Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/794
KARAR NO: 2023/2220
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2022
NUMARASI: 2019/505 E – 2022/1082 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı firma arasında bazı işlerin yapımı adına adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, adi ortaklık ilişkisine istinaden; … İnşaat Adi Ortaklığı’nın İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, … mahallesi, … ada ve … parsel numaralı şantiyesindeki elektrik işlerinin yapımını, … Anonim Şirketi’nin İstanbul İli, Bağcılar ilçesi, yeni mahalle gençlik merkezi ve zemin altı otoparkı şantiyesindeki elektrik işlerinin yapımını müvekkili şirket ile davalı firma birlikte üstlendiği, … adi ortaklığı ile yapılan 07.08.2017 tarihli sözleşme gereği olarak sözleşme bedeli 5.200.000,00-tl KDV olarak belirlendiği, davalı firma ile müvekkil şirketin cirolarının bulunduğu 1.200.000-tl’lik çekler dava dışı … İnşaat Adi Ortaklığı’na teminat olarak bırakıldığı, bu teminata karşılık olarak dava dışı … Adi Ortaklığı davalı firmaya 1.200.000-tl peşinat verildiği, davalı firma 07.06.2018 tarihi itibariyle dava dışı …. Adi Ortaklığı’ndan toplam 3 adet olmak üzere 698.781,71-tl hak ediş aldığı, … Sanayi Ticaret Anonim Şirketi İle yapılan sözleşme gereği olarak; sözleşme bedeli 3.345.000,00-TL KDV olarak belirlendiği, davalı firma 01.06.2018 tarihi itibariyle dava dışI …Sanayi Ticaret Anonim Şirketi’nden toplam 3 adet olmak üzere 1.108.765,38-tl hak ediş aldığı, bu iki şantiyede yürütülen işlerler adına davalı firmayla olan adi ortaklık ilişkisine istinaden; müvekkil şirket, dava dışı işveren şirketlere karşı teminat yükümlülüğü altına girmiş ve ilgili şantiyelerinde müvekkil şirket kendi SGK’lı işçileri ile çalışmaları titizlikle yürüttüğü, dava dışı mekan yapı şirketi ile yapılan sözleşme gereği yapılacak işte müvekkil şirketin işçileri bizzat müvekkil şirket üzerine SGK’lı olarak çalıştığı, davalı şirket müvekkil şirketin ilgili şantiyelerden sigorta çıkışını yaptırmakla adi ortaklık ilişkisini yürütülmez hale getirdiği, dolayısıyla bu tarihin fesih ve tasfiye açısından göz önüne alınması kanun ve hakkaniyet gereği olduğu, davalı şirket ile müvekkil şirketin adi ortaklık sözleşmesi gereği olarak iş yaptıkları iki şantiyenin işverenleri olan … Adi Ortaklığı ile …Sanayi Ticaret Anonim Şirketi’ne davanın ihbar edilmesini talep ettikleri, müvekkil şirket ile davalı firma arasında kurulan adi ortak ilişkisinin müvekkil şirketin SGK’lı işçilerinin ilgili şantiyelerde çıkışlarının yapıldığı tarih itibariyle feshi ve tasfiyesine, bu adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan tüm hak ve alacaklarının değişen oranlarda ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin şimdilik 1.000-TL’lik nın ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında dava dışı …-… İnşaatta gerçekleştirilecek olan elektrik işlerinin yapımı için elektrik işleri taşeron sözleşmesi akdedildiği, davalı müvekkili ile davacı arasında akdedilen sözleşme gereğince, işveren konumunda olan müvekkili şirket elektrik işleri taşeron sözleşmesi sözleşme gereğince üstlenmiş olduğu tüm edimleri, mezkur sözleşmeye uygun olarak, eksiksiz ve zamanında ifa ettiği, davacı taşeron şirket sinallagmatik sözleşme gereğince üzerine düşen yükümlülükleri ifa etmediği, tüm bu şartlar nazara alındığında tanzim amacına aykırı düşen şartlar karşısında mezkur sözleşme, davacı şirketin edimini kusurlu olarak ifa etmemesi nedeniyle hükümsüz kaldığı,davalı işveren şirket, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak, davacı şirkete ödemelerde bulunduğu, ancak davalı şirket edimlerini ifa etmemesi nedeniyle sözleşme hükümsüz kaldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekili 29/06/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; …işi adına yapılan hesaplama adına fazlaya ve davaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla; 1.000,00-TL olarak talep ettikleri ”Bu adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan tüm hak ve alacaklar” miktarını ”değişen oranlarda ticari avans faizi ile birlikte” 385.464,32-TL arttırarak / ıslah ederek 386.464,32-TL olarak arttırmakla / ıslah etmekle, tüm bu talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, kabul edilen miktarlar ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini ve iş bu ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğini talep etmiş,eksik harcı ikmal etmiştir. Mahkeme,davada tanık dinlenmiş ise de, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin ispatına ilişkin senetle ispat zorunluluğunu kaldıran bir durum olmadığı, yazılı ispat husus dikkate alınarak tanık beyanlarının kararda dikkate alınmadığı, davacı tarafın rapora itirazla sunduğu … İnşaata ilişkin belgelerin taraflar arasında adi ortaklık ilişkinin varlığına ispat niteliğinde olmadığı, celp edilen SGK belgelerinin de taraflar arasında adi ortaklık ilişkisini ispat edecek nitelikte olmadığı, taraflar arasında bulunan tek sözleşmenin taşeron sözleşmesi ilişkisi olduğu, … yapı tarafından hakedişlerin davalı adına yapıldığı, davacının ticari kayıtlarında davalı tarafa borcu olduğu, diğer şirketlere yönelik kaydın olmadığı, davacı ile birlikte diğer şirketlere birlikte verilen teminat ya da avans kaydı olmadığı, davacı tarafın dava dilekçesinde yemin deliline dayandığından yemin hakkının hatırlatıldığı, davacı tarafın yemin metnini sunmadığı, son celseye katılmadığı, davanın davalı tarafça takip edildiği, davacını taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğu iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile ;”Açılan davanın reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunu,buna dair delilleri ve beyanları açıklamalı ve ayrıntılı şekilde hem bu dilekçede belirttikleri gibi bu beyanları dosyaya sunduklarını,bilirkişi raporu alındığını,yemin delilinin bu davada uygulanamayacağını,ayrıca son celse mazeret beyanlarının dosyaya sunulduğunu,en azından bilirkişi raporlarındaki gibi ve ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile alacak talebine yöneliktir. Davacı taraf davalı taraflar aralarında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, davalının adi ortaklık ilişkisine aykırı davrandığını, ortaklığın gereklerini yerine getirmediğini beyanla adi ortaklığın fesih ve tasfiyesiyle ortaklık ilişkisinden kaynaklanan tüm hak ve alacakları için şimdilik 1.000 TL tazminatın tahsilini talep etmiş ise de davalı taraf ise ,taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi olmadığını, yalnızca elektrik işi taşeron sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmenin davacı yükümlülüklerini yerine getirilmemiş olması nedeniyle hükümsüz kaldığını, davalının ise özleşmeden doğan yükümlülüklerini kendilerinin yerine getirdiğini belirterek davalının davacıdan alacaklı olduğunu ileri sürmüştür.Davada adi ortaklık ilişkisinin ispatlanması önem arzetmektedir. Bu noktada, uyuşmazlık taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunup bulunmadığı, bu ortaklık ilişkisi kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, davacı tarafından dayanılan adi ortaklık sözleşmesinin hukuki tanımı, kurulma aşaması ve ispatında toplanmaktadır. Adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK md 620/1). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (katılım paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. Buna göre adi ortaklığın unsurları; kişi, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba (affectio societatis), katılım payı (sermaye) ve sözleşme bağı şeklinde belirtilebilir.Adi ortaklık sözleşmelerinin kuruluşu bakımından, ortakların esaslı noktalarda uyuşması gerekir (TBK md 2/1). Eş söyleyişle, ortakların şahsı, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba, katılım payının türü ve kapsamı, ortaklık açısından esaslı unsurlar olup, bunlarda uyuşulması ortaklık sözleşmesinin kurulması için yeterlidir. Ortaklar, ikinci derecedeki noktalarda uyuşmamış olsalar bile, ortaklık kurulmuş sayılır. Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir. İhtilaf halinde, bu ortaklığın var olduğunu ileri süren kişi, iddiasını, HMK’nın 200. md gereğince senetle ispat etmelidir. Her ne kadar adi ortaklık ilişkisi her hangi bir şekle bağlı değilse de, bu kural geçerlilik şekli bakımından söz konusu olup, ihtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer. Bu durumda, davacı ortaklığın varlığını ispat ile yükümlüdür. Adi ortaklıkta yazılı sözleşme, geçerlilik koşulu değil, bir ispat aracıdır. HMK’nın 200/1 md gereğince; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 2.500,00 TL’yi geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Sözü geçen ma denin 2. fıkrası gereğince, senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir. Ayrıca HMK 202.madde gereğince “delil başlangıcı” bulunan hallerde 203/1 md gereğince de “altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemlerde” tanık delilline başvurulabilir. Somut davada taraflar arasında yazılı adi ortaklık sözleşmesi bulunmayıp sadece taşeron sözleşmesi ilişkisi olduğu,sunulu delillerden taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunduğunun belirlenemediği,davacının yemin delili gereği davalı tarafa yemin teklifinde bulunmadığı,ayrıca son celse mazeret beyanında bulunan davacının mazeretinin mahkemece belgesiz olması nedeniyle reddinde usulsüzlük bulunmadığı,davanın davalı tarafça takibi sonrası davanın davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmakla,mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden,davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/07/2023