Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2234
KARAR NO : 2019/396
KARAR TARİHİ: 24/01/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2018
NUMARASI : 2018/417 2018/468
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 2. Ticaret Mahkemesi ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, konut sigortası poliçesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, “…TTK.nun 3 vd. maddeleri ile Yargıtay uygulamalarına göre, somut uyuşmalığın TTK. nun 1472.maddesinden kaynaklı rücuen tazminat davası olduğu, uyuşmazlığın çözümü için sigorta poliçesinin tartışılmasının zorunlu olduğu, bu kapsamda örneğin poliçenin yasal şartlara uygun olup olmadığı, poliçedeki teminatın zararı kapsayıp kapsamadığı gibi hususların poliçe kapsamı esas alınarak çözümlenebileceği, kıymetli evraktan olan poliçenin münhasıran Türk Ticaret Kanununda düzenlendiği, uyuşmazlığa uygulanacak yasal dayanağın TTK’da düzenlenmiş olduğu, böyle bir halde ise eldeki davaya bakma görevinin Mahkememize ait olmayıp görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olması…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise, “…dava halefiyet ilkesi ile açıldığından görev belirlenirken dava dışı halef olunan kişinin açtığı davaya bakmakla görevli olan Mahkeme eldeki davaya bakmakla da görevlidir. Dosya kapsamına sunulan ekspertiz raporu ile dava dilekçesindeki beyanlar dikkate alındığında sigortalının gerçek şahıs olduğu, hasarın meydana gelen yerin konut olduğu, davalının tacir olduğuna dair herhangi bir iddia ve delil bulunmadığı, bu hali ile dava dışı sigortalı davalıya karşı dava açsa idi söz konusu davaya genel görevli asliye hukuk mahkemesince bakılacağı…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 Esas-1954/11 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 Esas- 1972/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 Esas-9 Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”Somut olayda; uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, haksız fiile sebebiyet veren davalı komşu taşınmaz malikinden rücuan tahsili isteminden ibarettir. Davacı … şirketi, bu davayı sigortalısına halefen açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukukî mahiyeti nazara alınır. Sigorta şirketi halefi olduğu sigortalının konutunda, davalının konutundan kendi dairesine gelen su sızıntısı nedeniyle oluşan zararın tazminini talep etmekte olup, bu şekilde uyuşmazlığın haksız fiîlden kaynaklandığı, davalının tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 24/01/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere