Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/1597 E. 2018/2072 K. 26.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1597
KARAR NO : 2018/2072
KARAR TARİHİ: 26/11/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2018
NUMARASI : 2017/656 2018/114
Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin dava hakkında İstanbul 10. Asliye Hukuk ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığı nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü
K A R A R
Dava, trafik kazası nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesince; “… somut olayda; davacı, trafik kazası sonucu yaralanan özel sağlık sigortası ile sigortalı için ödenen tedavi masraflarının aracın maliki ve sürücüsü ile zorunlu mali mesuliyet sigortacısından talep etmekle; 6102 Sayılı TTK’da düzenlenen ve aynı Kanunun 4. Maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen işlerden kaynaklanan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince ise; “… davacı tarafından açılan asıl davanın 6762 sayılı TTK’nın yürürlükte olduğu 01/06/2010 tarihinde açıldığı, davanın tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri davalardan olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu tarihten önce asliye hukuk mahkemesiyle asliye ticaret mahkemesi arasında iş bölümü ilişkisi bulunduğu, davalı tarafından iş bölümüne ilişkin ilk itiraz yapılmadığı, dosyanın Yargıtay incelemesinden de geçtiği ve göreve ilişkin bir bozma yapılmadığı, bu nedenlerle davanın açıldığı İstanbul 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunduğu …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK hükümlerine göre, müstakil ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki (görev değil) işbölümüne ilişkindir. İşbölümü itirazı yalnız ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. (6762 sayılı TTK’nın 5. m., HUMK. 187), İlk itiraz olarak ileri sürülmeyen işbölümü itirazının mahkemece kabul edilmemesi gerekir. İşbölümü itirazının uygun bulunması halinde mahkemece dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilir. Gönderme kararı nihai bir karardır. Mahkeme bu karar ile davadan elini çeker. Gönderme kararı ile dava sona ermeyeceğinden temyizi kabil kararlardan değildir. Gönderme kararı usûlüne uygun şekilde verilmesi halinde (ilk itiraz olarak ileri sürülmesi ve mahkemece uygun görülmesi) gönderilen mahkemeyi bağlar ve gönderilen mahkeme bu davaya bakmak zorundadır. Ancak, gönderilen mahkemenin davaya bakma zorunluluğu iş bölümü itirazının ilk mahkemede süresinde yapılması hali ile sınırlıdır.
TTK’nın 5/1. maddesinde, “Aksine hüküm olmadıkça dava olunan şeyin değerine göre Asliye Hukuk veya Sulh Hukuk Mahkemesinin ticari davalara dahi bakmakla vazifeli olduğu, 5/3 maddesinde, “Bir davanın ticari veya hukukî mahiyeti itibariyle iş sahasına girip girmediğinin yalnızca iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabileceği,” 5/son maddesinde ise, “vazifesizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tâbi oldukları müddetlere dair usûl hükümleri iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de tatbik olunur” hükümlerine yer verilmiştir.
Yine TTK’nın 5. maddesinde, ikinci fıkrada yazılı hallerde, münhasıran iki tarafın arzularına tâbi olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyet itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olabileceği hüküm altına alınmıştır. Münhasıran iki tarafın arzusuna tâbi olmayan işlerle ilgili davalara mutlaka kanunda gösterilen mahkemelerde bakılır ve bu davalara ilişkin işbölümü itirazı ilk itiraz değildir. Bu davalar, tarafların sulh olamayacakları ve üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalardır. İflas davaları ticaret mahkemesi bakımından münhasıran iki tarafın arzusuna tâbi olmayan davalardandır. Bu davalara ilişkin işbölümü itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi şart değildir. Taraflar yargılama bitinceye kadar işbölümü itirazında bulunabilirler. Mahkeme de davanın her aşamasında kendiliğinden ve dava dosyasının işbölümüne sahip mahkemeye gönderilmesine karar verir. (Baki Kuru HUMK 6. baskı sh. 715)
Buna göre mahkemece sadece münhasıran iki tarafın arzularına tâbi olmayan işlerde yani tarafların sulh olamayacakları ve üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalarda işbölümü itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi şart değildir. Bu davalar dışındaki ikinci fıkrada yazılı hallerde bir davanın ticari veya hukukî mahiyet itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz olarak ileri sürülebilir.
Her ne kadar 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile birlikte asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüşmüş ise de; Aynı Kanunun 9/1 maddesine göre “Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tâbidir.”
Somut olayda; davacı vekili trafik kazası nedeniyle müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenen tedavi giderlerinin davalılardan rücuan tazminini talep etmiş olup, davanın açıldığı 01/06/2011 tarihi itibariyle 6762 sayılı TTK hükümlerinin yürürlükte bulunduğu, 6102 sayılı TTK’nın 01/01/2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu tarihten önce Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında işbölümü ilişkisi bulunduğu, davalı tarafından iş bölümü itirazında bulunmadığı gibi Asliye Hukuk Mahkemesince davanın esasına ilişkin olarak verilen kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/1430 Esas, 2015/11928 Karar sayılı ilamı ile esas yönünden bozma yapıldığı, görev hususuna ilişkin olarak bozma yapılmadığı, dolayısıyla bozma ilamının Asliye Hukuk Mahkemesini bağlayıcı olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 26/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere