Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2018/1909 E. 2020/2165 K. 21.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1909
KARAR NO: 2020/2165
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2018
NUMARASI: 2016/678 E. – 2018/228 K.
DAVANIN KONUSU: Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİHİ: 21/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının davacı şirketten kiraladığı iki adet vinç kirasına ilişkin borcunu ödemediği, bunun üzerine Dordrecht Bölge Mahkemesinde açılan davada yargılamanın her iki yanında katılım ile gerçekleştiğini, 22/03/2012 tarihli karar ile taraflar arasındaki anlaşmaların yürürlüğünün derhal sonlandırılmasına, iki adet vinçin davalı tarafından davacıya teslimine, vinçin iade edilmemesi halinde davalının davacıya 746.717,48 EURO tutarında meblağ ödemesine, alacağa faiz uygulanmasına, davalının yargılama giderleri ödemesine karar verildiğini, davalının kararı temyiz ettiğini, ilk temyiz başvurusunun sonuçlanarak kararın kesinleştiğini, ilamın kamu düzenine aykırılık teşkil etmediğini, davalının savunma hakkını davayı takip ve kararı temyiz ederek kullandığını, yabancı mahkeme ilamının tenfizi konusundaki yasal koşullarının oluştuğunu bildirmiş, Hollanda Krallığı Dordrecht Bölge Mahkemesinin … numaralı dosyasından verilen ve Lahey Mahkemesi tarafından 07/05/2013 ve 04/02/2014 tarihinde verilen kararlarla kesinleşen, 22/11/2012 tarihli kararın tenfizine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kararın Tüketici Mahkemesince verildiği bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, kararın verildiği mahkemenin devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında karşılıklılık esasının yalnız aile hukuku için geçerli olup, kararın tenfiz edilemeyeceğini, davacı şirketi ile hiçbir zaman iş yapılmadığını, bu iki şirket arasında hukuki, fiili organik, maddi ve manevi birliktelik olup, tek firma olduklarını, kiralama sözleşmesinin … tarafından imzalandığını, resmi olarak …’e borçlu, …’den alacaklı göründüklerini, kararın taraf yönünden hatalı olduğunu, …’den alacakları olan 1.287.970,83 EURO ile 30.000,00 USD’nin takas ve mahsubunu talep ettiklerini, …-… aleyhinde açacakları davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini bildirmiş, davanın görev, karşılıklılık şartı yönünden reddine, takasın yapılmasına ya da açacakları davanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu; MÖHUK un 54. Maddesinde düzenlenen tenfiz koşullarının gerçekleştiği dikkate alınarak, davanın kabulü ile yabanca mahkeme kararının tenfizine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde: davaya dayanak esas hükmün Dordrecht Tüketici mahkemesince verildiğini, MÖHUK nun 38. Madde uyarınca Tüketici mahkemelerinin vermiş olduğu kararların tenfizinin de genel görevli mahkemelerce yapılabileceğini, bu bağlamda iş bu davada MÖHUK 51. Madde uyarınca görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğunu, görev yönünden davanın reddi gerektiğini (Yargıtay 17. H.D nin 1014/2807-6861 sayılı ve 02./5.2014 tarihli ilamı ) karşılıklık şartınında bu dava yönünden gerçekleşmediğini, Hollanda ile Türkiye arasında 30.07.1981 tarihinde yürürlüğe giren bir sözleşme mevcut ise de sözleşmenin Hollanda mahkemelerinden verilen boşanma, ayrılık ve evlenmenin butlanı gibi kararların Türk Mahkemelerince tenfizine ilişkin olup, tenfizi istenen kararın bu tipte bir karar olmadığını, ayrıca esas yönünden de davanın …e ihbar edilmesi ile takas, mahsup taleplerinin ve İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret mahkemesinde açılan 2016/1244 esas sayılı dosyada …- … aleyhine takas- mahsup talep edilen alacakları bakımından bu dosyanın bekletici mesele yapılması taleplerinin dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olup kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava; Taşınır kira sözleşmesinden kaynaklı yabancı mahkeme ilamının tenfizi istemine ilişkindir. Taraflar arasında 22.03.2012 tarihli taşınır kira sözleşmesinin olduğu, bu sözleşme uyarınca iki adet vinçin davalı tarafından davacıya teslimine, vinçin iade edilmemesi halinde davalının davacıya 746.717,48 EURO tutarında meblağ ödemesine, alacağa faiz uygulanmasına, davalının yargılama giderleri ödemesine Hollanda Krallığı Dordrecht Bölge Mahkemesinin … numaralı dosyasından verilen ve Lahey Mahkemesi tarafından 07/05/2013 ve 04/02/2014 tarihinde verilen kararlarla kesinleşen, 22/11/2012 tarihli kararın tenfizinin istendiği anlaşılmıştır. MÖHUK 53.maddesi uyarınca yabancı mahkeme ilamının tenfizini isteyen taraf, yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca verilen onanmış aslını veya ilamı veren mahkemece onanmış orjinalini, ilamın noterce veya konsoloslukça onaylanmış tercümesini, ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulüne onanmış belge ile bunun noter veya konsolosluk tarafından onanmış tercümesini sunmak zorundadır. Somut olayda davacı tarafça kesinleşmiş mahkeme ilamı örneği ve Türkçe tercümesi dosyaya sunulduğu, davalı vekilinin davacı şirketin organik bağının bulunduğu … şirketinden alacaklı olduklarını ve bu alacağın takas ve mahsubuna karar verilmesi talebinin yabancı mahkemede davanın tarafları içinde … şirketinin bulunmadığından yabancı mahkeme ilamının içeriğine göre takas ve mahsup yoluna gidilemeyeceği, davaya konu yabancı mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı, kararın niteliği ve içeriği itibariyle kararın tenfize engel bir durum bulunmadığı, mahkeme kararının usulen kesinleştiği ve infaz edilebilir olduğu, Türkiye ile Hollanda arasında mahkeme ilamlarının tenfizi konusunda karşılıklılık ilişkisi bulunduğu anlaşılmakla MÖHUK’nun 54.maddesinde düzenlenen tenfiz koşullarının gerçekleştiği dikkate alınarak davanın kabulüne, yabancı mahkeme ilamının tenfizine ilişkin verilen kararda bir hata bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin kararında esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de hatalı bir sonuca varılmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İlk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 165.256,60 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak alınan 41.314,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 123.942,45 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/12/2020