Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/980 E. 2023/3596 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/980
KARAR NO: 2023/3596
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/01/2023
NUMARASI: 2021/716 E – 2023/12 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 05/12/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ;Müvekkil tarafından davalıya ait … plakalı aracın tamir ve bakım işlemlerinin yapıldığını, davalı şirket çalışanının gözetimi altında yapılan bu işlemler karşılığında davalı adına 01.05.2021 tarihli KDV dahil 38.500,11 TL ve 01.05.2021 tarihli KDV dahil 1.882,88-TL olmak üzere toplam 40.382,99 TL tutarlı e-fatura düzenlenip tebliğ edilmesine rağmen süresi içinde faturalara itiraz edilmediğini, bilahare söz konusu faturalar ödenmediğinden davalı aley- hine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile 31.05.2021 tarihinde icra takibi başlatıldığını, icra takibi başlatıldıktan sonra borçlu tarafından davacı hesabına 01.06.2021 tari- hinde 30.000,00 TL ödeme yapıldığını, ödeme emri borçlu tarafa 14.06.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlu tarafından 21.06.2021 tarihinde borcun tamamına itiraz edilerek takibin durdurulduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 20 oranında icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ;… plakalı araçlarının davacıya ait oto- mobil servisine hasar tespiti işlemleri yapılması ve fiyat teklifi çıkartılması için bırakıldığını, ancak davacı tarafından hiç bir şekilde iş emri açılmadan, taraflarına tespitler ve fiyatlandırma teklifi sunulup onayları alınmadan araçlarının kendi inisiyatifleri ile tamir edildiğini ve faturalama yoluna gidildiğini, taraflar arasında hiç bir sözleşme olmadığını,ayrıca faturayı oluşturan alacak kalemlerinin çok yüksek olduğunu,başka firmalardan da alınan fiyatlar doğrultusunda gerçek bedel olan 30.000,00 TL’nin 01.06. 2021 tarihinde ödendiğini, bakiye 10.382,99 TL için davacıya fiyat farkı faturası kestiklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: “DAVANIN REDDİNE, Yasal koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: 1- Davacının cari hesap alacağından kaynaklanan 40.382,99 TL fatura alacağı için davalı borçlu aleyhine 31.05.2021 tarihinde icra takibi başlattığını, 01.06.2021 tarihinde davalı borçlu tarafından davacıya 30.000,00 TL tutarında kısmi ödeme yapıldığını, ödeme emrinin borçluya 14.06.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun 21.06.2021 tarihinde borcun tamamına itiraz ettiğini,2- Borçlu tarafından yapılan kısmi ödemelerin mahsubu ile icra dosyasındaki kalan bakiye alacağımız yönünden itirazın iptalinin talep edildiğini, 26.08.2022 tarihli alınan bilirkişi raporunda “İcra takip tarihi olan 31.05.2021 tarihi iti- bariyle davalı yanın davacı yana 40.383,32 TL borçlu olduğu, ödeme emrinin davalıya 14.06.2021 tari- hinde tebliğ edildiği,bu tarihten önceki tarih olan 01.06.2021 tarihinde davalı yanın 30.000,00 TL davacı yana kısmi ödeme yaptığı, bu ödemeden sonra davacının davalı yandan 10.382,99 TL alacaklı olduğu, kalan bakiye alacağı tutarı olan 10.382,99 TL kadar davalı tarafından 08.06.2021 tarihinde fiyat farkı faturası düzenlendiği, fiyat farkı faturasının davacı ticari defterlerine 10.06.2021 tarihinde kayıt edilmiş olduğu, 08.06.2021 tarihi itibariyle davacının davalı yandan herhangi bir hak ve alacağının kalmamış olduğu, davacı yanın icra takip tarihi olan 31.05.2021 tarihinden itibaren asıl alacağa, takip talebinde belirtmiş olduğu gibi yıllık %16,75 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi talep edebileceği” şeklinde tespitte bulunulduğunu, İcra takibi başlatıldıktan sonra ödeme yapılmış olması sebebiyle, BK. 100. maddesi doğ- rultusunda ödemelerin öncelikli faiz ve icra masraflarına mahsup edilmesi, güncel kapak hesabı yapıl- ması ve bakiye alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini, davalının icra takibi başla- tıldıktan sonra asıl alacağın haricen alacaklı müvekkile ödemesi ve daha sonrasında icra takibine ve borca itiraz etmesi durumda icra dosyasındaki avukatlık vekalet ücreti, yapılan masraflar ve devletin alacağı olan tahsil harcının borçlu tarafından ödenmesinin önüne geçildiğini beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 maddesine dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/7426 K. 2022/5268 K. Sayılı ilamında da belir- tildiği üzere, Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası ile alacaklı; icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m. 67/1). Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri dışında, itirazın iptali davasında başka itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden mahkemenin, borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi hâlinde, alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki alacak miktarının, takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkâr tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur (Hukuk Genel Kurulu’nun 09.02.2011 tarih ve 2011/13-29 E., 2011/56 K., 23.05.2018 tarih ve 2017/19-910 E., 2018/1111 K. sayılı kararları). Takipten sonra, ancak davadan önce yapılan kısmi ödeme miktarı bakımından dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından dava reddedilse veya kısmi ödeme miktarınca dava açılmasa bile, kısmi ödemenin yapıldığı icra takibi kendi yasal prosedürü içerisinde devam edecek, hatta asıl borç kalksa bile faiz ve ferileri yönünden takip sürebilecek, salt bu nedenle icra dosyasının kapanmasından söz edilemeyecektir. Borçlunun takibe itirazından sonra yasal süresi içinde itirazın iptali davası açılması ve bu dava açılana kadar borçlu tarafından icra dosyasına ihtirazi kayıt konulmadan yapılan ödemeler veya alacaklının şahsına ya da onun gösterdiği üçüncü kişiye (kabul edilmek koşulu ile) haricen yapılan ödemelerin bulunması durumunda ise ödeme rızaen yapılmış olduğundan borçlunun bu ödemeler yönünden itirazından vazgeçtiğinin kabulü gerekmektedir. Ödemelerin alacaktan mahsubunda ise; takip tarihinde belirlenen asıl alacak, temerrüt faizi ve ferîleri toplamından mahsubu öncelikle Borçlar Kanunu hükümleri dikkate alınarak temerrüt faizinden yapılacaktır. Bir başka deyişle, her bir ödeme tarihine kadar takip tarihinde belirlenen asıl alacağa temerrüt faizi ve ferîleri uygulanıp bulunan ve takip öncesi işleyen temerrüt faizi toplamından ödemenin düşülmesi, fazlası var ise asıl alacaktan mahsup edilerek belirlenecek olan asıl alacak miktarı bulunmalıdır. Bu uygulama her bir ödeme için ayrı ayrı yapılmak zorundadır. Tüm bu tespitlerden sonra mahkemece itirazın iptali davasında, itiraz üzerine icra takibi durduğundan takibin devamına dava tarihi itibariyle belirlenen miktar üzerinden imkân sağlayacak şekilde hüküm kurmak ve icra inkâr tazminatının da bu miktar gözetilerek değerlendirilmesi gereklidir. (Hukuk Genel Kurulunun 22/11/2018 tarih ve 2017/19-822 E., 2018/1754 K. sayılı kararı) Somut olayda; Davacı … tarafından davalı aleyhine araç tamir ve bakım hizmeti karşılığında düzenlenen 01.05.2021 tarih 1.882,88 TL bedelli ve 01.05.021 tarih 38.500,11 TL bedelli iki adet faturadan kaynaklanan 40.382,99 TL (asıl) alacağın tahsili talebiyle Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takibe girişildiği, ödeme emrini 14.06.2021 tarihinde tebellüğ eden borçlunun yasal süre içinde borca, faize faiz oranına vs tüm ferilerine itiraz ettiği, icra müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiğinden itirazın iptali talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mali bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, (davacı tarafın bilanço usulüne göre defter tuttuğu, ) takip tarihi itibariyle davacının ticari defterlerine göre davalıdan 40.383,99 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya 40.383,32 TL borçlu olduğu, 0.33 TL kuruş farkı dışında cari hesap farkının bulunmadığı, davalı tarafın icra takibinin başlatılmasından sonra ancak ödeme emrinin tebliğinden önce 01.06.2021 tarihinde davacıya 30.000,00 TL ödeme yaptığı, kalan 10.383,99 TL’lik alacak için davacı adına “fiyat farkı ” faturası düzenlendiği ve faturanın davacının ticari defterlerine 10.06.2021 tarihinde kaydedildiği, 08.06.2021 tarihinde davacının davalı taraftan bir alaca- ğının kalmadığı belirtilmiştir. Ancak icra takibinde BK 100. Md gereğince kısmi ödemelerin öncelikle işlemiş faiz, masraf ve fer’ilerine mahsup edilmesi talep edilmiş olup düzenlenen bilirkişi raporunda bu hususlara yer verilmemiş olmakla rapor hükme elverişli görülmemiştir.Buna göre ,mahkemece BK. 100. maddesi doğrultusunda ödemelerin öncelikle faiz ve icra masraflarına mahsup edilmesi, güncel kapak hesabı sonucu bakiye alacağın kalıp kalmadığının tespiti yönünden inceleme yapılması, hasıl olacak sonuç dairesinde karar tesisi gerekirken , eksik inceleme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-6 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/12/2023