Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/811 E. 2023/795 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/811
KARAR NO: 2023/795
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/02/2023
NUMARASI: 2022/1165 E –
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 15/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 15/03/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili firmanın … numaralı tesisatın kurulu bulunduğu … Mah. … Cad. No: … B.B… Dükkan 1 Büyükçekmece/İstanbul adresinde kafe faaliyeti yürüttüğünü, havaların soğuması ile müvekkili firma işletmesindeki, ihtiyaç olmaması ve elektrik giderini azaltmak ve enerjiden tasarruf etmek amacı ile iki adet soğutucuyu devre dışı bıraktığını, bu sebeple müvekkili firmanın yaz aylarında 16.000,00 TL-14.000,00 TL aralığında gelen faturalarının 9.282,16 TL’ye düştüğünü, soğutucuların devre dışı bırakılmasının asıl amacının da bunu sağlamak olduğunu, davalı şirketin fatura düşürülmesinin doğrudan kaçak kullanıma karine etmesinin nedeni ile müvekkili firma sayacının davalı şirket elemanlarınca 25/11/2022 tarihinde hiçbir gerekçe belirtilmeden söküldüğünü, davalı şirketin fatura yükseltmesini normal karşılarken düşmesine bağlı olarak tüketimin düşmesinin kaçak tüketim olarak kabul etmesinin maddi ve yasal dayanağının bulunmadığını, davalı şirketin kendi bünyesindeki laboratuvar sonuç belgesine göre sayaca fiziki müdahale edildiği gerekçesi ile gıyapta düzenlenen 25/11/2022 tarih ve … numaralı kaçak elektrik tutanağına göre 12/12/2022 son ödeme tarihli 25.300,44 TL kaçak tahakkuk ve 60.753,40 TL kaçak ek tahakkuk olmak üzere toplam 86.053,84 TL tahakkuk ettiğini, müvekkili firmanın kaçak elektrik faturaları gelince firma sayacının kaçak kullanım şüphesi ile söküldüğünün anlaşıldığını, müvekkili firma tarafından ödenen faturalardan da görüleceği üzere 2021 yılında günlük ortalama tüketimin 149 KWH /gün olduğunu, bu oranın 2022 yılında 92/gün KWH’ye düşürüldüğünü, müvekkili firmanın hiçbir şekilde sayaca müdahalesinin bulunmadığını, dava konusu tesisattaki sayacın dijital sayaç olup dışarıdan yapılan tüm müdahaleleri ve tüketimlerini kayıt ettiğini bildirerek, müvekkili firmanın ticari faaliyetlerine devam edebilmesi için ve dava konusu faturanın yasal tahsil süreci devam ettiğinden öncelikle teminatsız olarak veya mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında dava konusu faturalarla ilgili hiçbir bildirim yapılmadan derhal enerji kesme işlemi yapılmış olması nedeniyle müvekkili firmanın ticari faaliyetlerine devam edebilmesi için dava konusu faturalara davalı olarak yapılacak elektriğin kesme işleminin, dava sonuna kadar durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, dava konusu kaçak ve ek tahakkukun davalı şirketin tek yanlı düzenlediği tutanak ve laboratuvar sonucuna göre hazırlandığını, bağımsız bir kurum tarafından hazırlanmayan davalı şirket laboratuvarında ve elemanlarınca hazırlanan rapor sonucuna dayalı yapılan tahakkukun yönetmeliğin açık hükümlerine aykırı olduğunu, 3516 sayılı Ölçüler ve Ayar Kanununun 9/d Ölçü ve Aletleri Muayene Yönetmeliği hükümlerine göre muayene yapılarak muayenesine uygun sonuçlar olmadan, kaçak tahakkuk ve ek tahakkuk yapılamayacağına göre hiçbir incelemeye gerek olmadan şeklen geçersiz laboratuvar sonucuna dayalı tahakkukların iptalinin gerektiğini, tutanak öncesi ve sonrası ortalama tüketim değerlerine ve kurulu güç üzerinden ayrı ayrı hesap yapılarak tutanakta tespit edilen akım değerleri karşılaştırmalı olarak incelenmesinde müvekkili firmanın sayaca bir fiziki müdahalesi olmadığının kanıtlanacağını, müvekkili firmanın ölçü evresinden sökülen sayacın dijital sayaç olması nedeniyle tüm müdahaleleri ve tüketimleri kayıt ettiğini, sayacın davalı şirketten mahkemeye tesliminin sağlanarak sayaç üzerinde İTÜ laboratuvarında alınacak rapor sonucuna göre hesap raporunun alınmasını, 25/11/2022 tarih ve … numaralı kaçak elektrik tutanağına göre 12/12/2022 son ödeme tarihli 25.300,44 TL kaçak tahakkuk ve 60.753,40 TL kaçak ek tahakkuk olmak üzere toplam 86.053,84 TL tahakkukun tamamı oranında borçlu olmadıklarının tespiti ile faturaların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin 20/01/2023 tarihli cevap dilekçesi ile; huzurdaki davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Çağlayan Adliyesi Mahkemeleri olduğunu, açılan davada zorunlu arabuluculuk sürecinin işletilmemiş olduğunu, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kaçak elektrik kullanım tespiti ve tahakkuku mevzuata uygun olup kurum işlemlerinde herhangi bir hata bulunmadığını, ihtiyati tedbirin, bir tür hukuki koruma; uyuşmazlık öncesinde veya uyuşmazlık sürecince talep sahibinin talep ettiği hakkını ileride açacağı veya devam eden bir davanın sonunda elde etmesinin sağlanması amacıyla geliştirilmiş olan bir hukuki güvence sistemi olduğunu, bu hukuki güvence/koruma karşı tarafın tasarruf hakkını sınırlandıran bir koruma olduğundan alelade bir talep üzerine yerine getirilecek bir koruma sistemi olmaması gerektiğini, 6100 sayılı HMK ’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbirin talep edilebilmesi hususunun kanunda belirtilen şartların varlığına bağlı olduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilmesinin şartları HMK m.389’da açıkça düzenlendiğini, kanundaki haliyle; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” kanunun lafzında “verilebilir’’ hükmü yer aldığından bu şartların varlığı başlı başına ihtiyati tedbir kararı sonucunu doğurmayacağını, kaçak elektrik tespit tutanağı mevcutken, davacının bu delillerin aksini ve kendi iddiasını yaklaşık ispata yarar hiçbir bilgi belge sunamadığı da açık olduğundan ihtiyati tedbir kararının kaldırılması ve neticeten de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, netice itibariyle işbu davada davacının iddialarını doğrular yönde yaklaşık bir ispatı olmadığı gibi müvekkili şirketin dava konusu işlemlerinde haklı olduğu dosya kapsamına sunulan bilgi ve belgelerden anlaşıldığını, tüm bu sebeplerle haksız ve hukuki mesnede dayanmayan davanın reddine karar verilmesini, haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle usulden, aksi kanaat halinde esastan reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 27/12/2022 tarihli ara karar ile ; “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin KABULÜ ile; 6100 sayılı HMK 389. md. gereğince, toplam fatura bedeli 86.053,84-TL’nin %30’u olan 25.816,15-TL nakit veya kesin ve süresiz teminat mektubunun Mahkememiz veznesine teminat olarak DEPO EDİLMESİ halinde; 12/12/2022 son ödeme tarihli … seri numaralı 25.300,44-TL bedelli ve … seri numaralı 60.753,40-TL bedelli elektrik faturalarından kaynaklı ELEKTRİK KESİM İŞLEMİNİN tedbiren durdurulmasına,” şeklinde karar verilmiş, davalının ara karara itiraz etmesi üzerine 01/02/2023 tarihinde itirazın reddi kararı verilmiştir. Sözkonusu ara kararı davalı vekili istinaf etmiş olup dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için kanunun aradığı şartlar gerçekleşmediği, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için bulunması gereken yaklaşık ispat koşulu da somut olayda gerçekleşmediği, Kaçak elektriğin kullanıldığına dair kullanımı ispat olunduğu, detaylı yapılan incelemede … hizmet numaralı … marka, … seri numaralı sayaçta yapılan laboratuvar muayenesinde sayacın hafıza okumalarında yüksek frekans ile uyutulduğu, ve kayıt yapmasının engellendiği tespit edildiği, 01/12/2022 tarihli … seri no’lu kaçak elektrik tutanağının düzenlendiği, tedbirin %30 teminat mukabilinde verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu, verilen ihtiyati tedbir kararı, ortaya çıkacak kamu zararının engellenmesinin önüne geçtiği, İhtiyati tedbir kararının meydana getirebileceği sonuçların Mahkemece hiçbir suretle değerlendirilmediği, davalı şirketin Anayasal haklarına aykırılık oluştuğu, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, davalı şirket tarafından tahakkuk edilen alacak miktarının %100’ünün teminat olarak depo edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Davada asıl talep İİK 72 maddesine dayalı menfi tespit talebine ilişkin olup dava konusu borç kaçak elektrik kullanımından kaynaklanmaktadır. Davacı dava dilekçesinde dava konusu kaçak elektrik faturaları nedeniyle elektriğin kesilmemesi yönünde tedbir kararı talep etmiş, mahkemece tedbir talebinin kabulüne % 30 oranında teminat alınmasına karar verilmiş, takdir olunan teminat miktarı süresi içinde mahkeme veznesine yatırılmıştır. Davalı vekili; elektriğin kesilmemesi yönündeki tedbir talebi yönünden yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmediğini, tedbir şartlarının oluşmadığını beyanla tedbirin kaldırılmasını, mah- kemenin aksi kanaatte olması halinde ise % 100 oranında teminat alınmasını taleple karara itiraz etmiş mahkemece bu yöndeki itirazı reddedilmiş olmakla aynı nedenlerle istinafa başvurmaktadır. Somut olayda; dava konusu kaçak elektik tüketimine konu mahallin iş yeri ve dava ko- nusu borcun varlığı ve miktarının yargılamaya muhtaç olduğu, söz konusu faturalar nedeniyle elektri- ğin kesilmesi halinde davacının telafisi zor zararının oluşacağına dair yaklaşık ispat koşulu yerine getirilmiş ihtiyati tedbir dava konusu iki adet fatura ile sınırlanmış olmakla elektriğin kesilmemesi yönünde tedbir kararı verilmesi HMK 389 md hükmüne uygundur. Mahkemece takdir olunan % 30 oranındaki teminat miktarının yeterli ve somut olaya uygun olduğu değerlendirilmiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/11/2022