Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2022/939 E. 2022/839 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/939
KARAR NO: 2022/839
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2021
NUMARASI: 2020/216 E. – 2021/596 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kira)
KARAR TARİHİ: 22/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının turizm otelcilik sektöründe faaliyet gösteren, tanınmış bir iş adamı olduğunu, aynı zamanda … A.Ş.’nin 09/09/2019 tarihine kadar %100 tek hissedarı olarak faaliyet gösterdiğini, 3 adet otel kiraladığını, otelleri 03.12.2018-03.12.2020 tarihleri arasında kiralamış olmasına rağmen yalnızca 1 sene işletebildiğini, ancak yine de sözleşmeye bağlı kalarak 2 yıllık kira bedelinin tamamını ödediğini, iki yıllık kira bedeline binaen, kira bedellerinin teminatı olarak verilen çeklerin ödendiğini, fakat çeklerin müvekkiline iade edilmediğini, fazladan alınan paranın iadesinin de yapılmadığını, çeklerin ciro edilme yasağına rağmen ciro edildiğini ve çekler üzerinde işlem yapıldığını belirterek davalılara keşide edilen çeklerin iptalini, müvekkilin davalılara borcu olmadığının tespitini ve dava sonuna kadar çekin ödenmemesi için çek üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, davacıdan normal ölçülerde basiretli davranmasının beklenebileceğini, çok daha incelikli ticaret yapmasının kuvvetle muhtemel olduğunu belirterek, öncelikle zaman aşımı nedeniyle, haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … Tic. A.Ş., … San. A.Ş., … vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın işbu davada taraf olmayan … A.Ş. nin yetkilisi iken davalı şirketler ile arasında akdedilen kira sözleşmesine istinaden keşide ettiği çeklerin iadesini – iptalini talep ettiğini, ancak keşideci ve kira sözleşmesinin tarafının davacı değil; dava dışı … Turizm A.Ş. olduğunu ve davacının işbu davada aktif dava husumet ehliyetinin bulunmadığını belirterek öncelikle davanın aktif dava husumet ehliyeti yokluğundan reddine; her halde haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … San. A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri içerisinde dermeyan edilmediğini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; uyuşmazlığın temelinde taraflar arasındaki kira sözleşmesinin olduğu, bedellerinin ödendiği ve kira bedellerinin teminat amacıyla verilen çeklerden dolayı menfi tespit olduğu görülmekle öncelikle taraflar arasındaki kira sözleşmesi sonucu kira bedellerinin ödenip ödenmediğinin belirlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı HMK’nun 4/1-a bendi uyarınca “kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların” görüleceği mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının usul ve yasalara aykırı olduğunu, çek kambiyo evrakı vasfına haiz bir ödeme aracı olup niteliği gereği çekler sebepten bağımsız olduklarını, bu özelliğe çekte mücerretlik denildiğini, mahkemenin ise temel ilişkiye atıf yaparak görevsizliğine hükmetmesinin hatalı olduğunu, burada verilebilecek en doğru kararın , lehtar ile keşidecinin davası ile davalı şirketin davasının ayrılması , davalı bakımından davaya ticaret mahkemesinde devam edilmesi gerektiğini, tacir olan davalının, tamamen dışında olduğu bir ticari ilişki için, sulh hukuk mahkemesine sürüklenilmesinin hatalı bir karar olması nedeniyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde; davacının haksız davasına konu ettiği çeklerin kambiyo niteliklerine ilişkin hiçbir iddia ve itirazı olmadığını, davacının, davalı şirkete borcu olmadığını yine kambiyo evraklarının ispat gücüne haiz imzası davalı şirketçe ikrar edilmiş belgelerle ispat etmesi gerektiğini, birbirinden bağımsız gerçek-tüzel kişilerin, hangi çeklere ilişkin dava edildiklerini dahi anlayamayacakları biçimde hep beraber soyut iddialarla davaya muhatap etmenin hukuken hiçbir geçerliliği bulunmadığını, davacının, davasına konu ettiği ödenmemiş çeklerle ilgili üzerinden yıllar geçmesi sonrasında borçlu olmadığı iddiası ile dava ikame etmiş olmasına iyi niyet atfedilemeyeceğini , davacının ödenmemiş çekler dolayısı ile maruz kaldığı icra takibi, şikayet ve sair hukuki imkanların önüne geçmek maksadı ile huzurdaki davayı ikame ettiğini, multi milyonluk işler yapan basiretli tacir olduğunu iddia etmesine karşın adli yardım talebinde bulunduğunu, yargılamada salt varlığı iddia edilen kira ilişkisine dayanılmış olsa idi yerel mahkemenin sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu yönünde karar verilmesi anlaşılabileceğini ancak, kambiyo hukukunun temel prensibi gereği, illetten mücerret olan kambiyo hukukuna dair taleplerin hele ki bu talepler kambiyo evrakının keşidecisi ve kira ilişkisinin tarafı olmayan bir kimse tarafından ileri sürülüyor ise 6100 sayılı HMK’nun 4/1-a bendinin uygulanma imkanı olmayacağını kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar … A.Ş., … A.Ş., … vekili istinaf dilekçesinde; davada, taraflar tacir olup her türlü ticari davaya bakmakla Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararının yerinde olmadığını, davaya konu çeklerin, iyi niyetli üçüncü şahıslar tarafından iktisap edildiğini, davacı ile aralarında kira ilişkisi bulunmamasına rağmen huzurdaki davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesinin usul ve yasaya uygun düşmeyeceğini kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde; davaya konu uyuşmazlık, tarafların arasındaki kira ilişkisinden kaynaklı kambiyo senetlerinde toplandığını, her ne kadar mahkeme kararında uyuşmazlık kira ilişkisine dayalı olduğundan Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmiş ise de Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca tarafları tacir olan ve TTK’da öngörülmüş hususlar hakkında görülen davalarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli sayılması, davaya konu senetlerin kambiyo senedi niteliğine haiz olması ve kambiyo senetlerinin TTK bünyesinde düzenlenmiş olması uyuşmazlığı incelemekle görevli mahkemenin açıkça Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu ortaya koyduğunu, yalnız taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığının ileri sürülmesi ve olaya etken diğer hususların dikkate alınmadan görevsizlik kararı verilmesi hukuka aykırılığa neden olduğunu görevsizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava; kira sözleşmesinden kaynaklı verilen kambiyo senedi uyarınca borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara bakmak görevi Sulh Hukuk Mahkemelerine aittir. Taraflar arasındaki ihtilafın kira ilişkisinden kaynaklandığı, bir kira ilişkisinde her iki tarafın tacir olması halinde dahi ihtilafın çözümünde görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu, incelemesi yapılan davadaki ihtilafın temelinde de kira ilişkisi olduğu iddia edildiğinden, davaya bakmakta Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmıştır. Dava Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış olup bu mahkemenin verdiği görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinin kararında esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de hatalı bir sonuca varılmadığı anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK.353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İlk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin olarak alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin taraflardan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-Tarafların istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının iadesine, 4-Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 362/1-b maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/04/2022