksız fiilden kaynaklı yangın poliçesi kapsamında oluşan hasarı sigortalısına ödediğinden bu ödediği tazminatı rücuen davalı gerçek kişi …. ‘den tahsili için icra takibine girişmiştir. Açılan dava haksız fiilden kaynaklı olup davanın görülüp sonuçlandırılması genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görev dahilindedir. Bu itibarla davacı tarafından açılan iş bu davada mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 115/2 maddesi gereğince dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine, mahkememizce verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK 21/(1-c) maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 Esas-1954/11 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 Esas- 1972/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 Esas-9 Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”Somut olayda; uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, haksız fiile sebebiyet veren komşu taşınmazda inşaat yapan davalı şirketten rücuan tahsili isteminden ibarettir. Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısına halefen açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukukî mahiyeti nazara alınır. Sigorta şirketi halefi olduğu sigortalının konutunda, davalı şirketin yaptığı inşaat sebebiyle zeminde meydana gelen bozulmadan kaynaklı yağmur sularının konuta zarar vermesi nedeniyle oluşan zararın tazminini talep etmekte olup, bu şekilde uyuşmazlığın haksız fiîlden kaynaklandığı, sigortalının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 01/07/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.