Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/941
KARAR NO: 2023/3183
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2022
NUMARASI: 2020/749 E – 2022/707 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 31/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ,davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile toplam 8 adet ödenmeyen gecikmiş enerji bedeli için icra takibine girişildiğini, takibine konu faturalara ait dönem için herhangi bir abonelik müracaatı olmadığı gibi, fiili kullanımı da bulunmadığını, sayacın bağlı bulunduğu iş yerinde davacı tarafından 06.05.2005 tarihinde abonelik başlatıldığını ve akabinde 1 ay sonra 25.06.2005 tarihinde ticareti terk etmesi nedeniyle iş yerini kapattığını, sonrasında bu işyerini kiralayan … ve kardeşi … tarafından elektrik tüketimi yapıldığını, …ın … nolu resmi tutanağı ile ilgililere sayaç temin etmesi için 3 gün süre verildiğini, işbu tutanakta … tarafından 6 aydır bu işyerinde kiracı olduğunun beyan edildiğini, akabinde de … tarafından 15.10.2009 tarih … tutanak ile davacı adına kayıtlı ancak fili ve hukuki olarak sayacın bağlı olduğu işyerinde kiracı olan … ve … kardeşler tarafından kullanılan sayacın yakıldığı ve ölçü mühürleri erimiş sayaç içinde S-T uçlarının kesilmiş olduğunu, bu nedenle sayacın okunamadığını ve kaçak kullanım yapıldığının tespit edildiğini, davacı adına kayıtlı görünen sayıcın ilk borç okuma tarihi olan 03.10.2009 tarihinden önce davacıya ait herhangi bir borç tespitinin söz konusu olmadığını, kaçak tutanağından sonra sayaç söküldüğü ve davacının bu adreste bulunmadığı tespit edildiği halde, davacı adına 03.10.2009 tarihinden sonra tekrar abonelik başlatılıp, icra konusu elektrik faturalarının davacı adına tahakkukuna sebebiyet verildiğini, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/888 esas sayılı dosyasından kaçak elektrik borcu için menfi tespit davası açılmış olup, 02.09.2016 tarihli bilirkişi raporunun da davacı lehine olduğunu, davacının kaçak ve usulsüz elektrik kullanmadığını beyanla aleyhine yapılan takipten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirketin … numaralı abonesi olarak hizmet aldığını ve söz konusu aboneliğini sonlandırmaya yönelik herhangi bir başvuruda bulunmadığını, bu hizmete karşılık tahakkuk ettirilen faturaların ödenmediğini, dava konusu tahakkuklarda hukuka aykırılık bulunmadığını, abonelik sözleşmesinin sonlandırılmamamış olmasının davacının kusuru olup, kaçak tespit tutanaklarının Yargıtay’ın yerleşik içtihadı uyarınca aksi sabit olmadıkça geçerli olduğunu, davacının iddialarının hukuki mesnetten yoksun ve Elektrik Piyasası Mevzuaatı hükümlerine aykırı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece, davacının işyerini terkinde resmi olarak aboneliğini sonlandırmaya yönelik başvuruda bulunmadığı belli ise de, davacının işyerini terk ettiği ve bundan sonra işyerinde aynı abonelikle … ve …’ın faaliyet gösterdiği ve bu hususun …’ nin 3.10.2009 tarih ve … nolu resmi tutanağı ile sabit ve davalı kurumun malumunda olduğu ,dolayısıyla davalının bu tespitten sonra davacının aboneliğini sonlandırmadığından bahisle sonuçlarına katlanmak zorunda olduğu savunsının haklı görülemeyeceği, davacının mevcut işyeri ve aboneliği olmadığı hususunun ceza dava dosyasıyla da sabit olduğu,hukuk hakiminin ceza mahkemesinde tespit edilen olayın oluş şekliyle bağlı olduğundan ve ceza davası sırasında işyerinin sanık tarafından kullanılmadığının açıkça belirlenmesine göre, bu hususun mahkeme açısından bağlayıcı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına münhasıran borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Dairemizce istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme sonucunda verilen 2018/2299 esas, 2020/1683 karar sayılı 01/12/2020 tarihli kararla ; “mahkemece, her ne kadar davacı aboneliğini usulüne uygun şekilde sonlandırılmamış ise de ,davacının kaçak elektrik kullanmadığı ,ceza yargılamasında beraat ettiği ,beraat kararının bu yönden bağlayıcı olduğu gerekçesiyle ,davanın kabulüne karar verilmiş ise de, aboneliği devam eden davacının ,kaçak kullanım durumunda da fiili kullanıcı ile birlikte müteselsil sorumluluğu bulunduğundan,fiili kullanıcının veya abonenin fiilen kaçak kullanımı halinde ceza mahkemesince verilen beraat kararları ancak bağlayıcı olabilecektir.Davalının kaçak kullanımdan sorumluluğu abone olması sebebiyle müteselsil sorumluluğundan kaynaklandığından, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Mahkemece, yargılamada bilirkişi raporu alınmış ise de, bilirkişi tarafından davacının açtığı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/888 esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporundan alıntı yapılarak sonuca gidilmiştir. Bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Dosya kapsamına göre; davacının kullanım döneminde 8 kwh gücün, sonraki kullanım döneminde 25 kwh olduğu görülmektedir.Güç arttırımının ne zaman, ne şekilde yapıldığının da hesaplamada etkisi olacağından, davalı taraftan sorulup tesbiti ve bu husustaki belgelerin celbi ile ,elektrik mühendislerinden oluşturulacak 3. kişilik heyetten itirazları da karşılar şekilde rapor alınması gereklidir. Bu sebeplerle ,davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasna” şeklinde karar verilmiştir.Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda ;Davanın Kabulüne,Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına münhasıran Borçlu Olmadığının Tespitine, şeklinde hüküm kurulmuştur.Sözkonusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Davacı aboneliğini iptal ettirmemesi nedeniyle kaçak kullanımdan sorumludur. Dosya içerisinde alınan raporda bilirkişi heyeti tarafından yapılan Müvekkil Kurum’un Davacı’nın terk ettiği işletmede fiili elektrik kullananları abonelik yapmaya zorlayabileceği görüşlerine katılmamaktayız. Zira Müvekkil Şirket’in, fiili elektrik kullananları abonelik sözleşmesi akdedilmesine yönlendirmeye yönelik ne kanundan ne de sair yönetmelikten doğan bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. Müvekkil Şirket ile abonesi olan şahısların aralarındaki ticari ilişkinin temel unsuru elektrik kullanımıdır. Özelleştirme akabinde artık bir kamu kurumu niteliğini haiz olmayan Müvekkil Şirket, elektrik dağıtım faaliyetini ticari kar elde etme amaçlı olarak sürdürmektedir. Bu bağlamda abonelerinin elektrik kullanım borçlarının tahsil edilmesi Müvekkil Şirket’in ticari faaliyetinin esas amacıdır. Bu nedenle kamu kurumu niteliği olmayan müvekkil Şirketin bir kimseyi abonelik yapmaya zorlaması veyahut böyle bir gücünün olması mümkün değildir.Ödenmeyen bedeller söz konusu olduğunda Müvekkil Şirket’in ticari hayatının devamlılığı ciddi bir şekilde olumsuz etkilenmektedir. Ayrıca, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre, tüm elektrik tüketicilerinin yeni bir hane veya iş yerine taşındıklarında elektrik aboneliğini kendi üzerlerine almaları veya bu yerleri boşalttıkları zaman aboneliklerini iptal ettirmeleri gerekmektedir. Davacı Yan’ın abonelik sözleşmesinde belirtilen adresi boşaltmasından sonra, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında bu durumu Müvekkil Şirket’e bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak Davacı tarafından üzerine düşen bu yükümlülük yerine getirilmemiştir. Sayın Bilirkişi bu hususta Mülga Yönetmeliğe atıfta bulunarak hizmeti sonlandırmanın dağıtım şirketinin görevi olduğu tespitinde bulunmuşsa da yürürlükteki yönetmelik kapsamında bu tespit hatalı olmuştur.Dolayısıyla, Müvekkil Şirket’in hiçbir kusuru olmaksızın, mevzuata ve taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak tahakkuk ettirmiş olduğu faturaların haksızlığından söz edilemez. Müvekkil Şirket elektrik aboneliğini sonlandırmayan aboneyi tesisatta yapılan elektrik tüketimlerinden sorumlu tutabilecektir. Elektrik aboneliğini sonlandırmayan abonenin tesisatta yapılan elektrik tüketimlerinden hukuken sorumlu olduğu yerleşik Yargıtay İçtihatları ile açıkça ortadadır. Bilirkişi Raporları ile Kaçak Elektrik Kullanımının Mevcut Olduğu Ve Buna İstinaden Tahakkuk Ettirilen Faturaların Mevzuata Uygun Olduğu Hususu Doğrulanmıştır.Raporun İnceleme ve Değerlendirmeler başlıklı bölümünde; “…Dava konusu edilen ı6 faturanın sayaç değerlerine göre fatura edildiği, iki faturanın ise geçmiş döneme ait kaçak tahakkuku ile kaçak ek tahakkuku olduğu, 25 kW değerine göre hesaplandığı, yapılan işlemin sahada yapılan tespite göre gerçekleştirildiği belli olduğu, buna göre de tahakkuk eden faturaların doğru olduğu belirlenmiştir.” şeklinde tespitlerde bulunmuştur. Bilirkişi heyeti tarafından kaçak kullanım ve buna istinaden düzenlenen faturaların usule ve mevzuata uygun olarak düzenlenmiş olduğu hususları doğrulanmıştır. Açıklanan nedenlerle müvekkil şirketin zarara uğratıldığı aşikardır.Görüldüğü üzere; ödenmeyen bedeller söz konusu olduğunda Müvekkil Şirket”in zarara uğradığı ve aboneliğini iptal ettirmeyen davacının sorumluluğunun doğacağı hususu yerleşik Yargıtay içtihatları ile de açıkça ortaya konulmuştur. İşbu nedenle Yerel Mahkemede tarafından verilen kararın kaldırılarak haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi ” şeklinde istinaf sebepleri ileri sürülmüştür. HMK 355. maddesi uyarınca yapılan istinaf incelemesi sonucunda; Davanın dayanağı olan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında; alacaklı … A.Ş. Tarafından borçlu … aleyhinde 14.728,00-TL gecikmiş enerji bedeli ( … abone nolu 5.11.2009 son ödeme tarihli 522,00-TL bedelli , 3.12.2009 son ödeme tarihli 1.231,50-TL bedelli, 29.12.2009 son ödeme tarihli 463,50-TL bedelli, 29.12.2009 son ödeme tarihli 8.641,80-TL bedelli, 07.01.2010 son ödeme tarihli 298,60-TL bedelli, 02.07.2010 son ödeme tarihli 2.386,400-TL bedelli , 2.8.2010 son ödeme tarihli 379,00-TL bedelli, 04.10.2010 son ödeme tarihli 805,20-TL bedelli enerji faturalarına dayalı olarak), 16.122,99-TL gecikmiş gün faizi, 2.902,12-TL faizin KDV si olmak üzere toplam 33.753,12-TL alacak için 12.04.2016 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takip yapıldığı , borçluya ödeme emrinin 04/05/2016 tarihinde tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır. Uyaptan sureti gönderilen Bakırköy 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/888 esas sayılı dava dosyasında, davacı … tarafından davalı … A.Ş. aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına konu edilen kaçak elektrik faturaları yönünden menfi tespit davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen 09.02.2017 tarihli karar ile ” davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasının kabulüne” karar verildiği, verilen kararın 17.10.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yeniden yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi heyeti raporda özetle ; İstanbul … İcra Dairesi … Dosya Numaralı dosyada yer alan 05/11/2009 – 522,00 TL, 03/12/2009 – 1.2031,50 TL, 29/12/2009 – 463,50 TL, 29/12/2009 – 8.641,80 TL, 07/01/2010 – 298,60 TL, 02/07/2010 – 2.386,40 TL, 02/08/2010 – 379,00 TL, 04/10/2010 – 805,20 TL, tarih ve asıl alacaklardan T.C Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla 09.04.2010 tarihinde başlatılan icra takibinde asıl alacak 9.105,30 TL. kısmını kapsayan alacak için kesinleşen T.C. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi Esas: 2014/888 Karar No: 2017/135 kararında ”…Davacı tarafından davalı aleyhine açılan dava konusu Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında aleyhine yapılan icra takibindeki borçtan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespit ve kabulüne karar verilmiş, istinaf kanun yoluna başvurmamaları üzerine hükmün kesinleştiği, Bedaş idaresi yaptığı incelemelerde, fiili kullanıcı olarak … ve …’ı tespit etmesine rağmen icra takibini tesisatın aboneliğini üzerinde olan … adına başlattığını, Yerleşik yargıtay kararlarında, elektrik aboneliğini sonlandırmayan abonenin tesisatta yapılan elektrik tüketimlerinden hukuken sorumlu olduğu (”…Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur…”), sorumluluğu bitmediği belirtilmiş olmasına rağmen, 29/01/2008 sayacın kayıt altına alınması ve mühürlenmesi tarihinden sonra dava dışı … ve … tarafından işletilen işletmenin kaçak elektrik kullandığı, …’ın tesisatı uzun süre önce terkettiği … tarafından tespit edildiği halde, … idaresinin davacının terk ettiği işletmede fiili elektrik kullananları abonelik yapmaya zorlayabileceği bilirkişi heyetimizin görüş ve kanaati olup, davacının menfi tespit davasında haklı olduğu, … İdaresinin başlattığı icra takibindeki alacağın kesinleşen T.C. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi Esas: 2014/888, Karar No: 2017/135 kararında kesinleşen faturalar harici kısmı için de fiili kullanımı yapan … ve …’dan tahsil edilebileceği görüşü bildirilmiştir. Bilirkişi heyeti raporda; davalının kök rapor yapmış olduğu itirazların yerinde olmadığı, davalının menfi tespit konusu edilen alacakla ilgili davacının aboneliği iptal etmemesi ile müteselsil sorumlu olduğu beyanının mevzuatta yeri bulunmadığı, davacının kendi çalışanları tarafından defaatle yerinde tespit yaptığı, dava dışı …’ın da tüketimi kabul ettiği, kurulu gücün tespiti 25 kW olarak davalı şirket tarafından 03.10.2019 tarihinde yapıldığı, tesisin iştigal konusu, benzer dönem tüketimleri ve endekslere göre teknik açıdan yapılan tespitin uygun olduğu görüldüğü, 8 kW kurulu güç değerinin hatalı olduğu, davacının İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı menfi tespit talebinde toplam alacak miktarı nispetinde haklı olduğu, davalı Dağıtım Şirketinin davacıdan alacağı bulunmadığı, tüm tüketim ve kaçak tüketim alacağının çalışanlarınca yapılan tespitler uyarınca …’a yöneltilmesi gerektiği şeklinde görüş bildirilmiştir.Dairemizin kaldırma kararında açıkça “mahkemece, her ne kadar davacı aboneliğini usulüne uygun şekilde sonlandırılmamış ise de ,davacının kaçak elektrik kullanmadığı ,ceza yargılamasında beraat ettiği ,beraat kararının bu yönden bağlayıcı olduğu gerekçesiyle ,davanın kabulüne karar verilmiş ise de, aboneliği devam eden davacının ,kaçak kullanım durumunda da fiili kullanıcı ile birlikte müteselsil sorumluluğu bulunduğundan,fiili kullanıcının veya abonenin fiilen kaçak kullanımı halinde ceza mahkemesince verilen beraat kararları ancak bağlayıcı olabilecektir.Davalının kaçak kullanımdan sorumluluğu abone olması sebebiyle müteselsil sorumluluğundan kaynaklandığından, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” şeklindeki gerekçe ile ,davalının abone sıfatıyla müteselsil sorumluluğunun bulunduğu açıklanıp, yapılacak işlem belirtilmiştir.Buna rağmen,mahkemece Dairemizin kaldırma kararına aykırı olarak, bilirkişilerin yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olan görüşlerine itibar edilerek davacının borçtan sorumlu olmadığı şeklindeki hukuka aykırı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Diğer yandan; bilirkişilerce rapora esas alınan Bakırköy 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/888 esas sayılı dava dosyasında, başka bir icra takip dosyası için davacının açtığı menfi tespit davasının kabulüne dair verilen ve kanun yoluna başvurmadan kesinleşen kararın da ,başka faturalara ve tutanaklara ait olması sebebiyle bu dava yönünden güçlü delil oluşturduğunun kabul de mümkün değildir.Yargılamada alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında herhangi bir hesaplama yapılmadığından ,varsa borç miktarının tesbiti ve denetimi yapılamamıştır.Bu sebeple verilen karar eksik incelemeye dayalı olup, uyuşmazlığın çözümü için yeniden oluşturulacak 3 kişilik elektrik mühendisi bilirkişi kurulu vasıtası ile rapor alınması gerekli olmakla, davalının istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/10/2023