Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2385
KARAR NO: 2023/2050
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2023
NUMARASI: 2023/3 E. – 2023/216 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalıdan … plakalı aracı kiraladığını, bu kiralamaya ilişkin olarak kiralama işleminin başında davalının şartları ve anlaşma hususları uyarınca 23/06/2022 günü EFT havale yoluyla 20.000,00 TL araç provizyon bedeli (depozito) ödemesi yaptığını, davacının kiralamış olduğu aracı kira süresi boyunca kullandıktan sonra davalıya sorunsuz bir şekilde teslim ettiğini ve yükümlülüklerini yerine getirdiğini, aracını teslim ettikten sonra davalıya göndermiş olduğu 20.000,00 TL araç provizyon bedelinin kendisine iade edilmediğini, icra kanalıyla kendisine ödenmesini talep ettiğini, davalının icra takibine karşı yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; ödemede sorun olmayacağı vaadi, kendisinden araç kiralanmakla şeref bahşedildiğini, vs. cümleler ile aracın sözleşme imzalanmadan teslim alındığını, hiçbir şirketin sözleşmesiz olarak böyle kıymetli bir aracı kiraya vermeyeceğini, yazılı sözleşme imzalamadan davalının elinden aracının alınması nasıl baskı altında bırakıldığının göstergesi olduğunu, yargıya güveninin tam olduğunu,davalının şifahi anlaşma ile davacıya 23/06/2022- 28/06/2022 tarihleri arasında … plakalı 2018 model … marka … aracı kiraladığını, lüks sınıfına giren aracın yaklaşık değerinin 1.000.000,00 TL olduğunu, araçtan araca değişen provizyon bedelinin bu kıymetli araç için 20.000,00 TL olarak belirlendiğini, davacının arazi için üretilen bu sağlam aracı hem hor kullanarak hasar verdiğini hem de tehlikeli alanda gezerek büyük risk yarattığını, tamiratı için harcanacak olan tutarın provizyon bedelini de aştığını, davalının zarara uğradığını, araçtaki değer kaybı ve hasarlı yerlerin tamirat bedeli gözetilerek, taşkın kullanım ile kira ilişkisini suistimal eden davacının davasının reddine karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; mahkemenin görevsizliğine, HMK 20.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının usul ve yasalara aykırı olduğunu, her iki tarafın da ticari işletmesine ilişkin olan hususlardan doğan davalar, ticari dava olarak kabul edildiğini, bu tip davalar doktrin tarafından “nispi ticari dava” olarak nitelendirildiğini, yine Türk Ticaret Kanunu md. 5’e göre ise bu tür davalarda görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleri olup Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesi gerektiğini, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olmadığını kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava; araç kira sözleşmesinden kaynaklı alacak için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında araç kira sözleşmesi bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre; kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda “Sulh Hukuk Mahkemesi” görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. O nedenle davalı vekilinin itirazlarının öncelikle görevli Sulh Hukuk Mahkemesinde değerlendirilmesi gerekeceğinden, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlık kira ilişkisinden kaynaklanmakta olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi uyarınca, dava değerine bakılmaksızın davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne aittir. Bu nedenle mahkemece verilen karar da bir hata bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin kararında esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de hatalı bir sonuca varılmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İlk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu karar harcından peşin olarak alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının iadesine, 4-Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-b maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/09/2023