Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/639
KARAR NO: 2023/1967
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2022
NUMARASI: 2021/119 E – 2022/965 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … İnşaat’ı temsilen …’ın Büyükçekmece … Noterliğinde 2/12/2016 tarihinde araç satışı yaptığını, aracın 237.000 TL bedelle … Mühendisliğe satılmış olduğunu, aynı zamanda aynı gün 425.000 TL bedelle rehin sözleşmesi imzalandığını, aracın … tarafından rehin alındığını, davalı noter tarafından aracın rehin siciline rehinlidir şerhi düşülmediğini, Emniyet Genel Müdürlüğüne bildirim yapılmadığını, bildirim yapılmadığından rehin konusu aracın icra yoluyla satıldığını, Noterlik Kanun uyarınca noterlerin kusursuz sorumlu olduklarını, diğer davalının da mesleki mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, müvekkilinin 425.000-TL zararının olduğunu belirterek, davalılar aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; sigorta şirketi bakımından henüz bir sorumluluğun doğmadığını, bunun için noter aleyhine açılmış davanın sonuçlanmış olmasının gerektiğini, kesinleşmiş mahkeme kararının olmadığı hallerde sigortacının sorumluluğunun söz konusu olmayacağını, diğer davalı noterin sorumluluk şartlarının da oluşmadığını, noterin rehnin işlenmesi için resen tebligat yapma zorunluluğunun olmadığını, davacının da bu yönde bir talebi olmadığını, bildirim masrafının da ödenmediğini, söz konusu olayda noterin kusurunun olmadığını, söz konusu aracın satış bedelinin 237.000 TL olduğunu, rehin bedelinin 425.000 TL olduğunu, aracın kasko bedelinin 102.514 TL olduğunu, alacağı tahsil etmenin tek yolunun rehnin paraya çevrilmesi olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; noter tarafından rehin sözleşmesinin bildirilmesi gerekirken bu yükümlülüğün yerine getirilmemesinin hukuka aykırı bir fiil niteliğinde olduğu, davalı noterin oluşan zararından kusursuz sorumluluk hükümleri gereğince sorumlu olduğu, uyuşmazlığın niteliği dikkate alındığında yasal faiz talep edilebileceği, dava tarihinden önce temerrüt oluşmadığından dava tarihinden faiz talep edilebileceği anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, 425.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden davalı …’den alınarak davacı … Sanayi İç ve Dış Ticaret Limited Şirketine verilmesi gerektiği,ayrıca davalı … Sigorta Şirketine husumet düşmeyeceği ,bu davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği,davacı tarafından sunulan 19/04/2021 tarihli beyan dilekçesi dikkate alındığında dava konusu aracın davacı şirkete ait olduğu ve araç devir ve rehin işlemlerini davacı …’nin, davacı Kaanarda şirketi adına vekaleten yaptığı açıkça beyan edildiğinden ,davacı … yönünden davanın aktif husumet nedeniyle reddi gerektiği gerekçesi ile; “1-Davanın kısmen kabulüne, -425.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden davalı …’den alınarak davacı … Dış Ticaret Limited Şirketine verilmesine, 2-Davacı … yönünden davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddine, 3-Davalı … Sigorta Şirketi yönünden davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine” karar vermiştir. Kararı davalı … vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacı … Dış Ticaret Limited Şirketi’nin aktif husumet ehliyeti bulunmadığını,dava konusu rehin işleminin tarafı dava dışı … Limited Şirketi olmakla söz konusu davacıların konuya ilişkin olarak herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, davacı tarafın beyanı uyarınca zarara uğrayan tarafın davacı şirket olduğunun kabulü hatalı olmakla işbu iddianın kabulü için iddiayı doğrular nitelikteki ticari defterlerin mahkemeye ibraz edilerek konunun değerlendirilmesi gerekirken belirtilen şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırılık oluşturduğunu,davacının zarara uğradığını iddia ettiği rehin sözleşmesi 02.12.2016 tarihinde onaylanmış olup Borçlar Kanunu’ndaki haksız fiil hükümleri uyarınca iki (2) yıllık zamanaşımı süresinin sona erdiğini,bu davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiğini,davalı noterin yasal mevzuat hükümleri ve usul kuralları uyarınca, rehnin işlenmesi için sicil müdürlüğüne resen tebligat yapma yükümlülüğü bulunmadığından dava konusu işlemde müvekkili notere atfedilebilecek hiçbir kusur ve sorumluluk bulunmadığını, noterlik tarafından resen tebligat işlemi yapılmadığını,masrafının verilmesi gerektiğini,işlemi gerçekleştiren tarafların talep etmesi ve masrafını karşılaması halinde ilgili evrakın belirtilen kuruma tebliğ edildiğini,somut olayda davacının, rehnin Trafik Sicil Müdürlüğü’ne bildirilmesi için herhangi bir talepte bulunmadığını, konuya ilişkin masraf yatırmadığını, davacının yapılan işlem için 4.029-TL değerli kağıt bedeli ve sair giderler ödediği buna rağmen Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bildirim yapılmamış olması yönündeki iddialarının yersiz olduğunu,değerli kağıt bedeli, tebligat için ödenen bir masraf olmadığından, Değerli Kağıtlar Kanunu’nun 4. maddesinde bu hususa ilişkin olarak “Değerli kağıtlar ilgililere, bu kanuna bağlı tabloda gösterilen bedeller karşılığında satılır.” denildiğini,değerli kağıt bedeli olarak tahsil edilen paranın , devlet namına tahsil edilldiğini,noterlerin, araç rehin sözleşmesini taraflar talep etmediği, masraf yatırmadığı durumlarda re’sen posta yoluyla Trafik siciline bildirmek gibi bir yükümlülükleri bulunmadığını, , dava dilekçesinde açıkça talep edilmiş olmasına rağmen konuya ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü ve Türkiye Noterler Birliği’ne müzekkere yazılmadığı ve eksik inceleme sonucunda hatalı kararın verildiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun madde 5/2 bendi uyarınca, “Sürücülere ait bilgilerde meydana gelebilecek değişiklikler ve araçlar üzerinde meydana gelebilecek teknik veya hukuki değişiklikler ile haciz, rehin, ihtiyati tedbir ve belge iptali gibi kısıtlayıcı şerhlerin; elektronik ortamda tutulan siciller üzerine işlenmesi ve kaldırılması işlemleri, bu değişiklik veya şerhlere karar veren yargı ve icra birimleri ile kamu kurum veya kuruluşları tarafından elektronik sistemle yapılabilir. …” düzenlemesi bulunduğunu,bu kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere, rehin tesis işlemi her ne kadar noterde yapılmaktaysa da işlemin gerçekleştirilmesinden sonra aracın ruhsat ve bilgilerine rehin şerhinin işletilmesinin fiziken rehni alan kişi tarafından gerçekleştirildiğini,davalı noterin kendisinden talep edilmeyen, kanunen yükümlülüğü bulunmayan bir işlem için sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,işlemin yapıldığı 02/12/2016 tarihi, cuma gününe denk gelmekte olup ilgili işlem tebligata çıkarılmış olsa bile postada geçecek süre dikkate alındığında 06/12/2016 tarihine kadar rehin şerhinin işlenemeyeceğini, kurulduğu iddia edilen illiyet bağının bu halde dahi kesilmiş olacağını,uygulamada, buna benzer zararlardan kaçınmak için rehin alacaklısı, rehin sözleşmesini trafik siciline vakit kaybettirmeksizin bizzat tescil ettirdiğini, dava konusu araç gibi aynı gün iki kere devredilen araçların varlığı göz önünde bulundurulunca araç rehninin vakit kaybetmeksizin bildirilmesinin ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunun açık olduğunu,olayda illiyet bağının kesildiğini, aracın rehinli olduğuna ilişkin ruhsata işlenecek herhangi bir kayıt bulunmadığını,noterler birliğinden bu hususun sorulması talebinin değerlendirilmediğini, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30/m-3 bendi incelendiğinde dahi görüleceği üzere, “Haciz, rehin, ihtiyati tedbir gibi kısıtlayıcı şerhlerin, aracın elektronik ortamda tutulan sicili üzerine işlenememesi halinde, şerhler bildirimi alan trafik tescil kuruluşunca aracın bilgisayar kayıtlarına işlenir, buna dair belge arşivlenerek muhafaza edilir. Araç tescil belgesine bu şerhlere ilişkin kayıt konulmaz.” denilerek talep edilen işlemin yapılmayacağı, yönetmelik uyarınca açıkça ortaya konulduğunu,işlemin yapıldığı tarih itibariyle noterlikler tarafından araç tescil kaydı üzerine rehinlidir şerhi işlenemediğini,. trafik sicil kaydına ya da ruhsat üzerine şerh edilmesine imkan olmayan bir kayıt için müvekkili noterin sorumlu olduğunun kabulünün hatalı olduğunu,davacı taraf trafik sicil müdürlüğüne rehnin işlenmemesinden dolayı zararının doğduğunu ileri sürmekle birlikte, işbu iddia edilen zarar somutlaştırmadığını, rehin hakkı, niteliği itibariyle asıl alacağa bağlı feri nitelik taşıdığı, davacının zararını ve rehin hakkının nedenini ispatlayamadığı davada, konuya ilişkin herhangi bir muvazaa değerlendirilmesi yapılmaksızın davanın kısmen kabulüne karar verildiğini,zararı ve zarardan doğan taleplerinin ispat yükü davacı tarafa ait olmakla birlikte, davacı tarafça söz konusu ispat yükü yerine getirilemediğini,rehin sözleşmesinin taraflar arasında muvazaalı olarak imzalanmış olma ihtimali gözetilmeksizin ilgili hususlar incelemeye alınmadan davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın kaldırılması gerektiği, dava dilekçesindeki açıklamalarda rehin sözleşmelerinin hangi hukuki ilişkiden kaynaklandığı, dava dışı kişinin davacıya borcunun dayanağı ve miktarı hakkında hiçbir bilgi yer almadığı, rehin sözleşmesinin dayanağının ortaya konması, zararının gerçekten olup olmadığının araştırılması, 425.000-TL alacak iddiasının dayanağının ortaya konulması gerekirken işbu hususlara ilişkin eksik incelemede bulunulduğu, bir aracın aynı gün içerisinde iki defa devredilmesi ve üzerine rehin konulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu araç, öncelikle … yevmiye numaralı ve 02/12/2016 tarihli Araç Satış Sözleşmesi ile dava dışı … Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketi tarafından davacı … Dış Ticaret Limited Şirketi’ne devredilmiş, akabinde aynı gün içerisinde davacı şirket tarafından dava dışı … Şirketi’ne devredildiğini, iki araç devrinin sonrasında devredilen araç üzerinde Kaanarda yetkilisi lehine, satış bedelinin iki katı olan 425.000 TL tutarlı rehin kurulduğunu, rehin sözleşmesi iki şirket arasında kurulduğundan aralarındaki ticari ilişki de şirketlerin ticari defter ve kayıtlarına bakılarak ispatlanması gerekirken işbu hususa ilişkin de herhangi bir incelemede bulunulmaksızın eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğunu,dava konusu olayda rehin sözleşmesindeki rehin bedeli aracın satış bedelinin yaklaşık iki katı, aracın gerçek değerini gösteren kasko bedelinin ise dört katı olduğunu,katiyen davacının herhangi bir zarara uğradığını kabul anlamına gelmemekle; yerel mahkeme kararı uyarınca rehin bedelinin gerçek bedeli yansıtmadığını, dava konusu aracın kasko bedeli 102.514,00-TL tutarında olmakla konuya ilişkin kayıtlar; aracın 237.000-TL tutarla satıldığını, 237.000,00 TL tutarla satılan aracın üzerine ise 425.000,00 TL rehin kurulduğunu, araç kasko bedelinin yaklaşık iki katına satılmış, kasko bedelinin 4 katından fazla bir bedel tutarında rehin kurulmuş olarak görüldüğü, rehin sözleşmesi tebligata çıkarılmış olup trafik siciline tescil edilmiş olsaydı bile dava konusu araca ait kasko bedelinin dört katına satılacağı, bu bedelin ise davacı tarafından tahsil edilebileceğini kabul etmenin mümkün olmadığını,mahkemece davacının rehin sözleşmesinin tebligata çıkarılmamış olmasından dolayı zarara uğradığının kabulü halinde; davacının zararı rehin sözleşmesinde yer alan miktar değil, aracın gerçek değerini gösteren 102.514,00-TL tutarlı kasko bedeli olacağından rehinin paraya çevrilmesi yoluyla talep edilebilecek kasko bedelinin üst sınırını 102.514,00-TL oluşturduğunu,davanın tümden reddi gerektiğini,mahkemece iddia edilen borcun başka yollarla tahsil edilme imkanı bulunup bulunmadığı gözetilmeksizin davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, davacının, dava dışı … Nakliyat Sanayi ve Ticaret Şirketi’nden alacaklı olduğunu iddia ettiği 425.000 TL’yi tahsil etmesinin tek yolu rehnin paraya çevrilmesi olmamasına rağmen diğer yollar denenmeksizin huzurdaki davanın açıldığını,davacı tarafça dava dışı şirketin menkul ya da gayrimenkul olan diğer mallarından alacağını tahsil etme yoluna gidebilecekken bu yollara başvurduğundan, rehin konusu alacak hakkında herhangi bir surette tahsilat yapıp yapmadığından bahsedilmemiş; bu husus incelenmediğini,,dava konusu aracın satılması, alacağın tahsil edilmesi tek başına imkansız hale getiren bir olgu olmadığını, davacı tarafın diğer tahsilat yollarını deneyip bu yollardan bir sonuç alamaması, alacağın tahsili için tek çıkar yolun taşınır rehnini paraya çevirme yolu olması halinde bir zarardan söz edilebilecekken belirtilen şekilde dava açılmasında ortaya çıkan bir zararın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, … plakalı aracın satışı ile düzenlenen rehin sözleşmesinin davalı noter tarafından Emniyet Genel Müdürlüğüne bildirilmediği iddiaasına dayalı maddi tazminat talebine yöneliktir. Dava davalı noter ve davalı sigorta şirketine karşı açılmıştır. Davalı noter tarafından yargılama sırasında görevsizlik itirazında bulunulmuş isede, Ankara BAM 24.HDnin 2021/907 E.2021/957 K.sayılı ilamı gereği mahkemenin görevli olduğu belirterek görev itirazının reddine karar vermiştir. Somut davada , gerek davalı noter ve gerekse de davalı sigorta şirketinin sorumluluğu aynı maddî olaydan kaynaklanmış ve zarar iddiası tek olmakla, davalı sigorta şirketi , sigorta poliçesi nedeniyle sorumlu tutulduğundan,davalı noter açısından genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevli isede,davalı noter ve davalı sigorta şirketi hakkında birlikte açılan bu davada,davalı sigorta şirketi gözetilerek sigorta şirketi adına TTK’nın 4/1-(a) ve 5. maddeleri gereğince mutlak ticari nitelikteki bu davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli bulunmaktadır. Ancak davalı noter ve davalı sigorta şirketi hakkındaki açılan davaların birlikte görülmesi zorunlu olmakla,bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekir. Bu nedenle davalı noterin görev yönünden istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davacı eldeki davada, rehin sözleşmesinin yapılması ve onaylanması sırasındaki işlemler nedeniyle değil, rehin sözleşmesinin noter tarafından trafik tescile bildirilmemesi ve bu sırada aracın dava dışı kişiye devri nedeniyle zarara uğradığını iddia etmektedir. Davalı noter ise ; sözleşmenin onaylanması ile noter işleminin tamamlandığını, rehin sözleşmesinin yapıldığı 02.12.2016 tarihi itibariyle noterin trafik tescile bildirim yükümlülüğünün bulunmadığını savunmaktadır. Uyuşmazlığın halli noktasında, noter işleminin hangi aşamada tamamlandığı, dava ko- nusu rehin sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle , noterin rehin şerhinin işlenmesine ilişkin yüküm- lülüğü ve yetkisinin bulunup bulunmadığı husususun açıklığa kavuşması gerekmektedir.Somut olayda rehinli aracın rehin kaydının davalı noter tarafından trafik tescile bildirilmediği belirtilerek zarar talebinde bulunulmakla, davacının dava dışı rehin borçlusu hakkında takip yapıp yapmadığı,bu konudaki ticari defter ve delilleri sunulmamış,bu doğrultuda bilirkişi incelemesi yapılmamıştır.Bu yönüyle davacının dava dışı rehin borçlusu hakkında takip yapıp yapmadığı,aracın aynı gün iki kez satıldığı iddiası da irdelenerek buna dair davacı delilleri toplanıp , davacının dava dışı rehin borçlusundan yaptığı tahsilatı var ise bu husus da talep edilen alacak tutarından düşülerek değerlendirme yapılması gerektiğinden,eksik inceleme ile hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.Bu itibarla davalı noterin istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1a-6.madde gereği kaldırılarak yargılamaya devam edilerek karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine geri gönderilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı noterin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/06/2023