Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/1729 E. 2018/2111 K. 28.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1729
KARAR NO : 2018/2111
KARAR TARİHİ: 28/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2018
NUMARASI : 2018/568 2018/474
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin dava hakkında İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk ile İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü
K A R A R
Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesince; “… her ne kadar dava konusu bono hakkında kısmen borçlu olunmadığının tespiti ile bononun iptali istenmekte ise de, davanın temelinin bonoya bağlandığı, bononun şekil şartları ile şekil şartlarının mevcut olup olmaması hususunun münhasıran TTK.nun 776 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, bononun şekil şartları ile sair hususların tartışılmasının TTK.nun belirtilen maddeleri gereğince yapılmasının zorunlu olduğu, dava konusu edilen ve yine iptali istenen 45.000,00TL senetle ilgili iptal kararı verme görevininde TTK’da düzenlendiği, münhasıran TTK’da düzenlenmiş bir konuda mahkememizin görevli olmayıp görevli mahkemenin az yukarıda belirtilen yasa ve Yargıtay kararı da esas alındığında Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesince ise; “… Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 S.lı TTK ve 1086 S.lı HUMK hükümlerine göre, asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi olarak düzenlendiği, davalı tarafından süresinde iş bölümü ilk itirazında bulunulmadığı, bu durumda İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevi yönünden kesinleştiği, Mahkememizin görevli olmadığı…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK hükümlerine göre, müstakil ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki (görev değil) işbölümüne ilişkindir. İşbölümü itirazı yalnız ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. (6762 sayılı TTK’nın 5. m., HUMK. 187), İlk itiraz olarak ileri sürülmeyen işbölümü itirazının mahkemece kabul edilmemesi gerekir. İşbölümü itirazının uygun bulunması halinde mahkemece dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilir. Gönderme kararı nihai bir karardır. Mahkeme bu karar ile davadan elini çeker. Gönderme kararı ile dava sona ermeyeceğinden temyizi kabil kararlardan değildir. Gönderme kararı usûlüne uygun şekilde verilmesi halinde (ilk itiraz olarak ileri sürülmesi ve mahkemece uygun görülmesi) gönderilen mahkemeyi bağlar ve gönderilen mahkeme bu davaya bakmak zorundadır. Ancak, gönderilen mahkemenin davaya bakma zorunluluğu iş bölümü itirazının ilk mahkemede süresinde yapılması hali ile sınırlıdır.
TTK’nın 5/1. maddesinde, “Aksine hüküm olmadıkça dava olunan şeyin değerine göre Asliye Hukuk veya Sulh Hukuk Mahkemesinin ticari davalara dahi bakmakla vazifeli olduğu, 5/3 maddesinde, “Bir davanın ticari veya hukukî mahiyeti itibariyle iş sahasına girip girmediğinin yalnızca iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabileceği,” 5/son maddesinde ise, “vazifesizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tâbi oldukları müddetlere dair usûl hükümleri iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de tatbik olunur” hükümlerine yer verilmiştir.
Yine TTK’nın 5. maddesinde, ikinci fıkrada yazılı hallerde, münhasıran iki tarafın arzularına tâbi olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyet itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olabileceği hüküm altına alınmıştır. Münhasıran iki tarafın arzusuna tâbi olmayan işlerle ilgili davalara mutlaka kanunda gösterilen mahkemelerde bakılır ve bu davalara ilişkin işbölümü itirazı ilk itiraz değildir. Bu davalar, tarafların sulh olamayacakları ve üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalardır. İflas davaları ticaret mahkemesi bakımından münhasıran iki tarafın arzusuna tâbi olmayan davalardandır. Bu davalara ilişkin işbölümü itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi şart değildir. Taraflar yargılama bitinceye kadar işbölümü itirazında bulunabilirler. Mahkeme de davanın her aşamasında kendiliğinden ve dava dosyasının işbölümüne sahip mahkemeye gönderilmesine karar verir. (Baki Kuru HUMK 6. baskı sh. 715)
Buna göre mahkemece sadece münhasıran iki tarafın arzularına tâbi olmayan işlerde yani tarafların sulh olamayacakları ve üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalarda işbölümü itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi şart değildir. Bu davalar dışındaki ikinci fıkrada yazılı hallerde bir davanın ticari veya hukukî mahiyet itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz olarak ileri sürülebilir.
Her ne kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile birlikte asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüşmüş ise de; Aynı Kanunun 9/1 maddesine göre “Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tâbidir.”
Somut olayda; davacı davaya konu senetlerin zorla imzalatıldığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini talep etmiş olup, davanın açıldığı 18/09/2009 tarihinde yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanununa göre, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişki görev değil, iş bölümü ilişkisidir. Davalılar tarafından yapılmış bir iş bölümü itirazı da yapılmadığından davanın ilk açıldığı İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 28/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere