Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2018/2850 E. 2018/1979 K. 28.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2850
KARAR NO : 2018/1979
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2018
NUMARASI : 2018/42 E. – 2018/298 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 28/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının davacı kooperatifin yönetiminde bulunan iş yerinin kullanıcısı durumunda olduğunu, iş yerinin bulunduğu sitenin tapuya tescil edilen yönetim planına göre yönetilmekte olduğunu, yönetim planında bağımsız bölüm maliklerinin ve kiracıların uymak zorunda oldukları kuralların ve maliklerin hak ve yükümlülüklerinin ayrıntılı olarak düzenlendiğini, kooperatifin 24/05/2015 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul toplantısında site yönetimi içerisindeki uygunsuz kullanıcılar ile ilgili gerekli uyarıların yapılması, bu tür kullanımların engellenmesi ve ıslah halinde belirtilen bedellerin tahsil edilmesine karar verildiğini, davalının iş yerinin önünde bulunan ortak alanlara sabit soğutma sistemleri ve sair malzemeler koymak suretiyle sürekli olarak işgal ettiği, bu durumun site yönetimi tarafından tespit edildiği, uyarılara rağmen işgale son vermediği bu nedenle yönetim planı ve genel kurulda alınan karar doğrultusunda davalıya ceza makbuzu düzenlendiği belirtilerek davalıya kesilen 4.500,00 TL işgal tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı iddialarının yerinde olmadığını, davalının kooperatif üyesi olmadığını, ayrıca davalının iddia edildiği şekilde ortak alanları işgal etmediğini, yönetim planına aykırı davranmadığını, davacının belirttiği yönetim planının sadece bölüm maliklerini bağladığını, bu nedenle kabul anlamına gelmemek kaydıyla yönetim planındaki hükümlerin davalı hakkında uygulanamayacağını ve yönetim planıyla para cezası düzenlenemeyeceğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince mahkemenin görevsizliği nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davacı istinaf talebinde; mahkemenin görevsizlik kararının hatalı olduğunu, davalının kiracı olduğunu, kiracılığın uymak zorunda olduğu kurallar bulunduğunu, ihtilafın Kooperatifler Kanununun 99. Maddesinden kaynaklandığını, tarafların tacir olması sebebiyle ticaret mahkemesinin görevli olduğunu savunarak görevsizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava; davacı kooperatifin yönetiminde bulunan iş yerinde kiracı olarak bulunan davalının ortak alanları işgal etmek suretiyle yönetim planına aykırı davrandığı, uyurılara rağmen işgale son vermediği iddiasıyla hakkında düzenlenen ceza makbuzundan dolayı işgal tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK. 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99.maddesinde ise; “bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır” düzenlemesi yer almaktadır. Taraflar arasındaki çekişmenin kooperatif ile bir ilgisinin bulunmadığı gibi; 6102 sayılı TTK. 4. maddesi ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi karşısında davanın ticari dava sayılması da mümkün değildir. Zaten dava konusu sitenin birden fazla parsel üzerinde yer alması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanununa göre değil 4721 sayılı TMK. nun paylı mülkiyet ile ilgili 688 ve diğer maddeleri ile yine taraflar arasında akdedilen ve sözleşme niteliğine bürünen yönetim planına göre çözümlenmesi gerekir. Ayrıca, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 3476 sayılı Kanun ile değişik 18. maddesine göre “beyyine vesikası hükmüne havi” ortaklık senedine bağlı olarak bir isteminin olmamasına, davalının kooperatif payı ve kooperatif üyeliğine dayalı bir alacak talebine maruz kalmamasına göre davanın genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekir.
Yapılan açıklamalar gözetildiğinde, davacı kooperatif ile kooperatif üyesi veya pay sahibi olmayan, ancak kiracı olan davalının yönetim kurulu kararına uymaması nedeni ile tahakkuk ettiği iddia edilen para cezasının ödenmemesinden kaynaklanmaktadır. Davanın TTK.’nın 4. maddesinde belirtilen ve tarafların ticari işletmesinden doğan ve tacir olan taraflara ait ticari davalardan olmadığı, ayrıca söz konusu uyuşmazlığın Kooperatifler Kanunu kapsamında bir uyuşmazlık da olmadığı, bu nedenle ticari davanın söz konusu bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin kararında esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de hatalı bir sonuca varılmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 35.90 TL maktu istinaf karar harcının peşin olarak alındığı anlaşılmakla başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının iadesine,
4-Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-b maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/12/2018