Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2018/1407 E. 2020/2066 K. 11.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
36. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1407
KARAR NO: 2020/2066
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI: 2010/96 E. – 2017/723 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 11/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde, davalının kendisi aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını, takip nedeniyle herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalı ile daha önceden aralarında kira ilişkisi bulunduğunu, kira başlangıcında teminat maksadıyla düzenleme tarihi lehtar ve borçlu hanesini doldurup, diğer kısımları boş ve arka yüzüne de bononu kiracılık ilişkisinden doğacak borçların teminatı olarak verildiğine dair şerh yazarak, bonoyu imzalayıp davalıya verdiğini, herhangi bir borcu kalmadığını, kira ilişkisinden kaynaklı borç kalsa bile zamanaşımı def’inde bulunduğunu, davalının bonoyu iade almamasını fırsat bilerek kendisinin daha önceden kiracı olarak bulunduğu adresde kiracı olan kardeşi ile olan sorunlarını bahane ederek bonoya 250.000 TL bedel yazarak takibe koyduğunu, bonoyu incelediklerinde tanzim tarihinin değiştirildiğini gördüklerini, bu meblağda davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitine, bononun iptaline ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının senet bedeli kadar müvekkiline borçlu olduğunu, iddiaları kabul etmediklerini, bononun kira ilişkisinin teminatı olarak verildiğine dair iddiasını kabul etmediklerini, iddianın yazılı delil ile ispatlanması gerektiğini, davalının zamanaşımı def’ini kabul etmediklerini, senette tahribat yapmadıklarını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf talebinde, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını istemiştir. Dava “menfi tespit” istemine ilişkindir. Davacı ile davalı arasında 05.09.2002’de kira sözleşmesi yapıldığı, davacı taşınmazı 2005 yılında tahliye etmesinden sonra, davacının kardeşinin aynı taşınmazı davalıdan kiraladığı anlaşılmaktadır. Davacı, senedin kira ilişkisine istinaden teminat olarak verdiğini beyan etmiş, davalı ise senedin kira ilişkisinden ziyade başka borca istinaden verildiğini belirtmiştir. Her ne kadar senedin teminat senedi olarak verildiğine dair ispat külfeti davacı da ise de, aynı senetten dolayı davalının sanık olarak yargılandığı dosya içerinde bulunan Ağır ceza mahkemesi dosyasında davalı, senedin daha önce kira bedelinden doğan borçlar için ve kardeşi ile kontrat yapması karşılığı verildiğini açıkça ikrar ettiği, davalının bu beyanı mahkeme içi ikrar niteliğinden olup kendisini bağladığı, senedin davacıya yönünden ödenmeyen kira bedellerinin teminatı olarak verildiğinin kabulü gerektiği, davalı yargılama safhasında eda ettiği yemininde de, davacının kira borcunun olup olmadığını hatırlamadığını beyan ettiği, bu durumda açıkça davacının kira sözleşmesinden kaynaklı borcu olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla, mahkemece verilen menfi tespit isteminin kabulü kararı yerinde olduğundan davalının istinaf talebinin reddi gerekir. İlk derece mahkemesi kararında esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de hatalı bir sonuca varılmadığı anlaşıldığından HMK.353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İlk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 18.443,70 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak alınan 4.720,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.723,15 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının davalıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/12/2020