Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/1785 E. 2018/2064 K. 26.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1785
KARAR NO : 2018/2064
KARAR TARİHİ: 26/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2018
NUMARASI : 2017/1342 2018/260
DAVANIN KONUSU : Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk ve İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, davacı, davalı ve dava dışı . …’ un yönetim kurulu üyesi oldukları şirketten hak ettikleri huzur haklarının, açmış oldukları ortak hesaptan, davalı tarafından haksız olarak tahsil edilen davacının payının tahsiline ilişkindir.
İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesince “…Davacı ve davalının her ikisinin de dava dışı şirketin yönetim kurulu üyesi oldukları ihtilafın huzur payının davacıya ödenmeyip davacı tarafından bu amaç için açılan hesaptan çekilmesinden kaynaklandığı anlaşılmakla şirketler ve yönetim kurulu üyelerinin huzur hakları ile ilgili hükümler ve yönetim kurulu üyelerinin özen ve bağlılık yükümlülükleri ile ilgili hususlar TTK 369. Maddede düzenlenmiş olduğundan,TTK 9.1/a maddesine göre bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır hükmünü içerdiğinden davanın konusu itibariyle ticari dava niteliğinde olduğu…” olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “…Dava konusu alacağın gerçekten huzur hakkına ilişkin olduğu, şirket yöneticilerine yaptıkları işlerden dolayı verilen huzur hakkının TTK’da düzenlendiği sabit ise de; davada görevin belirlenmesinde bu hususun önem arz etmediği; zira şirket tarafından 3 kişiden oluşan yönetim kurulu için 27/07/2011 – 04/06/2015 arasında müşterek hesaba her üçününde huzur hakkının yatırıldığı; bu hususta bir ihtilafın bulunmadığı; ihtilafın, söz konusu bu paradan davacıya düşen paranın davalı tarafından alınıp alınmadığı; davacıya verilip verilmediği hususunda toplandığı; huzur hakkı ile ilgili tarafların bu parayı hak edip etmedikleri, huzur hakkı olarak bu paranın davacı ve davalıya verilmesinin gerekip gerekmediği, davacının huzur hakkını hak edip etmediği ve müşterek hesaptaki paranın huzur hakkı olup olmadığı hususlarında HİÇ BİR İHTİLAF BULUNMAYIP, bu nedenle görevin belirlenmesinde yatan paranın hangi sebeple yattığının bir önem arz etmeyeceği; görev belirlenirken müşterek hesaptaki paranın davalı tarafından haksız olarak alınıp alınmadığı; davacıya verilip verilmediği hususunun nazara alınacağı; bu çerçevede mahkememizin görevli olabilmesi için her iki tarafın tacir olması gerektiği; tensip aşamasından itibaren bunun araştırıldığı ancak her iki tarafın tacir olmadığının gelen yazı cevabından anlaşıldığı; her iki tarafta tacir olmadığı için söz konusu alacak davasına bakmakla Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
Dava, müşterek hesapta bulunan paranın tamamının davalı tarafından çekildiği ileri sürülerek paranın tahsili için açılan alacak davasıdır. Taraflar müşterek hesaptaki para üzerinde üçte bir hak sahibidir. Taraflardan biri müşterek hesaptaki payından fazlasını çekmişse, fazlası için diğer hesap sahibine karşı sorumludur. Bu sorumluluk diğer hesap sahibinin vekili gibi hareket etmesine dayanır. Hesapta bulunan paranın tarafların huzur hakkı bedeli olduğu, tarafların huzur hakkına hak kazanıp kazanmadıklarının dava konusu olmadığı, yine davalı tarafça paranın çekilmesinin yönetim kurulu üyesi olup olmaması ile bir ilgisinin bulunmadığı, müşterek hesabın şirketten bağımsız olarak, yönetim kurulu üyelerince huzur haklarının yatırılması için açıldığı, somut uyuşmazlığın Ticaret Kanunundaki düzenlemelerden kaynaklanmayıp, davalının haksız fiilinden kaynaklandığı ve genel hükümlere göre uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 26/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere