Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/1791 E. 2018/2197 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1791
KARAR NO : 2018/2197
KARAR TARİHİ: 05/12/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2018
NUMARASI : 2017/72 2018/141
DAVANIN KONUSU : Tazminat
Taraflar arasındaki hukukî uyuşmazlıkta Kocaeli 1. Asliye Ticaret (Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatıyla) ile Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklık sözleşmesinden kaynaklı tazminat davasıdır.
Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesince; “.. taraflar arasındaki anlaşmazlık deniz ticaret hukukunu ilgilendiren ticari bir ilişkiden kaynaklanmakta olup, ihtilafın TTK Deniz Ticaret Hukukuna dair hükümleri uygulanarak çözümlenmesi gerekmektedir. Yukarıda zikredilen HSYK nın 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı gereğince ticaret mahkemesi olan yerlerde 1 numaralı Ticaret Mahkemesi’nin bu davalara bakmakla görevlendirildiğinden bu davanın Kocaelide Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatı ile görev yapan Kocaeli 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görev alanı içerisinde kaldığı görülmüş, bu nedenle mahkememizin görevsizliğine,…” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesince ise; “…Taraflar arasında davaya konu edilen protokolün yapıldığı esnada tarafların ortaklık payları da belirtilen şirketin henüz adının dahi konulmadığı, şirketin kurulmadığı ve uyuşmazlığın da bu protokolden kaynaklı olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır… davanın Türk Ticaret Kanunu’nun Deniz Ticaretine ilişkin husulardan kaynaklı olmadığı, her ne kadar tarafların yukarıda belirtilen protokol ile;… gemisinin, tarafların aralarında kararlaştırılıp, sözleşmede belirtilen oranlarda hisse ile ortak olacakları şirket tarafından satın alınmasının protokolde kararlaştırıldığı ve davalıların ise bu şekilde anlaşmaya rağmen geminin mülkiyetini elde eden şirketin kuruluşuna davacıyı ortak etmeyerek gemi mülkiyetini elde eden şirketin karından hissesine düşen miktarın ve bu suretle uğradığı zararların tazmini talep edilmekle; burada talep edilenin, tarafların aralarında yaptıkları protokole uyulmaması nedeniyle davacının zararlarının tazmininin istenmekte olduğu…Yapılan bu tespitler bağlamında dava, taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesi niteliğine haiz protokolde kararlaştırılan hükümlere uyulmamasından kaynaklı olmakla adi ortaklık hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Adi ortaklık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620 vd. (sözleşme ve dava tarihinde yürülükte bulunan mülga 818 sayılı BK. 520 vd.) maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Sözleşme ve dava tarihi itibariyle dava konusuna 818 saylı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir…Taraflar arasındaki “Satış Protokolü” başlıklı protokol, 28/12/2008 tarihli olup, bu nedenle 6102 sayılı kanundan önceki 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 6762 sayılı Kanunun 4. Maddesiyle ticari davalar belirlenmiş olup, bunlar arasında 818 sayılı Borçlar Kanununda düzenlenen adi ortaklık hükümleri bulunmamaktadır… dava adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığından TTK. 4. Maddede sayılan ticari davalardan bulunmamakla asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir….” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Türk Borçlar Kanununun 620. maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” hükmüne yer verilmiştir. Adi ortaklık TBK’nın 620 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalar ile, şahısvarlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının davaya dayanak satış protokolü ile; protokolün,… gemisinin %33 hissesinin …, %34 hissesinin … ve …’a, %33 hissesinin …’e ait olan ve adı protokolde açıkça yazılı olmayan … Şirketine satılması konusunda yapıldığı belirtilerek ödemelere ilişkin diğer ayrıntıların da bu protokolde kararlaştırıldığı, davacının ileri sürdüğü husus ise; protokolde yer alan hüküm ve şartlara rağmen şirket ortağı yapılmadığı, bu haliyle kendisinin hem sermaye, hem de şirket ortağı olarak elde edebileceği kar hakkından mahrum edildiği iddiasıyla açılmış şirket ortaklık payına karşılık gelen miktarın, kararlaştırılmasına üzerinde şirket ortağı yapılmadığı şirketin sahip olduğu geminin/şirketin elde ettiği kardan hissesine düşen miktarın tazminine yönelik maddi tazminat ve bu şekilde mağdur edilerek maddi sıkıntı yaşamasına ve itibar kaybına sebep olunduğundan bahisle manevi tazminat isteminden ibaret bulunmaktadır. Taraflar arasında davaya konu edilen protokolün yapıldığı esnada tarafların ortaklık payları da belirtilen şirketin henüz adının dahi konulmadığı, şirketin kurulmadığı ve uyuşmazlığın da bu protokolden kaynaklı olduğu anlaşılmış olup, protokolde alıcı olarak isimleri bulunan davacı, davalılar ve dava dışı … arasındaki anlaşmanın Borçlar Kanunu 620. Maddesinde düzenlenen adi ortaklık şeklinde olduğu, tarafların protokol tarihinde tacir olmadığı, burada davacı tarafın amacının, davalılar ile kurduğu adi ortaklığı tasfiye olduğu, dosya kapsamından, taraflar arasındaki ilişkinin Deniz Ticaret Hukukundan kaynaklanmadığı anlaşılmış olup, adi ortaklık TTK’da düzenlenmediğinden, malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 05/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere