Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/1735 E. 2018/2039 K. 23.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1735
KARAR NO : 2018/2039
KARAR TARİHİ: 23/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2018
NUMARASI : 2018/399 2018/639
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki davada Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk ve Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesince, davacı ve davalının aralarında ticari ilişkisinden kaynaklı faturaya dayalı cari alacağa davalının yapmış olduğu itirazın iptali davası olduğu ve tarafların ticari işletme ve işleyişinden kaynaklı taleplerine dayalı olup, ticari dava olduğu ve uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ise, davalının 2. Sınıf tüccar olup işletme hesabına göre defter tuttuğu, faaliyetinin daha çok bedeni çalışmalara dayandığı, esnaf sayılması gerektiği, ön görülen ölçekte bilançosunun da bulunmadığı ve TTK anlamında tacir sıfatın bulunmadığı, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası niteliğinde bulunmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiştir.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu durumda; yukarıda açıklanan hususlar gözönünde bulundurularak tarafların tacir olup olmadığı hususu araştırılarak sonucuna göre görevli mahkemenin tayin edilmesi gerekmektedir.
Dosya kapsamına göre; Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğünün 22/05/2018 tarih 488224 sayılı yazısında, davalı …’ ın ; 11/04/2013-31/01/2016 tarihleri vergi mükellefi olduğu, 2. Sınıf tüccar olduğu ve işletme hesabı defterine göre defter tuttuğunu bildirildiği görülmüştür.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararına göre; Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Somut olayda; davacı şirket tarafından davalı …’ a karşı İzmir 25. İcra dairesinde faturalara dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip talebi ekindeki fatura örneklerin incelenmesinde, faturaların “… – …” adına düzenlendiği, ürünlerin gözlük, çerçeve gibi optik ürünler olduğu ve fatura adresinin İstanbul Outlet Park Büyükçekmece ve Beylicium Beylikdüzü olduğu, yani davalı …’ ın iki farklı ilçede … isimli işyeri işlettiği ve faturaya konu ürünlerin de bu işyerinde satılan ürünler olduğu, bu haliyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın mutlak ticari dava olduğu ve tarafların ticari işletmesinden kaynaklı olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.(Yargıtay 20. H.D. 2015/9684-10347 E. Ve K. – 2015/13126-12257 E. Ve K. – 2016/4388-6549 E. Ve K. – 2016/4722-7063 E. Ve K. Sayılı ilamları.)
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 23/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere