Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/2372 E. 2019/1087 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2372
KARAR NO : 2019/1087
KARAR TARİHİ: 11/04/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2018
NUMARASI : 2018/410 2018/490
DAVA : TAZMİNAT
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret ahkemesi ve İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, sigorta ilişkisinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesince; Benzeri davalarda uygulama da ticaret mahkemelerini görevli kılmaktadır. Nitekim benzeri bir olayda: ” talebin sorumluluk sigortası türü olan mali sorumluluk sigortası kapsamında davacıya ait kasko sigortalı aracın hasarlanması nedeniyle davalılardan tahsili istemine ilişkin olduğu, davanın, Türk Ticaret Kanununun 1483 vd. Maddelerinde sayılan hususlardan olduğu, davalılardan …. A.Ş’nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığa bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğuna karar verilmiştir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 29.12.2016 tarih 2016/13422Esas, 2016/12144Karar ile ayrıca Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.03.2017 tarih 2017/5043 Esas 2017/2180 Karar sayılı ilamları), Dava, bu şekli ile ticari dava olup, 6102 S. TTK’nun 5.maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu nedenle mahkememizin görevsizliğine karar verilip görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesince ise davacı tarafından açılan asıl davanın 6762 sayılı TTK’nın yürürlükte olduğu 21/04/2009 tarihinde açıldığı, 6102 sayılı TTK nın 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu tarihten önce asliye hukuk mahkemesiyle asliye ticaret mahkemesi arasında iş bölümü ilişkisi bulunduğundan davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK hükümlerine göre, müstakil ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki (görev değil) işbölümüne ilişkindir. İşbölümü itirazı yalnız ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. (6762 sayılı TTK’nın 5. m., HUMK. 187), İlk itiraz olarak ileri sürülmeyen işbölümü itirazının mahkemece kabul edilmemesi gerekir. İşbölümü itirazının uygun bulunması halinde mahkemece dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilir. Gönderme kararı nihai bir karardır. Mahkeme bu karar ile davadan elini çeker. Gönderme kararı ile dava sona ermeyeceğinden temyizi kabil kararlardan değildir. Gönderme kararı usûlüne uygun şekilde verilmesi halinde (ilk itiraz olarak ileri sürülmesi ve mahkemece uygun görülmesi) gönderilen mahkemeyi bağlar ve gönderilen mahkeme bu davaya bakmak zorundadır. Ancak, gönderilen mahkemenin davaya bakma zorunluluğu iş bölümü itirazının ilk mahkemede süresinde yapılması hali ile sınırlıdır.TTK’nın 5/1. maddesinde, “Aksine hüküm olmadıkça dava olunan şeyin değerine göre Asliye Hukuk veya Sulh Hukuk Mahkemesinin ticari davalara dahi bakmakla vazifeli olduğu, 5/3 maddesinde, “Bir davanın ticari veya hukukî mahiyeti itibariyle iş sahasına girip girmediğinin yalnızca iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabileceği,” 5/son maddesinde ise, “vazifesizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tâbi oldukları müddetlere dair usûl hükümleri iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de tatbik olunur” hükümlerine yer verilmiştir.Yine TTK’nın 5. maddesinde, ikinci fıkrada yazılı hallerde, münhasıran iki tarafın arzularına tâbi olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyet itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olabileceği hüküm altına alınmıştır. Münhasıran iki tarafın arzusuna tâbi olmayan işlerle ilgili davalara mutlaka kanunda gösterilen mahkemelerde bakılır ve bu davalara ilişkin işbölümü itirazı ilk itiraz değildir. Bu davalar, tarafların sulh olamayacakları ve üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalardır. İflas davaları ticaret mahkemesi bakımından münhasıran iki tarafın arzusuna tâbi olmayan davalardandır. Bu davalara ilişkin işbölümü itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi şart değildir. Taraflar yargılama bitinceye kadar işbölümü itirazında bulunabilirler. Mahkeme de davanın her aşamasında kendiliğinden ve dava dosyasının işbölümüne sahip mahkemeye gönderilmesine karar verir. (Baki Kuru HUMK 6. baskı sh. 715)Buna göre mahkemece sadece münhasıran iki tarafın arzularına tâbi olmayan işlerde yani tarafların sulh olamayacakları ve üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalarda işbölümü itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi şart değildir. Bu davalar dışındaki ikinci fıkrada yazılı hallerde bir davanın ticari veya hukukî mahiyet itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz olarak ileri sürülebilir.Her ne kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile birlikte asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüşmüş ise de; aynı Kanunun 9/1 maddesine göre “Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tâbidir.” Somut olayda; Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde dava şirkete ait olduğu belirtilen … plakalı aracın 10/07/2007 – 2008 tarihleri arasında 1851695 sayılı trafik poliçesiyle davacı … şirketine sigortalı olduğunu, 27/10/2007 tarihinde ehliyetsiz ve alkollü olduğu belirtilen dava dışı firari kişinin sürücülüğündeki iş bu aracın … plakalı araca ve ardından …. plakalı araca , yaya …. çarptığı ve dava dışı iş bu araçlarında … , …. plakalı araçlara çarpması sonucunda maddi hasarlı ve yaralamalı kazaya sebebiyet verdiğini, kaza sebebiyle iş bu araçlar ile yaya …. tedavi masraflarının ödendiğini ve toplamda araçlarda meydana gelen hasarlar ve tedavi gideri olarak 10.295 TL ödendiğini, davalı araç sürücüsünün firari olduğunu belirterek ödenen bu miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.21/04/2009 tarihinde davalıya karşı İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmıştır. Dava hakkında İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilmiştir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanununa göre, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişki görev değil, iş bölümü ilişkisidir. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılmadığı gibi, işbölümü itirazında bulunulmadan kendiliğinden görevsizlik kararı da veremeyeceğinden, davanın ilk açıldığı İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.