Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/99 E. 2023/2436 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/99
KARAR NO: 2023/2436
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2022
NUMARASI: 2021/109 E – 2022/848 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 12/09/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği “… Mah. … Cad. … St. … Blok No:… Esenler-İstanbul” adresindeki işyerinin yetersiz kalması üzerine, 01.08.2020 tarihinde, bu işyerinin karşı sırasında bulunan ve yaklaşık 10 yıla yakın zamandır boş halde olan ” … Blok No:…” adresindeki bulunan taşınmazı dava dışı …’dan kiraladığını,ancak bir süre burada faaliyete geçemediğini ,boş eşyasız ve kilitli vaziyette kaldığını, söz konusu yerdeki mülk sahibine ait … nolu tesisat bulunmakta iken davacının 01/10/2020 tarihinde … nolu abonelik sözleşmesini imzaladığını ve eski sayacın yenisi ile değiştirildiğini, faturalarını düzenli olarak ödemekte iken davalı şirket tarafından davaya konu adreste kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesiyle 28.09.2020 tarih 11.498,23 TL bedelli fatura düzenlendiğini faturaya düzeltme talepli dilekçelerine cevap verilmediğini, söz konusu faturanın davacı tarafından ödendiğini beyanla; davacının 11.498,23 TL bedelli kaçak elektrik faturası nede- niyle davalı şirkete borçlu olmadığının tespitini, haksız şekilde tahsil edilen bedelin istirdadını, dava- lının %20 aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya tahmilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde;davalı kurum çalışanları tarafından davacının kulla- nımında olan … numaralı tüketim noktasındaki tesisatta 18.09.2020 tarihinde yapılan kon- trolde, … seri numaralı BSE markalı kuruma kaydı bulunmayan yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek enerji kullanıldığı tespit edilmekle,bu tespite istinaden mevzuat gereği … seri numaralı kaçak elektrik kullanımı tespit tutanağının tanzim edildiğini, tüketimi doğru kaydetmiş sayacın zabıt tarihindeki gösterge değeri olan 8116 kWh üzerinden 11.498,23 TL tutarında kaçak elektrik faturasının tahakkuk ettirildiğini, , davacı kaçak elektrik kullanmadığını iddia etmiş olsa da davaya konu kaçak işleminin davacının adresi bilfiil kullanmaya başladığı tarihten sonra yapıldığını, kaçak tespit anında davacı adresin fiili kullanıcısı olduğundan, kaçak işleminin ve tahakkukunun mu- hatabının davacı olduğunu, davacının iddiasını ve tutanakların aksini kanıtlar nitelikte, tespit tutanağı ve sair belgelerle aynı kapsam ve mahiyette herhangi bir somut delil sunamadığını beyanla; davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce:”Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalı şirketin 28/09/ 2020 tarih, … numaralı kaçak elektrik faturasından kaynaklanan 8.710,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya istirdadına, Davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı ve davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde ” yapılan kontrolde … seri numaralı … markalı kuruma kaydı bulunmayan sayaç ile yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek enerji kullanıldığının tespit edildiği…” şeklinde beyanda bulunmuş ise de, bu beyanın gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin merkezinin bulunduğu “… Mah. … Cad. … St. … No:… Esenler/İst.” adresinin hemen karşısında yer alan ve boş olarak kiraladıkları “… Blok No:…”deki işyerinin dava dışı …’a ait olduğunu, bu işyerindeki … seri numaralı … markalı sayacın … numarası ile bu işyerinde davalı şirketle aboneliği bulunan … adına kayıtlı olduğunu, …’ın bu işyerini kiraya vermeden önce, 2000 yılından 2011 yılına kadar burayı bizzat işyeri olarak kullan- dığını ve elektrik aboneliğini sonlandırmadığını, bu işyerinde kayıtlı ve mühürlü bir şekilde yer alan … seri numaralı … markalı sayaç ve … numarasının da dosyada mevcut fotoğ- raflarda görüldüğünü, Bu tesisattaki sayacın davalı kuruma ait bir sayaç olduğunu ve tahakkuk edilen fatura- ların düzenli olarak ödendiğini, dosyaya ibraz olunan bilirkişi raporunda sayaca müdahale edildiğine dair hiçbir tespit bulunmadığını, mevcut durumda kaçak kullanımdan söz edilemeyeceğini, Davalı şirket tarafından, aynı adreste ve aynı gün aynı sayaçla ilgili hem davacı, hem de kiraya veren … adına kaçak tespit tutanağı tutulduğunu ve kiraya veren … aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası üzerinden ” ödenmeyen kaçak elektrik bedeli ” sebebiyle takip yapıldığını, bilirkişi raporunda bu takip dosyasının dava konusu ile ilgisinin bulunmadığı belirtilerek hatalı değerlendirme yapıldığını beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kararında sadece bilirkişi raporuna atıf yapmakla yetinildiğini, hükmün gerekçesiz olduğunu, müvekkil kurum kayıtlarında yapılan inceleme ile davacının kullanımında olan … numaralı tüketim noktasında bulunan tesisatta 18.09.2020 tarihinde yapılan kontrolde … seri numaralı … markalı kuruma kaydı bulunmayan sayaç ile yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek enerji kullanıldığının tespit edildiğini, tespite istina- den Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği gereği … seri numaralı kaçak elektrik kullanımı tespit tutanağının tanzim edildiğini, tüketimi doğru kaydetmiş sayacın zabıt tarihindeki gösterge değeri olan 8116 kWh üzerinden 11.498,23-TL tutarında kaçak elektrik faturasının tahakkuk edildiğini, Davacının davaya konu adresi 01.08.2020 tarihinde kiraladığı yönünde beyanda bulun- duğunu, bu beyanın kendisini bağlayacağını, kaçak kullanım tespit ve zabıt tarihi 18.09.2020 olup davaya konu kaçak işleminin, davacının adresi bilfiil kullanmaya başladığı tarihten sonra yapıldığını, Kaçak tespiti için tespit anında mahalde fiili kullanıcının varlığı yeterli olup Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği m.42’de gösterilen haller içerisinde elektrik tüketimi yapan herkesin, kaçak tespiti ve tahakkukunun muhatabı olabileceğini, somut olayda tespit anında mahalde bulunan ve fiili kullanıcı durumunda bulunan davacının da bu nedenle kaçak işleminin muhatabı olduğunu, Mahkeme’nin gerekçeli kararında “duruşmada tanık olarak dinlenen taşınmaz maliki …’a ilişkin İstanbul … İcra Dairesi’nde … dosya konusu 858,97 TL asıl alacak, 11,91 TL gecikme zammı, 2,14 TL olmak üzere toplam 873,02 TL üzerinden icra takibi vardır. Ancak, sözü geçen takip davacıyla ilgili olmayıp bu davanın konusu da değildir. Bundan dolayı dava- cının mükerrer kaçak kullanımı söz konusu değildir. Davacının kaçak elektrik kullanımı sadece 18.09.2020 tarih ve … sayılı kaçak tutanağına ilişkindir.” şeklinde belirtildiğini, müvekkili kurum tarafından tanzim edilen tutanağa istinaden tahakkuk ettirilen faturanın tarifenin 1,5 katı ile çarpılarak tanzim edildiğini, yani zaten bahsi geçen … seri numaralı tutanağa mükerrer olarak alınan herhangi bir tutanak bulunmadığını, … sayılı tüketim noktasına ait mahalde, kayıtsız sayaçtan 8116 kWh enerji kullanıldığı tespit edilmiş olup tutanak tarihindeki mevzuat hükümlerine göre kayıtsız/yasal şekilde tesis edilmemiş sayaç üzerinden geçen enerji tüketiminin kaçak elektrik kullanımı olarak tanımlan- dığını ve bu şekilde tüketilen enerjinin kaçak elektrik tarifesinden tahakkuklandırıldığını, Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sayacın kayıtsız olduğu ve bu nedenle kayıtsız sayacın endeks değerlerine itibar edilmeyeceği ifade edilmiş ise de, davaya konu kuruma kayıtsız sayaçtan geçen endeksin zaten tüketicinin kullandığı tüketim olduğunu, bilirkişinin sayaca müdahale olabileceği ,bu nedenle güç hesabı yapılması gerektiğinden bahisle sayaç üzerindeki reel değerden daha düşük bir kaçak tahakkuk hesabı yaptığını, bu hesaplamanın kaçağa davetiye çıkaracak nitelikte olduğunu, ayrıca davacı yanın ve müvekkil kurumun sayacın tüketimleri doğru kaydetmediğine ve sa- yaca müdahale olduğuna dair herhangi bir bir tespiti bulunmadığını, tarafların buna dair bir itirazının da bulunmadığını, Davacı her ne kadar kaçak elektrik kullanmadığını iddia etmiş olsa da; dosyasına iddi- asını ve tutanakların aksini kanıtlar nitelikte, tespit tutanağı ve sair belgelerle aynı kapsam ve mahi- yette herhangi bir somut delil sunamadığını, Davacı tarafından yapılan ödemenin ihtirazi kayıt içermesine gerek olmadığı belir- tilerek hüküm tesis edilmişse de, Borçlar Kanunu’nun 62. maddesine göre ihtiyariyle yapılan bir ödemenin geri istenemeyeceğini beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, kaçak elektrik kullanım bedeline ilişkin fatura nedeniyle menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. Davalının istinafı ile ilgili olarak; Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Diğer bir anlatımla, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer.( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2022/8164 Esas- 2023/954 Karar .nolu 04.04.2023 tarihli, 2022/7569 E- 2023/658 K. Nolu 16.03.2023 tarihli ilamları) Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İlamların ve resmi senetlerin ispat gücü” başlıklı 204 . maddesi; “(1) İlamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar. (2) İlgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar. (3) Mahkeme, yukarıdaki belgelerden biri hakkında şüphe uyandıran bir hâl görürse, ilgili daireden açıklama isteyebilir.” hükmünü düzenlemektedir. 08.05.2014 tarihli ve 28994 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 26 . maddesinde; “(1)Gerçek veya tüzel kişinin; a) Kullanım yerine ilişkin olarak; perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma ol- maksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesi, b) Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da yapı bina giriş nokta- sından sayaca kadar olan tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi, c) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, mücbir sebep halleri dışında; yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması,.” hâlleri kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiştir. Aynı maddede; “(2) Yapılan kontrollerde, kaçak elektrik enerjisi tüketildiğine dair bir şüpheye sebep olacak bir bulguya rastlanılması halinde bu Bölüm uyarınca belirlenen yöntemler çerçevesinde kaçak tespit süreci başlatılır. Kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tespit edilmesinde, ilgili tüzel kişinin tespitini doğru bulgu ve belgelere dayandırması ve tüketici haklarının ihlal edilmemesi esastır. Kaçak işleminin baş- latılması için bu sürecin sonunda kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespiti gereklidir.” düzen- lemesine yer verilmiştir. Aynı Yönetmeliğin “Kaçak elektrik enerjisi kullanımı tespit süreci” başlıklı 27 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir: “(1) 26 . maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan hususlar göz önünde bulundurularak; kullanım yerinde yapılan kontrollerde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından; a) Dağıtım sistemine veya ölçü sistemine ya da tesisata tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle yapılan müdahalelerin tespiti veya 26 . maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi hallerinde, (…) EK-1’de yer alan kaçak tespit tutanağı düzenlenir. (2) Tutanaklarda yer alan bilgilerin eksiksiz ve okunaklı olarak doldurulması esastır.” Davaya konu tutanağın, bir özel hukuk tüzel kişisi olduğu tartışmasız olan davalı şir- kette hizmet akdiyle çalışan görevliler tarafından düzenlenmiş olduğu gözetildiğinde, 6100 sayılı Kanun’un 204. maddesinin ikinci fıkrasında hüküm altına alınan belgelerden olmadığı tartışmasızdır. Eş söyleyişle, kaçak elektrik tutanağı, aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden değildir. ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 21.10.2021 tarihli ve 2021/4894 E., 2021/10580 K. sayılı kararı da aynı yöndedir.) Diğer taraftan, yukarıda açıklanan Yönetmelik hükümleri, özellikle “Kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tespit edilmesinde, ilgili tüzel kişinin tespitini doğru bulgu ve belgelere dayan- dırması ve tüketici haklarının ihlal edilmemesi esastır.” şeklindeki düzenleme ile menfi tespit dava- larındaki genel kural birlikte değerlendirildiğinde; ispat yükü, davacının abonelik sözleşmesi tesis etmeden kaçak elektrik kullandığı yönündeki tespite dayanarak davaya konu bedeli talep eden davalı şirkete aittir. İbraz olunan tutanakların yanı sıra dosya içinde mevcut fotoğraflar , Elektrik Mühen- disi … tarafından ibraz olunan bilirkişi raporu vs deliller ile tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin belirtilen adreste ; yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan elektrik enerjisi kullandığı tespit edilmiş olup, tutanak tarihi olan 18/09/2020 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan EPTHY’nin 42 . maddesinde bu şekilde elektrik kullanımı “kaçak elektrik kullanımı ” olarak tanımlanmıştır. Kaçak tespitinin yapıldığı tarih itibariyle davacı belirtilen adreste fiili kullanıcı duru- munda olup kaçak işleminin yasal muhatabıdır. (Davacı kaçak elektrik kullanımından sonra davalı ile 27/10/2020 tarihinde 8.35 kw kurulu güç üzerinden tek terimli,tek zamanlı alçak gerilim perakende elektrik sözleşmesi yapmıştır.) Dosya içeriğinden bu adresin 01/08/2020 tarihinden itibaren davacı tarafından kulla- nıldığı sabit olup davalı ve bilirkişi tarafından kaçak kullanım süresinin 01/08/2020 – 18/09/ 2020 tarihine kadar olan 40 gün olarak esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Tüketim bedelinin hesabında yönetmeliğin 46.maddesi gereği tek terimli ,tek zamanlı ticarethane grubu esas alınmış ve Temmuz 2020 döneminde EPDK Elektrik Tarife Fiyatının 1.5 katı ile çarpılarak kaçak enerji bedeli hesaplanmış olup,mükerrer kaçak kullanıma ilişkin bir hesaplama bulunmadığı görülmüştür. Davalı şirket vekili her ne kadar “tüketimi doğru kaydeden bir sayacın bulunduğu, bu sayaca müdahale edildiğine dair bilgi belge ve iddia bulunmadığından bahisle sayacın tespit ettiği tü- ketim değeri esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin de bu şekilde hesap- lama yaptığını” beyanla bilirkişinin kurulu güç üzerinden yaptığı hesaplamaya itibar edilmemesini istemiş ise de, dosya içeriği ile sabit olduğu üzere dava konusu elektrik kullanımı zati/ yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan elektrik kullanımı şeklindedir. EPTHY’nin 44. Maddesinde “kaçak tüketilen elektrik enerjisi miktarı tüketimi doğru olarak kaydetmiş yasal şekilde tesis edilmiş yasal sayaç değe- rine göre hesaplanacağı ” belirtilmiştir. Somut olayda davacının kullanımındaki sayaç davalı şirket tarafından mühürlenmemiş olup (sayacın devre dışı bırakılması, endeksin sıfırlanması, şönt yapılması, hatta sayacın değiştirilmesi gibi )müdahaleye açık durumdadır. Bu nedenle davacının tesisatında bulunan ve yasal şekilde tesis edilmemiş sayaç değerine itibar edilemeyecek, davacının tüketim de- ğeri kurulu güce hesaplanacaktır. Bilirkişi raporu denetime ve hükme elverişli olup hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık tespit edilmemiştir. Davacı adına tahakkuk edilen ve ödenen kaçak tüketim bedeli 11.498,23 TL olmasına rağmen ,gerçekte tahsili gereken kaçak tüketim bedeli 2.787,83 TL olup yapılan fazla ödeme miktarının istirdadına karar verilmesi yerindedir. Yargıtay ‘ın güncel kararlarına göre ,istirdata karar verilebilmesi için davacının söz konusu ödemeyi ihtirazı kayıt ile yapması da aranmayacaktır. Açıklanan nedenlerle, davalı tarafından ileri sürülen istinaf nedenlerine göre,ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddi gerekmiştir. Davacının istinaf başvurusu ile ilgili olarak; Takip ve dava değeri 11.498,23 TL, hüküm altına alınan dava değeri 8.710,40 TL, red olunan 2.787,83 TL ‘dir. Karar tarihi olan 2022 yılı itibariyle istinaf sınırı 8.000,00 TL olup davacı tarafından istinafa getirilen uyuşmazlık değeri (2.787,83 TL) istinaf sınırının altında kalmakla karar davacı yönünden kesindir. Bu nedenle davacının istinaf dilekçesinin HMK 341,346 ve 352/1-b md gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf dilekçesinin HMK 341,346,352/1-b maddesi gereğince Reddine, 2-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince Reddine, 3-Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının, isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalıdan alınması gereken 595,00-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 148,76-TL harcın mahsubu ile bakiye 446,24-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/09/2023