Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1101
KARAR NO : 2020/1133
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2019
NUMARASI : 2016/894 E. – 2019/673 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı ile müvekkili şirket arasında 13/08/2010 tarihinde Çerçeve Alan Tahsis Sözleşmesi ve Ek Protokolleri imzalandığını, sözleşme kapsamında müvekkili şirkete unlu mamul üretim ve satışı amacıyla alan tahsisi yapıldığını, müvekkili şirketin kendine alan tahsis edilen yerde unlu mamul satışı yapacağını, karşılığında % 40, günlük periyotlarda davalı şirketçe ödeme yapılacağını, bununla beraber imzalanan ek protokollerde kararlaştırıldığı üzere müvekkili şirketten her bir protokol için 20.000,00-TL değerinde 7 adet teminat bonosu temin edildiğini, sözleşmenin feshedildiği tarih olan 21/07/2016 tarihine kadar müvekkili şirketin sözleşme hükümlerine uygun faaliyetini sürdürdüğünü, fakat davalı tarafın müvekkili şirkete hak edişlerinden 75.050,00-TL meblağın ödemesinin yapılmadığını, sözleşmenin sona ermesi ile birlikte iadesi gereken teminat bonolarının da müvekkili şirkete iade edilmediğini, borcun ödenmesi ve bonoların iadesi amacıyla davalı tarafa Ankara …. Noterliğinin 18 Ağustos 2011 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edildiğini, davalı şirketin 18/10/2011 tarihli 62175 yevmiye nolu cevabında SGK’ya karşı herhangi bir borcunun olmadığına ilişkin ilişkisizlik belgesi sunulduğunda, söz konusu teminat bonolarının muhataba iade edilecektir dendiğini, müvekkilinin SGK nezdinde herhangi bir borcunun bulunmadığını, davanın kabulüne, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ihtarnamenin keşide edildiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte 10.000,00-TL alacağının davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinde: Taraflar arasında akdedilmiş sözleşmenin 21/07/2011 tarihinde feshedildiğini, borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının iddia ettiği alacağın bu tarihte muaccel olduğunu, davacının davayı 26/07/2016 tarihinde açtığını, davacının 5 yıldan sonra açtığı bu dava ile alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın reddinin gerektiğini, davacının 75.000,00-TL alacaklı olduğunu iddia ettiğini fakat davanın 10.000,00-TL yönünden açıldığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, bonoların ibraz süresininde 60 ayın geçmesiyle dolduğunu, herhangi bir teminat niteliğininde kalmadığını, ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan incelemede davacı cari hesap bakiyesinin “0” olduğunu, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davacının alacağı bulunmadığından, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili kararı istinaf etmiştir.Dava; Çerçeve Alan Tahsis sözleşmesine tabi alacak talebidir.Dosyanın incelenmesinde; 13/08/2010 tarihli Çerçeve Alan Tahsis Sözleşmesinin akdedildiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.Kira sözleşmesi; taşınır veya taşınmaz bir malın yahut bir hakkın belli bir bedel karşılığında geçici bir süre için kullanılmasını sağlayan anlaşmadır.Tarafların kabulünde olan sözleşme içeriğinden, taraflar arasındaki sözleşmenin kira sözleşmesi olduğu açıktır. 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara bakmak görevi Sulh Hukuk Mahkemelerine aittir.H.M.K’nun 353/1-a-3 maddesinde ilk derece mahkemesinin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış olması hallerinde Bölge Adliye Mahkemesinin esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği hüküm altına alınmıştır.İncelenen dosyada, taraflar arasındaki uyuşmazlık kira ilişkisinden kaynaklanmasına rağmen dava Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış ve sonuçlandırılmıştır. Mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargı organlarınca yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK nın 355. Maddesi delaletiyle görev nedeniyle kabulüne, HMK.353/1-a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun görev nedeniyle KABULÜNE,2-İlk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Davada görevli ve yetkili mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine, 4-Kayıtların kapatılarak dosyanın İstanbul Anadolu Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine, 5-Davacının istinaf başvurusu için yaptığı yargılama giderlerinin esas hakkında verilecek kararda değerlendirilmesine, harcanmayan istinaf gider avansının davacıya iadesine,6-Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, kesin olmak üzere karar verildi. 02/07/2020