Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/671 E. 2023/3100 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/671
KARAR NO: 2023/3100
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2022
NUMARASI: 2021/74 E – 2022/621 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 24/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 03/09/2012 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşmeyi 2 yıl süreyle devam ettikten sonra ,müvekkilinin fiyat anlaşmazlığı nedeniyle karşılıklı olarak sözleşmenin fesih edildiğini ,sözleşme sonrası enerji dengesizliği adı altında bir faturanın müvekkiline gönderildiğini, itirazların olmasına rağmen bankanın otomatik olarak borcu ödediğini, 2012 yılında enerji dengesizliği konusunda zarar doğmadığını, müvekkiline dengesizlik ihbarı ve fatura çıkarılmadığını, 2013 ve 2014 yıllarında davalı yanın tanımladığı tüketim husularında farkların bulunmadığının belirtildiğini, sözleşmenin fesh edildiği anda yaşanan sorunun davalının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini beyanla, haksız olarak tahsil edilen 23.523,23 TL’nin tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu faturaya yasal süresi geçtikten sonra itiraz ettiğini, itiraz etmesine rağmen fatura bedelinin tümünü ödediğinden bu nedenle faturayı kabul etmiş sayıldığını, davacının iadesini talep ettiği bedelin mevzuatta tanımı ve uygulaması yer alan idarenin elektrik arz – talebi arasındaki dengesizlik nedeniyle müvekkilinin elektrik satış şirketlerine tahakkuk ettirdiği bir maliyet olup, bu maliyetin önlenmesi amacıyla taraflar arasındaki sözleşme ile davacıya elektrik talebinde oluşabilecek +/- % 10 ve üzeri oranındaki değişiklikleri müvekkiline bildirim yükümlülüğü getirildiğinden, bu bildirim yapılmadığı taktirde idarenin tahakkuk ettirdiği enerji dengesizliği bedelinden davacının sorumlu olduğunu, sözleşmenin 9.8 maddesinin fiilen uygulanmasının imkansız olduğunu, davacının iddiasının tamamen dayanaksız olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, dava konusu olayda günlük tüketim tahminini düzenleyen sözleşmenin 9.1.5 maddenin değil, aylık yük çekiş miktarındaki +/-%10 değişikliklere ilişkin 9.1.8 maddenin uygulanması gerektiği, davalı tarafça da bu hüküm doğrultusunda tahakkuk yapıldığı, aylık yük çekiş miktarındaki artış / azalış halinde ve sözleşmenin 9.1.8 maddesi gereğince davacıya 2 hafta önceden bildirim yükümlülüğü getirilmiş olmakla ve davalı yana bu yönde yazılı talepte bulunma bakımından ayrıca verilmiş bir yükümlülük de söz konusu olmamakla davacı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen, 08/05/2018 tarih ve 2014/1294 Esas-2018/402 Karar sayılı kararın davalı yanca İstinaf edilmesi üzerine , Dairemizin . 2018/2507 Esas-2020/1801 Karar ve 08/12/2020 tarihli ilamı ile; “…Dosyadaki bilgi ve belgelere göre taraflar arasında imzalanan 03/09/2012 tarihli Elektrik Satış Sözleşmesinin, iki yıllık süre sonunda sözleşmenin 4. maddesi kapsamında taraflarca akdi ilişkinin sona erdirildiği, davalı tarafça tanzim olunan 30/09/2014 tarihli e-faturanın, davalıya tebliğ edildiği, davacı yanın 13/10/2014 tarihli ihtarnameyle faturaya itiraz ettiği , fatura bedelinin davalıya ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü yönünden ,öncelikle 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na dayanılarak çıkarılan 14 Nisan 2009 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’ne göre düzenlenen sözleşmenin ilgili hükümlerinin incelenmesi gereklidir.Taraflar arasında düzenlenen Elektrik Satış Sözleşmesi’nin “tarafların hak ve yükümlülükleri başlıklı ” 9 maddesinin ,9.5.1 maddesi hükmü “tüketici günlük tüketim tahminlerini tedarikçinin yazılı talebi doğrultusunda ,günlük/aylık/yıllık olarak bildirimekle yükümlüdür”düzenlemesi , 9.8.1 maddesi :aylık yük çekiş miktarı 1000 mwh üzerinde olan tüketicilerin,yük çekiş miktarında oluşabilecek +-%10 değişimleri tedarikçiye en az 2 hafta öncesinden yazılı olarak bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde tüketici bu nedenle tedarikçinin uğrayacağı tüm zararları üstlenmeyi kabul eder.Tüketici, tedarikçinin bu sebeple ödemek zorunda kalacağı her türlü bedeli ,talep üzerine en geç 3 gün içerisinde tedarikçiye ödemekle yükümlüdür ” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Mahkemece, yargılamada bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi kurulunca raporda Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliğinin 88.3 maddesi ile sözleşmenin 9.1.5 maddesine atıfla değerlendirme yapıldığı görülmüştür.Dava konusu olayda ise, davalı tarafça günlük tüketim tahminini düzenleyen 9.1.5 maddenin değil, aylık yük çekiş miktarındaki +/-%10 değişikliklere ilişkin 9.1.8 maddedeki düzenleme doğrultusunda tahakkuk yapıldığı görülmektedir.Yukarıdaki incelenen sözleşme hükümlerine göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği itibarıyla , uygulanacak hüküm mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, sözleşmenin 9.8.1 maddesindeki düzenlemedir. Buna göre, aylık yük çekiş miktarındaki artış / azalış halinde ve sözleşmenin 9.1.8 maddesi gereğince davacıya 2 hafta önceden bildirim yükümlülüğü getirilmiş olup, davalı yönünden ise yazılı talepte bulunma yükümlüğü öngörülmediği anlaşılmaktadır.Ne var ki, istinaf konu davada sözleşmenin aynı maddesinde düzenlendiği üzere, “bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde tüketici bu nedenle tedarikçinin uğrayacağı tüm zararları üstlenmeyi kabul eder. Tüketici, tedarikçinin bu sebeple ödemek zorunda kalacağı her türlü bedeli ,talep üzerine en geç 3 gün içerisinde tedarikçiye ödemekle yükümlüdür” şeklindeki müeyyide ve düzenleme yönünden, davalı tarafça uğradığı zarar veya ödemek zorunda kaldığı her türlü bedel yönünden somutlaştırma yapılmadığı gibi,mahkemece de bu yönde araştırma ve inceleme yapılmamıştır.Bu eksiklik HMK 353/1-a-6. maddesine aykırılık oluşturmakla, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ” kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda; Dairemizin kaldırma kararından sonra alınan ek raporda ” önceki görüş ve kanaatlerinde herhangi bir değişiklik olmadığının bildirildiği ancak, Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/2507 Esas-2020/1801 Karar sayılı kaldırma kararında uyuşmazlığın niteliği itibariyle uygulanacak hükmün, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi sözleşmenin 9.8.1 maddesi olduğunun belirtildiği, bu minvalde yapılan değerlendirmede de, madde hükmüne göre davalı yanın, Enerji dengesizliği adı altında, davacı yandan tahsil ettiği 23.523,23 TL’nin haksız olmadığı kanaatini doğrular nitelikte olduğunun açık ve net bir şekilde anlaşıldığının tespit edildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, İstinaf kaldırma kararı sonrası dosyaya celp olunan kayıtlar, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre yapılan değerlendirme sonucu, davalı yanın dava konusu olan ve Enerji dengesizliği adı altında, davacı yandan tahsil ettiği 23.523,23 TL’nin haksız olmadığı” davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle ” davanın reddine” karar verilmiştir.Mahkemece verilen kararı,davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; BAM kaldırma kararının gereğinin yerine getirilmediği, usule uygun bir değerlendirme ve yargılama yapılmadığı, ilk derece mahkemesi tarafından kaldırma kararı kapsamında davalı taraftan zararını somutlaştırması istenmişse de, davalı tarafça sunulan ve huzurdaki dosya ile içerik ve meblağ olarak hiçbir ilgisi bulunmayan bir belge üzerinden araştırma dahi yapılmayarak ve sunulan belgenin zararı somut şekilde açıklayıp açıklamadığına dair bir tespit de yapılmaksızın karar verildiğini, dolayısıyla, mahkemece kaldırma kararı kapsamında gerekli araştırma yapılmadığı açık olup, davalı tarafın somutlaştıramadığı zarar iddiasına rağmen haksız olarak davanın reddine karar veriliğini, dosya kapsamında teknik uzmanlarca hazırlanmış bilirkişi raporlarının dikkate alınmadığı, bilirkişi kurulunca tanzim olunan raporların tamamı incelendiğinde; taraflar arasındaki sözleşmenin ayrıntılı olarak incelendiği ve sözleşmede mevcut teknik hususların değerlendirildiği ve teknik hususlar ışığında sözleşmeye göre tarafların sorumluluklarının ve yükümlülüklerinin tespit edildiği, bam kaldırma kararı kapsamında değerlendirme yapıldığı ve neticede davalı tarafın müvekkilinden haksız olarak tahsilat yaptığına kanaat getirildiğinin defaatle belirtildiği, davalı taraf itirazları üzerine tanzim olunan ek raporlarda da itirazların yerinde olmadığı ve ikili anlaşmaların ilgili mevzuata aykırı hükümler içeremeyeceği belirtilerek sonuç kısmında müvekkilinden haksız tahsilat yapıldığının tekrar vurgulandığı, davalı tarafça gönderilen fatura içeriğine ve fatura dayanağına evvelce -fatura tarihinden önce- taraflarınca itiraz edildiği halde, mahkemece bu hususun gözetilmediği, somut olayda sözleşmenin 9.1.5 maddesinin gözetilmesinin zorunlu olduğu, bu durumda, mahkemece verilen kararın eksik inceleme ile ve hatalı değerlendirme ile verildiğinin açık olduğu,zira, maddenin tamamı incelendiğinde günlük, aylık ve yıllık tahminlerin yazılı talep üzerine bildirileceğinin açıkça belirlendiği, ayrıca, -asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla- şayet mahkemece yalnız 9.1.8 maddesi dikkate alınacaksa dahi işbu halde, sözleşmenin 9.1.8 maddesinde açıkça belirtildiği üzere, tedarikçinin uğradığını iddia ettiği zararı ispatlamasının istenmesi gerektiği, eğer davalı şirket müvekkiline geçerli bir fatura gönderdiğini iddia etmekteyse , taraflarınca da faturayı doğuran olayın kabul edilmediği dikkate alındığında, mahkemenin davalı tarafın uğradığını iddia ettiği zararını somutlaştırmasını istemesi gerektiği, işbu halde dahi, ilk derece mahkemesinin karar gerekçesinde gösterdiği nedenlerin eksik incelemeye dayalı olduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla, sözleşmenin 9.1.5. maddesi gereğince ortalama tüketim değerlerinin bildirilmesi hususunda davalı şirket tarafından yazılı bir talebin müvekkili OSB’ye iletilmediği, davalı yanın savunmasından da anlaşıldığı, sözleşmenin 9.1.8 maddesinin dava konusu olaya uygulanmasının imkansız olduğu, dava dilekçemizde ve ihtarnamelerimizde de belirttiğimiz üzere, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 9.1.8. maddesinin uygulanması hayatın olağan akışına aykırı olduğu, müvekkilinin OSB bünyesinde hali hazırda iki binden fazla firma bulunduğu ve enerji tüketim dengesizliğinin önceden belirlenerek davalı şirkete bildiriminin mümkün olmadığı ,ayrıca, müvekkil dudullu OSB’nin diğer müşterilerinden farklı tüzel yapısının davalı şirketin de malumu olması sebebi ile davalı aksa yetkilisi …’a 28.09.2012 tarihinde gönderilen e-posta ile sayaç şifresi paylaşılmış ve kontrolünün bu şekilde sağlanmış olduğu, sözleşmenin 9.1.5. Maddesinin bildiriminin mutlaka yazılı olması gerektiğini hüküm altına aldığını, sözleşme maddeleri incelendiğinde 9.1.5. hükmünün 9.1.8. maddesinin kurucu hükmü niteliğinde olduğunun görüleceğini , bu nedenle 9.1.8. maddesinin uygulanabilmesi için 9.1.5. maddesinde düzenlenmiş olan emredici hükmün vücut bulmuş olması gerektiği, tüm bu madde hükümleri davaya konu olaya uygulandığında davalı tarafın yazılı bildirimi olmadığından 9.1.8. de belirtilen bildirimleri müvekkilinden talep etmeye hakkı bulunmadığının anlaşıldığını, bununla birlikte, BAM kaldırma kararına açıkça aykırı şekilde, davalının zararını ispat edemediği halde davalı lehine hüküm kurulmuş olmasının açıkça hukuka aykırı olduğu, bu halde dahi, mahkemece sözleşmenin 9.1.8. maddesi dayanak gösterilerek davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, mahkemece verilen kararın kaldırılması istenmiştir.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , alacak talebine ilişkindir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ; taraflar arasında imzalanan 03/09/2012 tarihli Elektrik Satış Sözleşmesinin, iki yıllık süre sonunda sözleşmenin 4. maddesi kapsamında taraflarca akdi ilişkinin sona erdirildiği, davalı tarafça tanzim olunan 30/09/2014 tarihli e-faturanın, davalıya tebliğ edildiği, davacı yanın 13/10/2014 tarihli ihtarnameyle faturaya itiraz ettiği , fatura bedelinin davalıya ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır.Taraflar arasında düzenlenen Elektrik Satış Sözleşmesi’nin “tarafların hak ve yükümlülükleri başlıklı ” 9 maddesinin ,9.5.1 maddesi hükmü “tüketici günlük tüketim tahminlerini tedarikçinin yazılı talebi doğrultusunda ,günlük/aylık/yıllık olarak bildirimekle yükümlüdür”düzenlemesi , 9.8.1 maddesi :aylık yük çekiş miktarı 1000 mwh üzerinde olan tüketicilerin,yük çekiş miktarında oluşabilecek +-%10 değişimleri tedarikçiye en az 2 hafta öncesinden yazılı olarak bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde tüketici bu nedenle tedarikçinin uğrayacağı tüm zararları üstlenmeyi kabul eder.Tüketici, tedarikçinin bu sebeple ödemek zorunda kalacağı her türlü bedeli ,talep üzerine en geç 3 gün içerisinde tedarikçiye ödemekle yükümlüdür ” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Dava konusu olan Enerji Dengesizliği Bedelinin, davalı tarafından davacıya dava dosyasında da bir sureti mevcut olan 30,09.2014 tarihli ve … Nolu fatura ile davacıdan tahsil edildiği taraflar arasında ihtilafsızdır. Dava konusunu oluşturan 23,523,23 TL. Enerji Dengesizliği bedelinin yer aldığı 30.09.2014 tarihli ve … Nolu faturada ; Enerji Dengesizliği bedelinin 19,934 94 TL., %18 oranındaki KDVnin 3.588,29 TL. olduğu, toplamda KDV dahil 23.523,23 TL. olduğu anlaşılmaktadır.Dairemizin kaldırma kararında işaret edildiği üzere, davalı tarafça uğradığı zarar veya ödemek zorunda kaldığı her türlü bedel yönünden somutlaştırma yapılmadığı belirtilerek ,mahkemece bu yönde inceleme araştırma yapılması gerektiği açıklanmış,mahkemece bu yönden davalı taraftan açıklama yapmasının istenmesi üzerine ,davalı vekilince verilen 02/06/2021 tarihli dilekçede ” Toptan Satış Şirketlerinin portföyünde bulunan serbest tüketiciler için …a günlük olarak elektrik alış (ikili anlaşma + gün öncesi piyasası + gün içi piyasası) ve elektrik satış (portföyündeki tüm müşteriler için tahmin ettiği elektrik tüketim miktarı) bildirimi yapması gerekmektedir. … her ay sonunda uzlaştırma hesabı yaparken bu alış ve satışların eşit olup olmadığına bakmakta, eşit olmaması durumunda ceza tutarı yansıtmaktadır. Bu ceza tutarına enerji dengesizlik tutarı (EDT) denilmektedir. Dengesizlik tutarının oluşumunu engellemek adına müvekkil şirket tüketicilerden günlük bir sonraki gün tüketecekleri enerji miktarı talep etmekte ve bu miktara uygun olarak piyasadan enerji alışı gerçekleştirilmektedir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmeye konulan 9.1.8. maddenin esası buna dayanmaktadır. Davacının, tüketim tahminlerini müvekkile bildirmemiş olmasının yanında tüketim ekstrelerinin (ya da dosyada mübrez faturalarının) incelenmesiyle tüketim miktarlarının ve tüketime dayalı taleplerinin değerleri bilirkişi marifetiyle incelendiğinde de müvekkil zararlarını ispat etmiş olacaktır. Fakat davacı şirket, sözleşmesinde tüketim miktarının paylaşılmasını belirten maddenin bulunmasına karşın tüketim miktarı paylaşımını gerçekleştirmemiş olup, şirketimiz bu sebeple dengesizlik cezaları ile karşı karşıya kalmıştır. Dolayısıyla taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak bu ilgili tutarlar davacıya yansıtılmıştır.” “(… tarafından müvekkil şirkete tahakkuk edilen dengesizlik faturası müvekkili şirketin aynı dönemdeki tüm portföyü için kesilmiş bir faturadır. Dosya kapsamında yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu işbu faturaların da incelenmesi ile haklılığımız bir kere daha ortaya konacaktır. )” şeklinde açıklama yapılmıştır.Davacı tarafın beyanından anlaşıldığı üzere,davalı şirkete tahakkuk ettirilen dengesizlik faturasının ,o dönemdeki tüm portföy için kesildiği ,yani sadece davacı şirket ile ilgili bir ceza olmadığı beyan edilmesine rağmen,mahkemece tüm bedelin davacı ile ilgili olduğu kabul edilerek karar verilmesi hatalı olmuştur.Bu sebeple , davacı vekilinin faturaya ilişkin beyanına rağmen dengesizlik cezasına ilişkin faturadaki miktarın ne kadarının davacı şirket ile ilgili olduğu yönünden yeniden oluşturulacak 3 kişilik elektrik müh. bilirkişiler ve mali müşavir bilirkişi vasıtası ile faturalar ve taraf defterleri üzerinde inceleme yaptırılıp,sonucuna göre karar verilmesi gereklidir.Bu sebeple davacı istinafının kabulü ile ,kararın HMk 353/1-a-6. Maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/10/2023