Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/2396 E. 2019/201 K. 14.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2396
KARAR NO : 2019/201
KARAR TARİHİ: 14/01/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2018
NUMARASI : 2018/159 2018/153
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında İstanbul 23. Asliye Hukuk ve İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesince, Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK sayılı 1483/1 maddesinde sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında kalan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiştir. Aynı yasanın 41/1-A maddesinde de tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenlenmiştir. ZMM Sigortası TTK’da düzenlenmiş olup, uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlanması gerektiği, aynı maddenin 5/3 maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi ve Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki görev ilişkisi olup, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle yargılamanın her aşamasında nazara alınabileceği anlaşılmakla, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise, dava dışı …’nın maliki, davalının da sigortacısı olduğu… plakalı araç ile … plakalı aracın karıştığı trafik kazası dolayısıyla davalının dava dışı … plakalı araç malikine tazminat ödediği, bu ödeme sonrası araç malikinin haklarını temlik aldığı ve halefiyete dayanarak sürücü – davacı …’e karşı takip başlattığı, davacının da başlatılan takipte borçlu olmadığının tespiti için dava açtığı, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre sigorta şirketinin halefiyete dayanan rücu istemlerinin sigorta poliçesi kapsamında olmadığı, davacı sürücü … ile davalı … şirketi arasında herhangi bir sigorta ilişkisinin de bulunmadığı bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, aralarında sigorta ilişkisi bulunsa idi bile dava tarihi itibariyle görevli mahkemenin 6502 sayılı yasanın 3/l maddesi uyarınca Tüketici Mahkemesi olabileceği, … plakalı aracın hususi otomobil olduğu, davalının da tacir olmadığı, bu durumda uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı ve genel mahkeme olan İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğine karar verilmiştir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … plakalı araç ile 12/07/2009 tarihinde trafik kazası yaptığını, bu trafik kazasına dayalı olarak davalının dava dışı kazazedelere tazminat ödediğini, davalının ödediği tazminatı müvekkili ve diğer borçlulara rücu etmek için icra takibi başlattığını, muayene raporunda müvekkilinin kanında 5 promil alkol olduğunun tespit edilmiş olmasının hatalı olduğunu, İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin takip alacaklısına böyle bir borcu bulunmadığını belirterek davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, müvekkilinin kaza günü 5 promil değil 0,5 promil alkollü olduğunun tespit edilmesine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile 6.316,38 TL’nin %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44′ üncü maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 gün ve 37 E. – 9 K. Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiîl sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”
Davalı … şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiîlden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 23 Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 14/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere