Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/950 E. 2023/1051 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/950
KARAR NO: 2023/1051
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2023
NUMARASI: 2023/163 D.İş – 2023/166 K
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin sunmuş olduğu hizmet nedeniyle davalıdan sözleşmeye istinaden faturalara ilişkin 1.827.371,87-TL alacaklarının bulunduğunu, borçlunun borcu kabul ettiğini, buna ilişkin protokol düzenlediklerini, borcun takside bağlandığını, kısmi ödemelerin yapıldığını, geriye kalan alacak için icra takibi başlattıklarını, bunun üzerine borçlunun Ankara adresine hacze gidildiğini, şirket yetkilisi ve vekili tarafından borcun yine kabul edilerek süre talep edildiğini, ancak anlaşamamaları üzerine işyerinde masa ve bilgisayarların olduğunu, kimsenin bulunmadığını, sorulduğunda personellerinin sahada olduklarının beyan edildiğini, görüşmeler esnasında alelacele haciz mahallinin boşaltıldığını, hacizden sonra dahi bir kısım ödemelerin yapıldığını, borçlunun icrayı engellemek için için icra memurunu şikayet ederek tebliğatın iptali ve takibin durdurulması için İstanbul Anadolu 1.İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/90 Esas sayılı dosyasıyla dava açtığını, 17/02/2023 tarihli tensiple icra takibinin teminatsız olarak durdurulduğunu, gerek icra takibinden önce gerekse icra takibinden sonra borcun kabul edildiğini ve kısmi ödemelerin yapılarak oyalandığını, alacağın herhangi bir rehinle teminat altına alınmadığını, borçlunun icra takibini sonuçsuz bırakmak ve malları kaçırma gayreti içinde oldukları yönünde duyumlar aldıklarını, borçlunun menkul gayrimenkul malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde; tarafların sözleşmeden doğan edimlerini yerini getirip getirmediği ve alacak miktarının tespiti hususunda ibraz edilen belgelerin niteliği ve dosya kapsamına göre, İİK 258/1. maddesinde düzenlenen kanaat getirecek deliller kapsamında değerlendirilemeyeceğinden yaklaşık ispat koşulu ve İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediği..” gerekçeleriyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Talep eden vekili istinaf başvurusunda özetle; borçlunun imzaladığı bir sözleşme olduğunu, bu sözleşmeye istinaden borçlu şirket yetkilileri ile mail yazışmaları gerçekleştirildiğini, mail yazışmalarından da görüleceği üzere borcun bir kısmının vadesinde ödendiğini ancak borcun diğer kısmı vadesinde ödenmediğini, vadesinde ödenmeyen borç nedeniyle başlatılan icra takibinin kesinleşmesi üzerine de hacze gidildiğini, haciz esnasında da borçlu şirket tarafından borcun varlığı inkar edilmediğini, sadece tebligatın usulsüz yapıldığı iddia edildiğini, haciz tutanağını da içeren icra dosyasına bakıldığında borçlu şirketin yetkilisi … tarafından da borcun ödeneceğine ilişkin şahsi kefalet verildiğini, borcun varlığını inkar eden bir borçlunun şirket yetkilisinin şahsi kefalet vermesi hayatın olağan akışın aykırı olduğunu, borçlu şirketin daha sonra sırasıyla 250.000 TL, 1.500.000 TL, 500.000 TL ve 300.000 TL ödeme yaptığını, borçlu olmadığını iddia eden bir şirketin düzenli ve sürekli olarak ödeme yapması abesle iştigal olduğunu, dosyada borçlunun itiraz edip etmemesi değil, dava dosyasına sunulan evraklardan borcun var olup olmadığının tespit edilebilmesinin önemli olduğunu, dosyada yer alan sözleşme, mail yazışmaları, ödeme dekontları, icra dosyası tutanaklarından görüldüğü üzere alacağın varlığı hususunda hiçbir duraksama olmadığını, mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığını, n delillere neden itibar edilmediğinin gerekçesine ise yer verilmediğini, alacağın varlığı sabit olmasına rağmen ilk derece mahkemesi tarafından ihtiyati haciz talebimizin reddedilmesiyle borçlunun mallarını kaçırmasına fırsat tanınacağını, dava dilekçesi ve haciz tutanağında yer alan ibarelerden borçlu mallarını kaçırdığının sabit olduğunu, bu hususun müvekkili nezdinde telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vereceğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için ihtiyati haciz talebine ilişkindir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talep konusuna ilişkin olarak ihtiyati haciz şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davacı tarafından, davalıya abonelik sözleşmesi gereğince tüketim faturaları faturaları düzenlenmiştir. İhtiyati haciz isteyen taraf, fatura bedelinin vadesi gelmesine rağmen ödenmediğinden bahisle incelemeye konu olan ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin talepte bulunmuştur. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır(Yargıtay 19 HD’nin 12/12/2019 Tarih,2019/2300 E-2019/5531 K). Talep eden vekili dilekçesine ve dosyaya sözleşme örneği, bir faturalar ve mail yazışmalarını sunmuştur. Mail yazışmalarından ödeme planlarının gönderildiği, ödemelerin zamanında yapılmaması nedeniyle yazışmalar olduğu görülmektedir. Buna göre aleyhine ihtiyati haciz talep edilen tarafından sözleşme konusu hizmetin alındığı ve bir kısım ödemeler yapıldığı, dosyadaki haciz tutanağından da borca yeter haczi kabil malın bulunmadığının görüldüğünden , bu haliyle yaklaşık ispatın gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu halde mahkemece davacının ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece hatalı değerlendirme ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: İhtiyati haciz isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-İhtiyati haciz talebinin KABULÜ ile; yukarıda ismi yazılı borçluların yedinde veya üçüncü şahıslarda bulunan taşınır ve taşınmaz malları ile diğer hak ve alacaklarının borca(1.827.371,87-TL) yeter miktarı üzerine İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA, 2-İhtiyati haciz isteyen davacı tarafından 6100 sayılı HMK’nın 87. maddesi gereğince takdiren kabul edilen alacak miktarının yüzde on beş’i oranında ( 274.105,78-TL ) nakdi teminat yatırılmasına veya aynı miktarda kesin ve müddetsiz muteber banka teminat mektubunun dosyaya sunulmasına, 3-İhtiyati haciz kararının uygulanması, verildiği tarihten itibaren on gün içinde talep edilmediği takdirde, tedbir kararının kendiliğinden kalkacağının İHTARINA, 4-Teminata ilişkin ara kararın yerine getirilmesi ve kanuni süresi içerisinde kararın uygulanmasının talep edilmesi halinde kararın İcra Müdürlüğünce infaz edilmesine, 5-Kararın HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; İstinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati haciz isteyen davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine, İhtiyati haciz talep eden vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki A.A.Ü.T. Uyarınca 2.400,00-TL avukatlık ücretinin karşı taraftan alınıp ihtiyati haciz talep edene verilmesine, İstinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati haciz isteyen davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince asıl davada yapılacak yargılamada değerlendirilmesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/04/2023