Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2018/1526 E. 2018/2213 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1526
KARAR NO : 2018/2213
KARAR TARİHİ: 06/12/2018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2018
NUMARASI : 2018/204 2018/271
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davada İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk ve İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, konut sigorta poliçesi kapsamında ortak alanda bulunan su deposunun taşması nedeniyle sigortalıya ödenen tazminatın rücuan tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesince, somut uyuşmalığın TTK. nun 1472.maddesinden kaynaklı rücuen tazminat davası olduğu, uyuşmazlığın çözümü için sigorta poliçesinin tartışılmasının zorunlu olduğu, bu kapsamda örneğin poliçenin yasal şartlara uygun olup olmadığı, poliçeki teminatın teminatın zararı kapsayıp kapsamadığı gibi hususların poliçe kapsamı esas alınarak çözümlenebileceği, kıymetli evraktan olan poliçenin münhasıran Türk Ticaret Kanununda düzenlendiği, uyuşmazlığa uygulanacak yasal dayanağın TTK’da düzenlenmiş olduğu, böyle bir halde ise eldeki davaya bakma görevinin Mahkememize ait olmayıp görevli Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir.
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesince; Davacı …, sigortalısının zararını karşılayarak diğer kat maliklerine karşı rücu talebi halefiyet ilkesine dayanmaktadır. Halefiyet ilkesi uyarınca zarar gören kişinin yerine geçmiş ve onun haklarını kullanmaktadır. Zarar gören kişi ile davalı arasında yargılama yapmaya hangi mahkeme görevli ise bu davaya da aynı mahkeme bakmakla görevlidir. Davacı ile davalılar arasında poliçe ilişkisi olmayıp, bu dava haksız fiile dayanmaktadır. Haksız fiilin işlendiği yer ikametgah olup, taraflar tacir de olmadığından mutlak ya da nispi ticari dava niteliği taşımayan bu davada yargılama görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472/1. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, kusurlu olan davalıdan rücuan tahsiline ilişkindir. TTK’nın 1472/1. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 tarih ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği gibi eylemin haksız fiilden kaynaklandığı açıktır.
634 sayılı Kanunun 35/b maddesinde ise “Ana gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması” hükmüne, 16. maddesinde “Kat malikleri anagayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar.” hükmüne, ayrıca 19/3. maddesinde de “Her kat maliki anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, diğer yandan aynı Kanunun Ek madde 1. maddesi ile de “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, bağımsız bölüm malikinin halefi olan davacı …, ortak alandaki su deposunun taşması nedeniyle sigortalıya ödenen tazminatın rücuan tahsili amacıyla davalı kat malikleri aleyhine yapılan icra takibine itirazın iptalini talep etmekte olup, bu şekilde Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılan uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 06/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU : Kesin olmak üzere