Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/1786 E. 2018/2132 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1786
KARAR NO : 2018/2132
KARAR TARİHİ: 29/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2018
NUMARASI : 2018/336 2018/322
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davada İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, İİK’ nun 67. Maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesince, “Davacı dilekçesinde; aracın ticari taksi olduğunu, kazanç kaybının bu sebeple gerçekleştiğini bildirmiş, uyap kullanılarak aracın son trafik kaydı temin edilmiş, ticari nakil vasıtası olarak kayıtlı bulunduğu anlaşılmıştır. TTK’nun 4/1 md her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceğinin hüküm altına alındığı anlaşılmıştır. Davalı ……AŞ davada araç işleteni ve maliki sıfatı ile, davalı … ise araç şöförü sıfatı ile yer almış olup, bu iki davalı arasında ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur. Bu gibi durumlarda görevli mahkemenin her bir davalının durumuna göre ayrı ayrı belirlenmesi gerekmekte ise de; davalıların bir kısmı için genel mahkeme, diğer kısmı için özel mahkeme görevli ise, bu davaların tek bir dava olarak özel mahkemede açılması gerekeceğinden, (Yargıtay HGK’nun 5/5/2004 tarih 2004/9-261 E- 2004/254 K sayılı içtihadı) davanın özel yetkili Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise, “Dosya kapsamı itibariyle davacının tacir olduğuna dair bir delil yoktur. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün sitesinden sorgulandığından davacının tacir kaydı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmelerinden de kaynaklanmamaktadır. Tam tersi haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Kaza tespit tutanağında aracın Linea marka binek bir araç olduğu kayıtlıdır. Fakat ekspertiz tutanağında taksi olarak kayıtlıdır. Davacıya ait aracın ticari araç olması uyuşmazlığın ticari işletme kapsamana girdiği ve ticaret mahkemesinde bakılması gerektiği sonucunu göstermeyeceği gibi davacının tacir olmaması nedeniyle bahse konu uyuşmazlığa bakma görevinin Asliye hukuk Mahkemesine ait olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda, davacı adına kayıtlı … plakalı ticari taksiye, davalı … Tic. Aş. Adına kayıtlı aracın çarpması sonucu aracın onarımda kaldığı üç günlük kazanç bedelinin talep edildiği, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olmadığı, davacı tarafın dosyadaki belgelere göre tacir olmadığı ve olayın haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 29/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere