Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2021/2392 E. 2021/2147 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2392
KARAR NO: 2021/2147
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2016/86 E. – 2019/847 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin online satışların artırılması amacı ile davalı ile “B2C özel Yazılım Projesi” ile e-ticaret sitesinin yapılandırılması için anlaştığını, ancak davalının servisinden kaynaklı olarak çeşitli sorunlar yaşandığını ve bu durumun müvekkili şirketin satışlarının düşmesine sebebiyet verdiğini, davalının zararı gidermediğini, bu nedenle davalıya Beyoğlu …Noterliği’nin 25.07.2012 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini, davalının ise Üsküdar …Noterliği’nin 06.08.2012 tarihli, … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesini keşide ettiğini, daha sonra tekrar müvekkili tarafından Beyoğlu …Noterliği’nin 15.08.2012 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini, ancak herhangi bir sonuç alınamadığını beyan ederek, müvekkili şirketin belirlenecek olan zararların web sitesindeki satışlann düşmesinden dolayı web sitesinin kapalı olduğu 48 gün için oluşan zararın 1.000, TL’lik kısmın, …’e geçiş tarihi olan 08.03.2012 tarihinden dava tarihine kadar web sitesinin açık olduğu fakat randımanlı çalışmadığı dönemin kar kaybına ilişkin zararın 1.000,00 TL’lik kısmını, yaşanan prestij kaybı, müşteriler nezdindeki yanlış konumlandırma ve marka sadakatinin sarsılması sebebi ile hesaplanması mümkün olmayan manevi zararlar için şimdilik 5.000,00 TL’nin, HMK m. 105 hükmünce e-ticaret sitesindeki salt KDV ve tutar hesaplarının hatalı olması nedeniyle oluşan 4.050,00 TL’lik zararın dava tarihi itibariyle işleyen ticari faizi ile birlikte tazmin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde;, taraflar arasında 24.01.2011 tarihinde B2C E-Ticaret Yazılım Projesi Kira Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme çerçevesinde olabilecek her türlü uyuşmazlık için Kadıköy Mahkeme ve Kadıköy İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, dolayısı ile davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, sözleşme incelendiğinde davacının, davalı şirketten kiraladığı programın B2C E-Ticaret Yazılım projesi olduğunun anlaşılacağını, sözleşmenin akdi sırasında davacının, programla uyumlu çalışan … yazılımını, … versiyonuna geçireceğini beyan etmesi üzerine müvekkilinin bu geçiş entegrasyonu için ek bir ücret talep etmeyeceğini belirttiğini, programın davacıya sorunsuz olarak teslim edildiğini, sözleşmeye göre programın ve verilecek hizmetin sınırlı olarak sayıldığının sözleşmenin 3. maddesinde verilecek hizmetin kapsamının belirtildiğini, davacının esas edimini yerine getirmediği gibi hizmet kapsamına girmeyen taleplerde bulunmaya başladığını belirterek tümüyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, karşı dava dilekçesi ile de; davacıya tam ve eksiksiz olarak teslim edilen ve teslim anında kullanılması ile ilgili hiçbir sorun bulunmayan, sözleşme gereğince 30 iş günü içinde eksik ve kusur yönünde herhangi bir iddia ve talebinin de olmadığı, hizmet bedeli bakiyesi olan 8.470,00 TL’nin sözleşme gereğince sözleşmenin akdi anında ödenmesi gerektiğini, ancak ödeme ihtarına rağmen ödeme yapılmadığını, bu nedenle davacı-karşı davalının müvekkili şirkete olan 8.470,00 TL’nin ihtar tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu, asıl davanın reddine, karşı davanın HMK nın 150/5. Madde uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı vekili kararı istinaf etmiştir. Dava; taraflar arasında düzenlenen 24/01/2011 tarihli, B2C E-Ticaret Yazılım Projesi kiralama (hizmet sözleşmesi) sözleşmesinden doğan tazminat istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde; davanın 27.02.2012 tarihinde açıldığı, İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesince; 07.11.2013 tarihli kararı ile görevli mahkemenin Fikri ve Sınai hakları Hukuk Mahkemesi olduğuna ilişkin verilen kararın, davalı- karşı davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/7930-10047 tarihli ve 29.05.2014 tarihli bozma ilamı ile; Dava, taraflar arasında düzenlenen 24/01/2011 tarihli B2C E-Ticaret Yazılım Projesi Kiralama Sözleşmesi’nden doğan tazminat istemine ilişkin olduğu, ihtilafın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda düzenlenen ve bu kanunun uygulanmasını gerektiren hususlardan doğmayıp uyuşmazlığı inceleme görevinin Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğundan, mahkemece uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümü gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına 29.05.2014 tarihinde karar verilmiştir. İstanbul 28.Asliye Ticaret Mahkemesinin kapatılması nedeniyle dosyanın gönderildiği İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; 02/07/2019 tarih, 2016/86 Esas, 2019/847 Karar sayılı karar ile; asıl davanın reddine, karşı davanın HMK nın 150/5. Madde uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, bu karar hakkında istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nun 373/4 maddesi; “Yargıtayın bozma kararı üzerine, ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmünü, Yine aynı kanunun geçici 3/2 maddesi; “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemez.” hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan yasa maddelerinin düzenleniş amacı, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara karşı Yargıtay yoluna başvurulmasını ve karar kesinleşinceye kadar kanun yolu denetiminin Yargıtay tarafından yapılmasını sağlamaktır. Diğer bir anlatımla, Yargıtay’ın verdiği bozma kararları üzerine verilen kararların tekrar Yargıtay denetiminden geçmesi, eş söyleyişle Yargıtay kararının istinaf yolu ile denetlenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/1289 Esas- 2021/5149 Karar sayılı ilamında ” Mahkemece verilen 04.04.2014 tarihli görevsizlik kararı daha önceden Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 11.03.2015 tarih ve 2014/7164 Esas- 2015/2462 Karar sayılı ilamı ile bozulduğundan, Bölge Adliye Mahkemesinin göreve başlama tarihinden önce ilk derece mahkemesince niteliği ne olursa olsun nihai bir karar verilmiş olmakla, dosyada verilecek kararlara karşı başvurulacak kanun yolu istinaf değil, temyiz kanun yoludur. Davacı vekilinin vermiş olduğu 23.01.2019 tarihli istinaf başvuru dilekçesinin temyiz dilekçesi olduğu kabul edilip, bu dilekçenin de kanun yolu bakımından süresinde verildiği anlaşıldığından temyiz itirazlarının incelenmesi gerekirken maddi hataya dayalı olarak temyiz isteminin süreden reddedilmesi nedeniyle davacı vekilinin maddi hatanın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Dairemizin 07.01.2020 gün ve 2019/2570 Esas- 2020/113 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, davacı vekilinin temyiz isteminin esastan incelenmesine karar vermek gerekmiştir. “kararı doğrultusunda yapılan incelemede; İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.11.2013 tarihli görevsizlik kararı, daha önceden Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29.05.2014 tarih ve 2014/7930 Esas- 2014/10047 Karar sayılı ilamı ile bozulduğundan ve Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce ilk derece mahkemesince niteliği ne olursa olsun nihai bir karar verilmiş olmakla, dosyada yeniden verilen kararlara karşı başvurulacak kanun yolu istinaf değil, temyiz kanun yoludur. 6217 sayılı yasanın 30/2. maddesi ile 6100 sayılı HMK.’ya eklenen geçici 3/2 maddesindeki “Bölge Adliye Mahkemelerinin 20/07/2016 tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 s.y.lı kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 s.y.lı kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454.madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmü gereğince temyiz incelemesine tabi olan kararın Yargıtay’ın ilgili dairesince incelenmesi gerekmekte olup, karar istinaf kanun yoluna tabi bir karar olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nun 6217 sayılı kanunun 30/2.maddesi ile değişik geçici 3/2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının kanun yolu incelemesini yapmak görev ve yetkisi Yargıtay’a ait olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda, oybirliği ile karar verildi. 22/10/2021