Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/803 E. 2023/2219 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/803
KARAR NO: 2023/2219
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2022
NUMARASI: 2020/342 E – 2022/919 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin gıda marketçiliği yapan bir kuruluş olduğunu, İstanbul’un çeşitli semtlerinde bulunan marketleri işlettiğini, müvekkiline, davalı tarafından .. Mah … Sk. No:.. B blok dükkan: 3 Eyüpsultan/ İstanbul adresindeki … müşteri nolu elektrik aboneliği için 02/01/2020 tarih ve … fatura no ile 61.754,46-TL’lik elektrik faturası tahakkuk ettirildiğini, elektrik kesme tehdidi ile bu meblağın müvekkili şirketten tahsil edildiğini, müvekkili şirket tarafından davalı … A.Ş.’ne 16/01/2020 tarih IMP.2020/08 ve sayılı ihtarname keşide edilerek tahakkuk ettirilen fatura tutarının çok yüksek olmasına itiraz edildiğini, tahakkuk ettirilen faturaya ilişkin hukuki düzenlemelerin açıklanması, hesaplama verilerinin ve hesaplama yönteminin her türlü tereddütü ortadan kaldıracak şekilde açık ve anlaşılır biçimde ortaya konulması talep edildiği, lehe ve aleyhe olacak şekilde emsal uygulamalar, mahkeme içtihatları, EPDK Kurul ve Daire başkanlıkları kararları hakkında bilgi istenmiş olduğunu, ihtarnamede yapılan ödemenin fazladan alınan kısmının tediye tarihinden itibaren işleyecek en yüksek işletme faizi ile birlikte müvekkili şirkete iade edilmesi hususunun da yer aldığını, davalı şirketin 04/02/2020 tarih ve 11916 sayılı cevabi yazısında ikili anlaşma olmadan enerji kullanımı yapılan dönem için kaçak elektrik kullanımı nedeniyle bu bedelin tahakkuk ettirildiği, yapılan incelemeler sonucunda tespit ve tahakkukta herhangi bir hata olmadığının anlaşıldığının ileri sürüldüğünü, yukarıda açıklanan nedenlerle; borç olmadığının tespitini, muarazanın men’ini, tahakkuk ettirilen faturanın iptalini, bilirkişi tespiti doğrultusunda müvekkili şirketin borcunun belirlenmesini, fatura bedeli olarak ödenen meblağdan tespit edilen borcun düşülmesi ve kalan bakiyenin ödeme tarihinden itibaren EPDK mevzuatına göre tespit edilecek faizi ile birlikte davacıya istirdadına karar verilmesini talep ile dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde, … abone numaralı, … Mah. … Sk. No:.. Blok Dükkan: … adresinde 02/01/2020 tarihinde müvekkili şirket görevlilerince yapılan kontrollerde … seri numaralı … marka kayıtlı sayaçtan Perakende Satış Sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın enerji kullanıldığı tespit edilerek … numaralı kaçak tespit tutanağı tanzim edilerek tespit edilen sayaç tüketim bilgilerine göre sözleşmesiz sayaç üzerinde geçen 33.569 kWh elektrik tüketimine ilişkin kaçak elektrik kullanım bedelinin tahakkuk ettirilmiş olduğunu, söz konusu tahakkuklar ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak hesaplanmış olmakla tahakkuk meblağlarında herhangi bir hata bulunmadığının görüldüğünü, müvekkili şirket tarafından yapılan tespit ve hesaplamaların, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 42 ve devamı maddelerine uygun olarak tahakkuk yaptırıldığından yapılan hesaplamanın mevzuata uygun olduğunu, bu nedenle haksız ve yersiz davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından açılan işbu davanın tamamen hukuki dayanaktan yoksun, mesnetsiz ve yersiz olduğunu, davacı tarafça kaçak elektriğin kullanılmadığının iddia edilmiş ve müvekkili şirketçe hesaplanan borç miktarının inkar edilmiş olduğunu, fakat dosyasına iddiasını ve tutanakların aksini kanıtlar tek bir delil, elle tutulur bir belge sunulamamış olduğunu, hukukun genel geçer kuralı gereği iddiasını kanıtlama görevinin bizzat iddia sahibine ait olduğunu, bu sebeple dosyanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu,kaçak tutanağının aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olup kaçak elektrik kullanmadığını iddia eden davacının bu hususu ispatlaması gerekmekte olduğunu, davacı tarafın, istirdat davası ile ödediği bedellerin iadesini talep etmiş ise de bu taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, davacının ödemelerini yaparken ihtirazi kayıt öne sürmeden ödediğini, serbest irade ile ve ihtirazi kayıt konulmadan ödenen bedel geri istenemeyeceğini, zira Türk Borçlar Kanunun 78. maddesine göre ihtiyariyle yapılan bir ödeme olduğundan onu geri isteyemeyeceğini, davacının ödemelerini yaparken ihtirazi kayıt öne sürmeden ödemiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı olarak gösterilen, … A.Ş. vekilince, davaya verilen cevap dilekçesi ile pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Davacı vekilinin, 26/08/2020 tarihli dilekçesi ile, davalı şirketin isminin … A.Ş. olarak gösterilmesi gerekirken, dava dilekçesinde sehven … A.Ş. olarak gösterildiği ve davalı isminin değiştirilmesi yönünde talepte bulunduğu ,mahkemenin 30/09/2020 tarihli ara kararı ile, davacı vekilinin, maddi hataya ilişkin taraf değişikliği talebi, HMK.124/3. maddesi gereğince kabul edilerek, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen ve UYAP’ta kaydı bulunan … A.Ş.’nin davalı kaydının silinerek, … A.Ş.’nin davalı olarak UYAP’a dercine karar verilerek UYAP’ta … A.Ş.’nin davalı kaydının silinerek dava dilekçesinin …’a tebliğ edildiği görülmüştür.Mahkeme, tüm dosya kapsamına göre alınan kök ve ek bilirkişi raporları gereği, davacının davaya konu faturada mevcut adresindeki işyerinde davalı elemanlarınca 02/01/2020 tarihinde, “…kayıtlı sayaçtan sözleşmesiz elektrik kullandığı…” gerekçesiyle Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 42 ve devam maddelerine istinaden, … Seri No’lu “Kaçak/Usulsüz Elektrik” kullanım tespit tutanağının düzenlendiği ve bu tutanağa istinaden, davalı şirkete 13/02/2020 son ödeme tarihli, 61.754,46-TL bedelli faturanın tahakkuk ettirildiği, davacı yanca bu tutarın 08/01/2020 tarihinde davalı şirkete ödendiği, davacının, bu iş yerini 01/12/2018 tarihinde kiraladığı ve o tarihten itibaren kendi birimine ait elektrik tüketimlerinin ödemesini, bina sahibi ve elektrik abonesi olan dava dışı … Tic. A.Ş’ne ait sayaç üzerinden elektrik kullanıldığından, kiralanan bölüme ait … seri Numaralı … Marka süzme sayaç üzerinden okunan, payına düşen tüketim miktarına ilişkin ödemeyi, dava dışı bina sahibine yaptığının, dosyada mevcut ödeme makbuzlarından bilirkişilerce tespit edildiği, davacı işyerinde 02/01/2020 tarihinde tutulan tutanaktan, elektrik abonesi olan dava dışı … Kerestecilik’in sayaç ayrımına gittiği ve davacı şirketin 08/01/2020 tarihinde davalı şirket ile, “Perakende Satış Sözleşmesi” ni imzaladığı, işbu abonelik sonrasında, önceden süzme sayaç olarak kullanılan elektrik sayacını kullanmaya devam ettiği ve davalı şirkete ödemelerini yaptığı, davacının sayaca ve ölçü sistemine müdahalesinin olmadığı, daha önce süzme saat üzerinden okunan değerlerle dava dışı aboneye yapılan ödemenin, aynı saat üzerinden söz konusu olan süreçte davalı şirkete yapılacak ödemeyle ilgili elektrik kullanımına ait hesaplamanın, dava dışı bina sahibinin aboneliğinin sonlandığı tarih ile, 02/01/2020 tarihinde davacı işyerinde tutulan tutanak tarihi arasındaki dönem için yapıldığında, söz konusu dönemde 33.569 kwh elektrik üretiminin gerçekleştiği, bu miktara göre faturalandırılması ve ödenmesi gereken tutarın 31.705,63-TL. olduğunun tespit edildiği ve iş bu nedenle davacının davalıya, dava tarihinden önce 9-08/01/2020 tarihinde ödediği 30.048,83- TL. kadar borçlu olmadığı ve ödenen bu tutarın istirdatına ilişkin talebinde haklı olduğu gerekçesi ile; “Davacının davasının kısmen kabulü ile, davacının davalıya 30.048,83-TL. borçlu olmadığının tespiti ile, 30.048,83-TL.’nın 08/01/2020 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine”karar vermiştir. Kararı davacı vekili ile davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı sıfatı kaldırılan … A.Ş lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu,daha sonra davalı sıfatı ile davada yer alan … vekili ile her iki şirket vekilinin aynı olduğunu,davanın tümden kabulünün gerektiğini,davacının daha önce malik dava dışı abonenin süzme sayacını kullanarak bedelini dava dışı aboneye ödediğini,daha sonra sayaç ayrımı yapılarak davacının abone olduğunu kaçak ve usulsüz kullanım bulunmadığını, reddedilen kısım için davacı aleyhine yargılama giderine hükmedildiğini,davanın tümden kabulüne karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; hükmün gerekçesiz olduğunu,bilirkişi raporuna atıgla hüküm kurulduğunu,adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini,dava öncesi ticari arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini,davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini,kaçak elektrik kullanım nedeniyle tahakkukun usule uygun olduğunu,bilirkişi raporundaki süzme sayaç tespitinin hatalı olduğunu,davacı kullanımının kaçak kullanıma girdiğini,kaçak tutanaklarının aksi sabit olana kadar geçerli olduğunu,davanın haksız açıldığını, ödemenin ihtirazi kayıt ileri sürülmeden yapıldığını,geri istenemeyeceğini,davanın ispatlanamadığını,avans faizi tespitinin de yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, menfi tespit ve istirdat davasıdır. Menfi tesbit davası 6100 sayılı HMK’nın 106. maddesinde ifade edilmiştir. Bunun yanında İİK 72. maddesinde icra hukuku açısından özel bir menfi tesbit davası türü düzenlenmektedir. HMK 106. maddesi tesbit davası yoluyla mahkemeden bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilebilir. 2004 sayılı TTK’nın 72. maddesi “ Borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi “(1) ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk süresine aşağıdaki hükümler uygulanır.” TTK’nın 5/A maddesi “Bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Hükümlerini içermektedir. Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan “Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk” isimli kitapta menfi tesbit ve istirdat davalarında arabuluculuğun dava şartı olduğu görüşüne yer verilmiştir. Menfi tesbit davası HMK 106. ve İİK 72. maddesinde düzenlenmiş özel bir tesbit davası türüdür. Bu davalarda bir miktar paradan borçlu olunmadığının tesbiti talep edilmekte davalar sonucunda da borçlu olunmayan kısımla ilgili olumsuz hüküm kurulmaktadır. Bu hüküm taraflar arasında kesin hüküm teşkil etse de ifa imkanı tanımayan bir tesbit hükmü niteliğindedir. TTK’nın 5/A maddesi bir miktar paranın ödenmesi, alacak ve tazminat taleplerinin dava açılmadan önce arabulucuya tabi olduğuna amirdir. Gerek HMK 106 ve gerekse İİK 72. maddesinde belirlenen menfi tesbit davaları yukarıda belirtildiği gibi ifa hükmü içermeyen olumsuz tesbite yönelik davalardır. Bu itibarla kanun koyucunun TTK’nın 5/A maddesinda amaçladığı “alacağa bir an önce kavuşma” gerekçesi menfi tesbit davaları için gerekçe olamaz. Nitekim doktrinde menfi tesbit davalarının arabuluculuğa tabi olmadığı, menfi tesbit davalarında borçluyu arabulucuya müracaata zorlamanın, arabulucuya müracaatın cebri icrayı durdurmayacağından onu takipten önce menfi tesbit davası açma hakkından mahrum bırakmak anlamına geleceği ve %15 teminat yatırarak takibi tedbiren durduramayacağı bunun da hak arama özgürlüğüne aykırı olduğu görüşlerine yer verilmektedir. (Bknz: Prof. Dr. Ömer Ekmekçi, Prof. Dr. Muhamamet Özekes, Prof. Dr. Murat Atalı, Prof. Dr. Vural Seven Hukuk Uyuşmazlıklarında arabuluculuk 2. Baskı Sh.189-191) (Prof Dr. Süha Tanrıver Dava Şartı arabuluculuk üzerine bazı düşünceler Türkiye Barolar Birliği Dergisi Mart- Nisan 2020 Sh.111 -141) Bunun yanında İİK 89 . maddesi ve HMK 211 vd. maddelerine istinaden açılan menfi tesbit davalarında arabulucuya gitme imkanının bulunmadığı da izahtan varestedir. TTK 5/A maddesi uyarınca arabuluculuğun dava şartı olabilmesi için (1) davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesi olmalı (2) bu talebin bir davada alacak veya tazminat olarak ileri sürülmesi gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere menfi tesbit davaları alacağın tahsili sonucunu doğuran bir dava değildir. Kanun koyucu menfi tesbit davalarını zorunlu aracbuluculuğa tabi tutmak isteseydi bunu açık şekilde ifade ederdi. Yukarıda açıklandığı üzere yorum yoluyla menfi tesbit davalarını TTK 5/A maddesi kapsamına almak mümkün bulunmamaktadır. Tüm bu gerekçeler ışığında dava tarihi itibariyle menfi tesbit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurmanın dava şartı olmadığı sonucuna varılmalıdır. Bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporda; davacı’nın … Mah. … Sok. No:… Blok Dük:.. Eyüpsultan/İst adresindeki işyerinde, Davalı elemanlarınca 02/01/2020 tarihinde, “…kayıtlı sayaçtan sözleşmesiz elektrik kullandığı…” gerekçesiyle Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 42 ve devam maddelerine uygun olarak, … Seri No’lu “Kaçak/Usulsüz Elektrik kullanım tespit tutanağı’nın düzenlendiği ve bu tutanağa istinaden, davalı şirket’e 13/02/2020 son ödeme tarihli, … No’lu 61.754,46 TL bedelli elektrik faturası tahakkuk ettirildiği,ancak dava konusu adreste 04/08/2021 tarihinde yapılan inceleme kapsamında, Davacı Şirket’in söz konusu iş yerini 01/12/2018 tarihinde kiraladığı ve o tarihten itibaren kendi birimine ait elektrik tüketimlerinin ödemesini, kiralanan bölüme ait … seri numaralı … marka süzme sayaç üzerinden okunan, payına düşen tüketim miktarı üzerinden, elektrik abonesi olan, bina sahibine yaparak gerçekleştirdiği, davacı işyerinde 02/01/2020 tarihinde tutulan tutanaktan, elektrik abonesi olan dava dışı … Kerestecilik’in sayaç ayrımına gittiği, dolayısıyla davacı şirket 08/01/2020 tarihinde davalı şirket ile, “Perakende Satış Sözleşmesi” ni imzaladığı, işbu abonelik sonrasında, önceden süzme sayaç olarak kullanılan elektrik sayacını kullanmaya devam ettiği (Ek 1), davacı Şirket’in sayaca ve ölçü sistemine müdahalesinin söz konusu olmadığı,sonuç olarak, daha önce süzme saat üzerinden okunan değerlerle dava dışı aboneye yapılan ödemenin, aynı saat üzerinden söz konusu olan süreçte davalı şirkete yapılacak ödemeyle ilgili elektrik kullanımına ait hesaplamanın, dava dışı … Kerestecilik’in aboneliğinin sonlandığı tarih ile, 02/01/2020 tarihinde davacı işyerinde tutulan tutanak tarihi arasındaki dönem için yapılmasının doğru olacağı, söz konusu dönemde 33.569 kwh elektrik üretiminin gerçekleştiği, bu miktarında 31.705,63 olarak faturalandırılması ve bu bağlamda 30.048,83 TL’nin davacı şirket’e iade edilmesi gerektiği belirlenmiştir. Davacının dava konusu yerde işyeri bulunduğu ve bu yere ilişkin dava dışı 3.kişinin aboneliğinin olduğu,davacının da süzme sayaçtan geçen enerji bedelini dava dışı 3.kişi aboneyi ödediği,buna dair ödeme belgelerinin sunulduğu,daha sonra sayaç ayrımı yapıldığı,3.kişinin bu yerdeki aboneliği sonlandırması üzerine davacının süzme sayacı kullanmaya devam ettiği,bu arada davalı tarafça 02/01/2020 tarihinde kaçak tespit tutanağı ve 13/02/2020 son ödeme tarihli 61.754,46 TLlık kaçak tahakkuk yapıldığı,davacı tarafça bu bedelin 08/01/2020 tarihinde ödendiği ve davacı şirketin 08/01/2020 tarihinde abonelik sözleşmesi imzaladığı anlaşılmakla,dava dışı 3.kişinini aynı yerdeki aboneliği sonlandırdığı tarhi ile davacının aboneliği arasındaki süre zarfında davacı tarafça kullanılan elektrik bedeli yönünden sayaçta belirlenen endeks tutarı açısından yapılan hesaplama ile davacının kullanım bedelinin 31.705,63 TL olduğu,davacı tarafça ödenen fatura tutarından fazladan 30.048,83 TLnın davalı tarafça tahsil edildiği alınan kök ve ek bilirkişi heyet raporunda belirlenmiş, ayrıca davacı tanıkları ile davalının tutanak tanıkları da dinlenilmiş,davalı tutanak tanıklarının davacının kaçak elektrik kullanımına dair net bilgilerinin bulunmadığı da görülmüştür. Bununla birlikte taraf sıfatındaki hatanın düzeltilmesi için HMK 124.madde kapsamında davalının taraf olmaktan çıkartılması ve başka bir davalıya davanın yöneltilmesi işlemi sonrasında taraf olmaktan çıkartılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde de mevzuat gereği aykırılık görülmemiştir. Bu doğrultuda alınan kök ve bilirkişi raporu taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunduğundan mahkemenin kararı usul ve hukuka uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının ve davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 513,25 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 243,40 talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalıdan alınması gereken 2.052,63 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 513,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.539,48 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/07/2023