Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi 2021/458 E. 2023/2267 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
KARAR KALDIRMA
DOSYA NO: 2021/458
KARAR NO: 2023/2267
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2020
NUMARASI: 2016/247 Esas, 2020/443 Karar
DAVANIN KONUSU: Taşınır Kiralama Ve Kalıp İşletme Sözleşmesinin Feshi, Kiralananın Taşınırların İadesi
BİRLEŞEN İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2015/870 ESAS, 2016/316 KARAR SAYILI DOSYASINDA
DAVANIN KONUSU: Ademi İfa Nedeniyle Uğranılan Zarara İlişkin Tazminat
İSTİNAF TARİHİ: 24/12/2020
KARAR TARİHİ: 28/11/2023
Dairemizde bulunan istinaf başvurusunun yapılan açık incelemesi sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ DÜŞÜNÜLDÜ; İstinaf isteminde usul işlemleri tamam olduğundan, dairemiz üyesince düzenlenen rapor ve ilk derece mahkemesi dosyasının istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan asıl incelemesinde dairemizce karar verilmesi için eksiklik bulunmadığı; Davacı:Kalıp kiralarının ödenmemesi nedeniyle tek gelir kaynağından mahrum olduğunu belirterek sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti ile sözleşme konusu olan kalıbın tüm parçalarının çalışır vaziyette teslimini talep etmiştir. Birleşen dava dosyasında davacı:TBK’nın 308. maddesine göre kiraya verenin kusuru olmadığını ispat etmedikçe kiralananın ayıplı olmasından doğan zararları kiracıya ödemekle yükümlü olduğunu, davalının bildiği ayıp nedeniyle armatür siparişlerinden kaynaklanan edimleri yerine getiremediğini belirterek uğradığı zararlara karşılık 500.000,00 TL’nin davalı şirketten tahsilini talep etmiştir. Mahkeme:Asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar vermiştir. İstinaf sebepleri:Davacı birleşen dosya davalısı süresinde sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde; birleşen dava dosyasının reddi nedeniyle nispi vekalet ücreti verilmesi gerekirken maktu vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını istemiştir. Davalı birleşen dosya davacısı süresinde sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemenin uyuşmazlık konusunu yanlış ve eksik tespit ettiğini, dava konusu olayda sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini gereği gibi ifa etmekte iken armatürlerin satış ve pazarlamasını yaptığı müşterilerinden ürünlerin dava dışı … adına tescilli olduğunu, bu şirketin hazırladığı kataloglar marifetiyle satış işlemleri yaptığını ve bu şirketin piyasaya tescilli ürünlerinin sürülmesi halinde bunları toplatacağını ve bu ürünü üretenler hakkında bu şirket tarafından yasal takibata geçileceği hususunda uyarıldıklarını öğrendiğini, aldığı siparişlerin de aynı gerekçelerle iptal edildiğini, sipariş iptalleri doğrultusunda TPE nezdinde araştırmayı yaptığını 14/03/2013 tarihinde … numara ile kalıpların dava dışı … lehine tescil edildiğini öğrendiğini, Bunun üzerine davacı şirketin kalıplardan üretilecek ürünlerin tasarım tescilinin bir başka şirkete ait olmasına rağmen sözleşme yaparak dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde imzaladığı sözleşmeyle bağlı olmadığını ve yasal yollara başvuracağını ihtar ettiğini, Davacı şirketin, üretimin haklı ve hukuka uygun bir gerekçe ile durdurulduğunu kabul etmesine rağmen sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği, ödeme yapmadığı gerekçesiyle sözleşmeyi haklı sebeple feshettiğini iddia ederek dava açtığını, kendilerinin de siparişlerinin müşterileri tarafından iptal edilmesi ve davalının bu duruma sebep olması sebebiyle uğradığı zararın tazminini talep ettiğini, Bu nedenle asıl uyuşmazlık konusunun mahkemenin hatalı tespitinin aksine tasarımın davacının adına tescilli olup olmaması olmayıp taraflar arasında imzalanan sözleşmede davacının kalıpları kullanım hakkını münhasıran kendisine devretme yükümlülüğü bulunmasına rağmen bu yükümlülüğü yerine getirip getirmediği olduğunu, Kalıp işletme hakkına münhasıran kendisinin sahip olacağına ilişkin sözleşme hükmünün dikkate alınmadığını, bu hükmün sözleşmeyi yapmasındaki en temel neden olduğunu, aksi takdirde sözleşmeyi yapmayacağının açık olduğunu, Davacıyla yaptığı sözleşmeye güvenerek kalıpların işletilmesi suretiyle üretilecek armatürlerin pazarlanması konusunda kataloglar bastırıp fuarlara katıldığını ve bu armatürlere ihtiyacı olan kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri nezdinde pazarlama faaliyetleri yaptığını, Davanın hükümsüzlük davası olmamasına karşın mahkemenin bu yönde ifadeleri gerekçesine yazdığını, mahkemenin gerekçeli kararında, sadece tasarımların davacı adına tescilli olduğu, bu nedenle kendisinin edimlerini yerine getirmemekte haksız olduğuna kanaat getirdiğini, Davacı-birleşen dava davalısı şirketin sözleşmeyi imzalarken iyi niyetli olmadığını, davacının İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/42 Esas sayılı dosyasında kendileri ile sözleşme imzalamadan önce 2013 yılından beri bilgisi ve rızası dahilinde … ile işbirliği içinde olduğunu ikrar ettiğini, taraflar arasında imzalanmış sözleşmenin Türk Borçlar Kanunu çerçevesinde bir hasılat kirası sözleşmesi niteliğinde olduğunu, sözleşmenin niteliği gereği kiraya verenin kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlü olduğunu, ayrıca davacı-birleşen dosyada davalının, üçüncü kişilerin sözleşmede amaçlanan kullanımı azaltacak mahiyetteki rahatsız edici hareketlerini önlemekle yükümlü olduğunu, Sözleşmeye aykırı ifaya rağmen kira bedelini ödemeye devam etmesinin kendisinden beklenemeyeceğini, sözleşmede kararlaştırılan edime uygun ifa gerçekleştirmeyen davacı-birleşen dava davalısının kira bedelinin ödenmesini isteyemeyeceğini, sözleşmeden doğan borcunu gereği gibi ifa etmeyen davacı-birleşen dosya davalısının bundan doğan zararları gidermekle yükümlü olduğunu, Haklı nedene dayanmaksızın davacının sözleşmeyi feshetmesi sebebiyle uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre sözleşmeyi fesheden tarafın haklı sebep teşkil eden olayların ortaya çıkmasında kusurlu olmaması (veya daha az kusurlu olması) gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sipariş iptalleri nedeni ile uğradığı zararın belirlendiğini ancak ne yerel mahkemenin gerekçeli kararında ne de hükme esas bilirkişi raporunda kusur değerlendirilmesinin doğru yapıldığını, sipariş iptalleri nedeni ile mecburen üretimi durdurmak zorunda kaldığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Yasal dayanak:Hukuk Muhakemeleri Kanunu;190, 191. maddeleri, Türk Medeni Kanunu 6. maddesi, Türk Borçlar Kanunu 299, 306, 307, 308, 357, 358, 362, 368, 369, 372. maddeleri. Yargılama konusu olayda:Asıl dava dosyasında davacının merkezi Güney Kore’de olan led aydınlatma konusunda faaliyet gösterdiğini, “…” isimli sokak lambası tasarımını TPE nezdinde … sayı ile tescil ettirdiğini, söz konusu tasarımın Türkiye’de üretilmesi için davalı şirket ile “… Sokak Armatürü Kalıp İşletme Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme uyarınca davalı şirketin her ay en az 2000 takım üretmeyi ve kira bedeli olarak adet başına 12,00 TL nakit ödemeyi taahhüt ettiğini ancak Aralık 2014 tarihinden itibaren sözleşme hükümlerinin yerine getirilmediğini, gönderdiği ihtarnameye rağmen kira bedelleri ödenmediğinden bakiye borcun tahsili için icra takibi başlattığını, dava konusu kalıpların mülkiyeti ve tasarım hakkının kendisine ait olup yurt dışından ithal edilen dört parçadan ibaret olduğunu, sözleşme uyarınca davalının kalıpları işletmeye başladığını, davalının kendisine bildirim yapmaksızın kalıpların işletim yerini değiştirdiğini, bu nedenle ihtarname ile sözleşmenin feshini ve kalıpların iadesini talep ettiğini, İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/26 Değişik İş sayılı dosyasında davalı şirket yetkilisinin kalıpların o adreste bulunmadığını, birkaç gün içinde sevk edileceğini belirttiğini, Türkiye’deki ticari varlığının söz konusu kalıpların işletilmesi ve bu yolla elde edilen gelire bağlı olduğunu, Kalıp kiralarının ödenmemesi nedeniyle tek gelir kaynağından mahrum olduğunu belirterek sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti ile sözleşme konusu olan kalıbın tüm parçalarının çalışır vaziyette teslimini talep ettiği, Asıl dava dosyasında davalının, taraflar arasındaki sözleşmenin hasılat kirası sözleşmesi olduğunu, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmekte iken müşterilerden gelen bilgi doğrultusunda dava konusu kalıplardan üretilecek ürünlerin dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tescilli olduğunu öğrendiğini, … şirketinin ise kendilerinden önce davacı şirket ile ticari ilişkisinin bulunduğunu öğrendiğini, bunun üzerine üretimi durdurmasının gerektiğini, davacı şirketin dava dışı … firmasına 2013/02115 sayılı tasarımın hükümsüzlüğü sebebiyle dava açtığını ve davanın kendisine ihbar edildiğini, davacının feshinin haksız olduğunu, kalıpların iadesine yönelik şartların oluşmadığını, davacı şirketin kendi kusurundan ve davranışlarından kaynaklanan sonuçlardan yararlanamayacağını belirterek davanın reddini savunduğu, Birleşen davada davacının, TBK’nın 308. maddesine göre kiraya verenietmedikçe kiralananın ayıplı olmasından doğan zararları kiracıya ödemekle yükümlü olduğunu, davalının bildiği ayıp nedeniyle armatür siparişlerinden kaynaklanan edimleri yerine getiremediğini belirterek uğradığı zararlara karşılık 500.000,00 TL’nin davalı şirketten tahsilini talep ettiği, Birleşen davada davalının, sözleşme konusu kalıpta bir ayıbın söz konusu olmadığını, sözleşme konusu kalıbın malikinin kendisi olduğunu, … tescilli tasarım hakkının da sahibi olduğunu, söz konusu kalıbın halen karşı tarafın uhdesinde bulunduğunu, iddia edilen zararlardan karşı tarafın bizzat kendisinin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunduğu, Mahkemenin asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verdiği, Taraflar arasında 01/01/2014 tarihli “… Sokak Armatürü Kalıp İşletme Sözleşmesinin” bulunduğu, sözleşme konusu “…” isimli sokak lambası tasarımının TPE nezdinde … sayıyla … Ltd. Merkezi Güney Kore Türkiye İstanbul Şubesi adına tescilli olduğu, Mahkemenin bilirkişi incelemesi yaptırdığı, bilirkişilerin 02/01/2019 tarihli raporunda, dava dilekçesi ekinde sunulan kalıp çizimleri incelendiğinde davaya konu kalıpların davacı adına TPE nezdinde tescilli … tescil numaralı kalıplar olduklarının anlaşıldığını, dört parça kalıbın dava tarihi itibariyle toplam rayiç değerinin yaklaşık olarak 139.100,00 TL olduğu yönünde kanaat bildirdikleri, Bilirkişilerin 17/02/2020 tarihli raporlarında davalı-birleşen dosya davacısının … sayılı tasarımın konu edildiği sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesinin dava dışı … şirketi adına bulunan 2013/02115 sayı ile tescilli tasarım karşısında haksız bir kullanım teşkil etmeyeceği, dava dışı … şirketinin tasarımını 14/03/2013 tarihinde tescil ettirdiği, uyuşmazlık konusu sözleşmenin akdedildiği 01/02/2014 tarihinden ifadan kaçınılmaya başlanan 2014 yılının aralık ayına kadar davalı-birleşen dosya davacısının somut bir girişimde bulunmaması, davacının Üsküdar … Noterliğinin 03/04/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile gerçekleştirdiği feshin haklı nedenle fesih sayılması halinde kalıpların davacıya fiili olarak teslim edilmesi gerektiği, bu nedenle kalıpların iadesinden doğan nakil ve icra masraflarının davalının yükümlülüğünde olacağı, birleşen dava dosyasında ise sipariş iptallerinde birleşen dava davalısının kusuru olduğuna ilişkin bir delile rastlanılamadığı, tasarımların tescilinde incelemesiz sistem geçerli olduğundan davacı-birleşen dosya davalısının tescilli tasarımının bir başkası tarafından tescil ettirilmesini engelleme yükümlülüğünün bulunmayacağı, birleşen davada tescil sahibi şirketin kusurlu sayılamayacağı şeklinde görüş bildirdikleri, Mahkemenin, taraflar arasındaki sözleşmenin devam ettiği aşamada asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısının sözleşmeyi ifa etmekten haksız olarak kaçındığı gerekçesiyle davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, taraflar arasındaki sözleşmenin geriye etkili feshi nedeniyle asıl dosya davacısının TBK’nın 108/1 maddesine dayalı olarak verdiğini geri talep etme hakkının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdiği,Mahkemenin, birleşen davada TBK’nın 112. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için bu yüzden bir zarara uğramış olması gerektiği, bunun için de kendisinden tazminat talep edilen tarafın hukuka aykırı hareketinin ispatlanması gerektiği, asıl dosya davacısı- birleşen dosya davalısının sözleşmeyi haklı olarak feshetmesi sebebiyle kusurlu olmadığı, birleşen dosya davacısının siparişlerin iptali sebebiyle uğradığı zararı birleşen dosya davalısından talep edemeyeceği gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verdiği, Taraflar arasındaki 01/01/2014 tarihli “… Sokak Armatürü Kalıp İşletme Sözleşmesinin” TBK’nın 357 vd maddelerinde yer alan ürün kirası hükümlerine tabi olduğu, davaya bakan mahkemenin görevli olduğunun şeklen kesinleşmesinin uyuşmazlığa kira sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği, Ürün kirasına ilişkin belirli süreli sözleşmenin üç şekilde sona erebileceği, ilk sona erme sebebinin sözleşme süresinin sona ermesi olduğu, ikinci sona erme sebebinin temerrüt nedeniyle TBK’nın 362. maddesine göre en az 60 gün süre verilmesi ve bu sürede borcun ödenmemesi halinde mümkün olduğu, üçüncü sona erme sebebinin ise olağanüstü sebeple TBK’nın 369 vd. maddelerine göre olağanüstü fesih olduğu, asıl dava dosyasında davacının sözleşmeyi haklı sebeple ve süresinde feshedip etmediğinin bu kapsamda değerlendirilmesinin gerektiği, Birleşen dava dosyasının ise kira sözleşmesine ilişkin genel hükümler arasında yer alan ve ürün kiralarına da uygulanan ayıba karşı sorumluluk hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği,Davalının istinaf sebeplerinin incelenmesinde asıl davanın kabulüne yönelik hukuki nitelendirmenin yerinde olmadığı, mahkemece ürün kirasına ilişkin sona erme hükümleri dikkate alınarak davacının talep sonucunda belirttiği “sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti” talebinin değerlendirilmesi gerektiği,Birleşen dava dosyası yönünden mahkemece kiralamaya konu tescilli armatürle ilgili olarak hukuki veya ekonomik ayıp bulunup bulunmadığı, hukuki ve/ veya ekonomik ayıp olması halinde sözleşme yapıldığı esnada davalı kiracının basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü karşısında ayıptan doğan haklarını talep edip edemeyeceği yönünde yönünde değerlendirme yapılmadığı, bilirkişi raporlarında davacı kiraya verenin kusurunun bulunmadığı belirtilmiş ise de raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığı, Mahkemece özel hüküm olan TBK’nın 304-308 maddelerinde yer alan ayıba karşı sorumluluk hükümleri dikkate alınarak ve TBK’nın 308. maddesine göre kiraya verenin kusurlu olmadığını ispat etmedikçe kiralananın ayıplı olmasından doğan zararı gidermesi gerektiğinden kira konusu taşınırın hukuki ve/ veya ekonomik olarak ayıplı olup olmadığı, kiracının basiretli bir tacir gibi hareket etmesi halinde ayıbın varlığını bilip bilemeyeceği, davalının sipariş iptallerinden kaynaklanan zararının denetime elverişli olacak şekilde belirlenmesi için gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, Davacının istinaf sebeplerinin incelenmesinde ise birleşen dava dosyasında reddedilen miktarın 500.000,00 TL olması nedeniyle bu miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabi tutarak tespit edilen yargılama hatalarını bizzat düzeltmek amacıyla yapılan inceleme sonunda; duruşma yapılmasına gerek olmadığı, Mahkemenin görevli olduğunun şeklen kesinleşmesinin uyuşmazlığa kira sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği, mahkemece asıl dava dosyasında davacının sözleşmeyi haklı sebeple ve süresinde feshedip etmediğinin bu kapsamda değerlendirilmesi, mahkemece ürün kirasına ilişkin sona erme hükümleri dikkate alınarak davacının talep sonucunda belirttiği “sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti” talebinin değerlendirilmesi, Birleşen dava dosyasının ise kira sözleşmesine ilişkin genel hükümler arasında yer alan ve ürün kiralarına da uygulanan ayıba karşı sorumluluk hükümlerine göre değerlendirilmesi, Birleşen dava dosyası yönünden mahkemece özel hüküm olan TBK’nın 304-308 maddelerinde yer alan ayıba karşı sorumluluk hükümleri dikkate alınarak ve TBK’nın 308. maddesine göre kiraya verenin kusurlu olmadığını ispat etmedikçe kiralananın ayıplı olmasından doğan zararı gidermesi gerektiğinden kira konusu taşınırın hukuki ve/ veya ekonomik olarak ayıplı olup olmadığı, kiracının basiretli bir tacir gibi hareket etmesi halinde ayıbın varlığını bilip bilemeyeceği, davalının sipariş iptallerinden kaynaklanan zararının denetime elverişli olacak şekilde belirlenmesi için gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması, Birleşen dava dosyasında reddedilen miktarın 500.000,00 TL olması nedeniyle bu miktar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verilmiş olması sebebiyle, mahkeme kararının yerinde olmadığı, istinaf sebebi yerinde olduğundan HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince istinaf başvurularının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Davacı ve davalının istinaf başvurularının KABULÜNE, İlk derece mahkemesinin kararının KALDIRILMASINA, Yargılamanın eksikler tamamlanarak kaldığı yerden devamı için dosyanın ait olduğu Mahkemeye İADESİNE, İstinaf başvuru harcının mahsubuna, İstinaf karar harcının talep halinde yatıranlara iadesine, Gider avansından kalanın talep halinde yatırana iadesine, Dair karar dosya üzerinde, tarafların ve vekillerinin yokluğunda oy birliği ile HMK 362/1-b maddesi gereğince KESİN olarak verildi, açıkça anlatıldı. 29/11/2023