Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/641
KARAR NO: 2023/671
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/04/2022
NUMARASI: 2019/632 E. – 2022/276 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Nitelikteki Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 27.11.2008 tarihinde davalı ile imzalamış bulunduğu Çerçeve Alan Tahsis Sözleşmesi ve Ek Protokoller çerçevesinde davalı … bünyesinde bulunan unlu mamül mağazalarının işletilmesi ve unlu mamül satışı işini yaptığını, davalı ile imzalanmış olan Çerçeve Alan Tahsis Sözleşmesi ve 30.11.2008 tarihli 1. Ek protokol ile ilk olarak davalının bünyesinde bulunan … Mağazasının unlu mamul satışının müvekkili şirkete verildiğini, müvekkili şirketin aynı zamanda işbu mağazanın arkasında bulunan 50 m2’lik alanda üretim yapmaya ve ürettiği ürünleri satmaya başladığını, müvekkil şirketin ilk mağazada gösterdiği başarı nedeni ile davalının bünyesindeki 2. mağaza olan … Mağazasının unlu mamul satışının da 2009 yılında müvekkili şirkete verildiğini, 30.01.2009 tarihli ek protokol imzalandığını, daha önce … tarafından işletilen davalı … bünyesindeki 9 mağazanın daha işletmesinin …’dan alınarak müvekkili şirkete verildiğini, müvekkili şirketin bir nevi emrivaki ile karşı karşıya kaldığını, diğer 9 mağazayı da devraldığını, müvekkil şirket ile imzalanan Promosyon Anlaşma Formu ile 11 mağazanın işletmeciliğine karşılık müvekkili şirketten 600.000,00 TL +KDV bedelin ödenmesi talep edildiği ve bu bedelin her ay 50.000,00 TL+KDV (59.000,00 TL) olarak müvekkili şirketten tahsil edildiğini, ilk mağazanın işletmeciliği alındığında arkasında bulunan imalathane bölümü için müvekkili şirket tarafından 350.000,00TL’lik yatırım yapıldığını, bu mağazada satılacak ürünlerin üretimi için sanayi tipi fırın, mikser, un eleme, çırpma mikser vb. makine ve teçhizat satın alındığını ancak bu imalathanedeki üretim malzemelerinin 11 mağazada satılacak ürünleri karşılamaya yetmediğinden yeni bir imalathane arayışı içerisine girildiğini ancak … İşletici Firmalar sorumlusu …, … Pastanesinin işletmeciliğini bıraktığı mağazalarda bulunan makine ve teçhizatları alabileceklerini ve bu malzemeleri almadığı takdirde mağazaların belirlenen zamanda işletilmeye başlanmamasının sıkıntı doğuracağını belirttiğini, müvekkili şirket de 11 mağazanın işletmesine başlaması için az bir süre kaldığından bu malzemeleri almak zorunda kaldığını ve eski işletici … firmasına borçlandığını, bu malzemelere de davalı tarafından 200.000,00 TL+KDV bedel biçildiğini, işbu üretim malzemelerinin tedarikinden sonra yeni bir üretim yeri bulmak mecburiyetinin hasıl olduğunu çünkü yeni gelen malzemelerin ilk mağazanın arkasında bulunan 50 m2’lik alana sığmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin bu mecburiyet üzerine Ataşehir’de 5 katlı bir binayı aylık 5.500,00 TL bedel ile kiraladığını ve imalathaneye çevirmek için yüklü masraf yaptığını, ancak tüm bu yatırımların çok kısa süre içerisinde davalının baskısı ile yapılmak zorunda kalınması nedeni ile müvekkili şirketin aylık ödemesinin davalıya ödenen cironun %18,3+kira bedeli, malzeme, işçilik giderleri ile birlikte 2009 yılı şartlarında 150.000,00 TL’ye ulaştığını, müvekkili şirketin müdürü tarafından bu durum … İşletici Firmalar sorumlusu …’a bildirilerek, kendisine 11 mağazayı devralmadan önce yardım edecekleri vaadinde bulunulduğundan aylık olarak tahsil edilen 59.000,00 TL mağaza katılım bedelinin Eylül ayı sonuna kadar dondurulması, bu süreden sonra yine taksitler halinde tahsiline devam edilmesinin talep edildiğini, işbu talebe istinaden müvekkili şirketten 2 ay kesinti yapılmadığını ancak 2 ay sonunda iki taksit tutarının birden aynı gün müvekkili şirketin alacağından kesildiğini, davalının bu kararı müvekkili şirketi finansal olarak sıkıntıya soktuğunu ancak müvekkili şirketin ödemelerini yapmaya ve çalışmaya devam ettiğini, müvekkili şirketin ticari hayatının sonlanmasına, sözleşmenin feshine ve talep edilen zararların oluşmasına sebep olan ise davalının Çerçeve Alan Tahsis Sözleşmesi ve Ek Protokoller gereği her hafta yapması gereken ödemelerini zamanında yapmamaya başlaması olduğunu, Çerçeve Alan Tahsis Sözleşmesi’nin, Tahsis Bedeli ve Ödeme Koşulları başlıklı 6. Maddesinin 2. fıkrası ile “İşletici’nin satışları, barcode fişi verebilen otomatik terazilerden fiş vermek ve nihayetinde müşterinin satış işlemini … kasasından geçirmesi suretiyle gerçekleşecektir.” denilerek müvekkili şirket tarafından satışın ne şekilde yapılacağının açıklanmış olduğunu, bu maddeden de anlaşıldığı üzere müvekkili şirket tarafından müşteriden direkt tahsilat olmadığını, müvekkili şirket tarafından satılan ürünlerin tahsilatı, davalı … kasalarında yapıldığını ve satış bedellerinin davalı … tarafından alındığını, müvekkil şirketin, izah edildiği üzere davalının emrivakisi ve destek olunacağının ısrarla belirtmesi üzerine devraldığı 9 mağaza için yatırımlar yaptığını, gerek bu yatırımlar gerekse de devralınan mağazaların işletilmesi ve üretim için alınan malzemeler nedeni ile müvekkili şirketin 3. gerçek veya tüzel kişilere düzenli ödemeler yapması gerektiğini, davalının ödemelerini zamanında yapması müvekkili şirket için hayati önemde olduğunu, müvekkili şirketin sadece davalı ile çalıştığını, davalıdan gelen ödemelere göre ödemelerini vadelendirmekte ve bu ödeme tarihlerine göre piyasaya çekler vermekte olduğunu ancak defalarca davalıya ödemelerde neden aksama olduğu sorulmasına ve bu durumun müvekkili şirketi, borçlarını zamanında ödeyemez hale getirdiği belirtilmesine rağmen davalı tarafından ödemelerin sebepsiz ve gereksiz olarak ertelenmeye devam edildiğini, bu durumun davalı kayıtları,müvekkili şirketin banka kayıtları ile de sabit olduğunu, müdürünün piyasadaki 14 yıllık geçmişi ve ticari itibarı sayesinde ilk zamanlarda çeklerin yazılmasını parça parça ödemeler yaparak veya vadeyi uzatıp ödeme yaparak engellediğini yine davalının teşviki ile mal aldığı … Pastaneleri’nin gerekli yaklaşımı göstermediğini ve alacağını takibe koyarak davalıda olan alacaklarının haczi için davalıya 89/1 gönderdiğini, davalı tarafından da sadece 89/1 haciz ihbarnamesinde belirtilen bedele haciz konularak kalan kısmın müvekkili şirkete ödenmesi gerekir iken haksız ve mesnetsiz olarak müvekkili şirketin tüm alacağına bloke konulduğunu ve ödenmediğini, sözde yardım adı altında müvekkilden mağaza katılım bedelleri olarak tahsil edilen ödemeler iade edilmeden; müvekkil şirketin elinden işlettiği mağazaların alındığını, içerideki alacaklarının ödenmediğini, müvekkil şirketin işbu haksız fesih nedeni ile uğradığı zararlarının tazminini talep etmesinin engellendiğini, müvekkili şirketin içine düşürüldüğü zor durumdan yararlanılarak haksız olarak sözleşmenin feshinin sağlandığını, mağaza katılım bedeli adı altında tahsil edilen meblağın, müvekkili şirkete iadesi ve uğradığı zararların davalı tarafından tazmininin gerektiğini, açıklanan nedenlerle davalının sözleşmeye ve kanuna aykırı eylemleri nedeni ile unlu mamüller piyasasında tüm itibarı sarsılan, ticari ilişki içerisinde bulunduğu özel ve/veya tüzel kişiler nezdinde zor duruma düşen ve sonrasında ticari hayatı sona eren müvekkili şirketin uğradığı manevi zararının davalı tarafından tazmini gerektiğini, davalının sözleşmeye ve kanuna aykırı eylemleri ile sözleşmenin feshine sebep olması nedeni ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafından mağaza katılım bedeli adı altında müvekkili şirketten tahsil edilen 590.000,00 TL bedelin müvekkili şirkete ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte ödenmesine, müvekkili şirketin bu nedenle uğradığı maddi ve manevi zarara ilişkin olarak, 150.000,00 TL manevi tazminatın ve fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin ticari kayıtları incelendiğinde taraflar arasında imzalanan sözleşme ve protokollere uygun olarak davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ve sözleşmelere uygun olarak ödemeler yaptığının açıkça görüleceğini, davacının ticari hayatı içinde öngöremediği riskler ve tamamen kendi inisiyatifinde oluşturduğu girişimlerden davalıyı sorumlu tutarak mesnedi ve hukuki dayanağı olmayan bir dava ikame ettiğini, işletmesi alınan 9 mağazanın davacıya devrine ilişkin müvekkili şirketin kesinlikle bir zorlamasının bulunmadığını, müvekkili şirketin tamamen kendi özgür iradesi ve yoğun istek ve hevesiyle yeni mağazaların kendisine devrini sağladığını, davacının 11 adet mağazanın işletmeciliğine karşılık 600.,000,00 TL KDV’yi 12 eşit taksitte ödemesi ve davacının nezdindeki cari hesabından mahsup edilmesi teklifini kabul ettiğini, bu bedelin tamamının ödenmediğini, davacının ne kadar yatırım yapacağının kendisinin tasarrufunda olduğunu, 11 işletmede hizmet verip satış yapmaya talip olan davacının, basiretli bir tacir gibi hareket etmesi, yapacağı yatırım ve borçları değerlendirmesinin kendisinden beklenen bir hal olduğunu, davacının yeni bir üretim alanına ihtiyaç duyması ve bu kapsamda üretim binası kiralamasının da tamamen kendi inisiyatif ve ticari iradesinde bulunduğunu, dava dilekçesi baştan sonra değerlendirildiğinde, davacının bir yandan müvekkili şirketin ödemelerini ertelemesini talep ederken bir yandan da dava dilekçesi ekindeki maillerden görüleceği üzere ciddi yatırımlar yapmaya devam ettiğinin ve ayrıca yaptığı yatırımlara da kendi tasarrufu ile karar verdiğinin görüleceğini, davalının karşılıklı anlaşma ile belirlenen tüm şartlara uygun davrandığını, ancak davacının sözleşme şartlarını ve kendi talebiyle oluşturduğu koşullara uymaktan imtina ettiğini, davacı hakkında bir tane değil onlarca haciz ihbarnamesinin geldiğini, davacının sürekli yeni şirketler kurarak borçlarından hukuka aykırı şekilde kurtulmaya çalıştığını, dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, davacının birden büyüme heves ve heyecanına kapılarak, basiretli bir tacir gibi davranmaktan uzaklaştığını, müvekkili şirketin markasına güvenerek hesapsızca hareket ettiğini ve bundan davalıyı sorumlu tutarak kendi kusurlu eylemlerini görmezden geldiğini, davacının alacaklıları ile yaşadığı sorunlarda müvekkili şirketin hiçbir şekilde payının olmadığını beyanla, haksız davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, müvekkili ile davalı yan arasındaki ticari ilişkinin 30.11.2008 tarihinde başladığını, incelemenin müvekkili ile davalının ticari ilişkisinin başladığı 30.11.2008 tarihinden, son bulduğu 30.04.2010 tarihine kadar olması gerekmekte iken ek bilirkişi raporunda da yalınızca 2010 yılına ait hatalı ve eksik yapıldığını, dahası 2010 yılına ilişkin yapılan incelemelerde hak ediş tarihi ile ödeme tarihlerini karşılaştırmadıkları için eksik olup, geç ödeme iddia ve itirazlarına ilişkin hiçbir inceleme ve tespitin ek bilirkişi raporunda da mevcut olmadığını, bilirkişi rapor ve ek raporlarına itirazlarına ilişkin hiçbir inceleme ve tespit yapılmadığını, ANCAK EK BİLİRKİŞİ RAPORUNDA ”DAVACININ 30.04.2010 TARİHİNDE 263.688,05 TL ALACAKLI OLDUĞU, BU TARİHTEN SONRA DAVACI VE DAVACININ İCRA DOSYALARINDAKİ BORÇLARINA MAHSUBEN YAPMIŞ OLDUĞU ÖDEMELERİN GEÇ ÖDENDİĞİ ANLAŞILMIŞTIR” DENİLMEK SURETİYLE GEÇ ÖDEMENİN OLDUĞU EN AZINDAN İŞBU EK BİLİRKİŞİ RAPORU İLE SABİT HALE GELMİŞTİR. Denilmek suretiyle ek bilirkişi raporunda belirtildiğinin aksine sözleşmede geç ödemeye bağlanmış bir hukuki müeyyidenin veya maddenin bulunması gerekmediğini, davalının Çerçeve Alan Tahsis Sözleşmesi ve Ek protokoller gereği her hafta yapması gereken ödemelerini zamanında yapmaması, haksız ve yasaya aykırı uygulamaları nedeniyle sözleşmenin feshine ve talep edilen zararların oluşmasına sebebiyet verdiğinden doğan zararların davalı tarafından ödenmesi gerektiğini, mağaza katılım bedeline ilişkin yapılan değerlendirmenin yasal dayanaktan yoksul olduğunu, bu bedelin iadesinin sözleşmenin haksız fesihinin ispatına bağlanmasının yerinde olmadığı ve davalının sebepsiz zenginleşmesine sebep olduğunu, müvekkili ile imzalanan Promosyon Anlaşma Formu ile 11 mağazanın işletmeciliğine karşılık müvekkilinden 600.000-TL +KDV bedelin ödenmesinin talep edildiği ve bu bedelin her ay 50.000-TL+KDV (59.000-TL) olarak müvekkil şirketten tahsil edildiğini, bu bedel karşılığı ilgili alanların kullanımının belli bir süreyle sınırlı olmadığını, ne var ki müvekkilinin bu alanları toplamda sadece 17 ay kullanabildiğini, söz konusu alanlar için, davalının hak edişlerden kesinti ile tahsil ettiği bedellerin hakkaniyete tamamen aykırı olduğunu, davalının kusuru ve sözleşmeye aykırı davranışları sebebiyle ticari hayatı sonlanan müvekkilinden haksız fesih nedeni ile çok kısa süre kullanabildiği alanlar için çok yüksek bedeller tahsil edildiğini, bu durumun gerek TMK 2.madde dürüstlük kuralı gerekse TBK77.madde sebepsiz sebepsiz zenginleşme hükümlerine açıkça aykırı olduğundan, davalının haklı gösterilmesinin mümkün olmadığını, davalının sözleşmeye ve kanuna aykırı eylemleri nedeniyle sözleşmenin haksız olarak fesih edilmesi nedeniyle müvekkilinden basiretli tacir gibi davranılmasının beklenemeyeceğini, müvekkilinin yaptığı yatırımlar nedeni ile değil davalı şirketin ödeme yükümlülüğüne uymaması ve haciz ihbarnamelerine ilişkin usulsüz uygulamaları nedeni ile zarara uğradığını,, müvekkilin yatırımlara ve diğer yükümlülüklere ilişkin ödemelerini, belli bir düzen ve plan dahilinde yapmaya devam ederken davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeni ile müvekkili şirket sıkıntı yaşamaya başladığı ve hemen duruma müdahale edip düzeltmek için olağanüstü gayret sarf ettiğini, bu durumda müvekkilinin basiretli bir tacir gibi davranmadığını ve tüm zararın bundan kaynaklandığını söylemenin hakkaniyet ve dürüstlük kurallarıyla bağdaşmadığını, bununla birlikte tacirin sorumluluğunun sınırsız da olmadığından verilen red kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Dava; çerçeve alan tahsis sözleşmesi ve bu sözleşmeye istinaden taraflar arasında imzalanmış olan 30.11.2008 tarihli 1. Ek protokol, 30.01.2009 tarihli … mağazasına ilişkin protokol ve 16.02.2009 tarihli … bünyesindeki 9 mağazanın işletilmesinden kaynaklı davalının sözleşmeye ve kanuna aykırı eylemleri nedeni ile sözleşmenin feshine neden olması iddiası ile 590.000,00 TL mağaza katılım bedeli iadesi, uğranılan maddi zararın tazmini amacı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ve uğranılan manevi zararın tazmini amacı ile 150.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Davanın tarafları arasında, çerçeve alan tahsis sözleşmesi ve bu sözleşmeye istinaden taraflar arasında imzalanmış ek protokoller olduğu, sözleşmenin 30.04.2010 tarihinde sonlandırıldığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporlarına göre;davacının ispat külfeti altında olmasına rağmen hak edişinden fazlasına bloke konularak sözleşmenin davalı yanca haksız feshedildiği iddiasını ispat edemediği, kendisine eksik ödeme yapılıp yapılmadığı hususunu ispat edemediği, protokollerin davacı iddiasının aksine ortak mutabakat ile feshedildiği, geri iadesini istediği mağaza katılım bedelini de tamamen ödemediği, davalı ticari defterlerinde davacının herhangi bir alacağına rastlanmadığı, hak edişinden az yapılmış bir ödeme bulunmadığı, maddi ve manevi zarara uğradığı iddiasını ispat edemediğininden davanın reddine karar verilmesinde bir hata bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin kararında esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de hatalı bir sonuca varılmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İlk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin olarak alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,3-Davacının istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/03/2023