Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/548 E. 2023/1339 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/548
KARAR NO: 2023/1339
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2022
NUMARASI: 2022/381 E – 2022/701 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 02/05/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyaları üzerinden icra takibi başlatılmış ise de, müvekkili şirket ile davalı … A.Ş arasında mevcut ve geçerli bir ticari veya hukuki herhangi bir ilişkinin bulunmadığını , müvekkilinin davalıdan hiç bir zaman telefon hattı almadığını, bu hususta vekalet de vermediğini, müvekkilini bilgisi ve rızası dışında alınan söz konusu hatların varlığından başlatılan takipler nedeniyle haberdar olduğunu beyanla ;davacının ticari nitelikteki telekomünikasyon abonelik sözleşmesinden kaynaklı borcunun olmadığının tespitini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; her ne kadar davacı tarafça müvekkili … A.Ş.’ne karşı dava açılmış ise de, müvekkili şirket ile davacı arasında yapılan bir sözleşme olmadığını, icra takiplerinin de başka bir şirket olan “… A.Ş.” tarafından başlatıldığını beyanla müvekkili şirket aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “Eldeki dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup davacının kendisine tebliğ edilen ödeme emrine rağmen icra dosyasının alacaklısı olan tarafı bilmediği, bu tarafın ticari unvanı hususunda hataya düştüğü şeklindeki iddiasının dinlene- meyeceği, davanın yanlış hasma açılmasının kabul edilebilir bir yanılgı olarak değerlendirilemeyeceği, taraf değişikliğinin davalının muvafakatine bağlı olduğu ve davalı tarafça buna muvafakat edilmediği ” gerekçesiyle “pasif husumet nedeniyle davanın reddine “karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Taraflar arasında yapılan arabuluculuk toplantısında davalının “başvurucunun iddiaları ile ilgili olarak müvekkili şirket ile irtibata geçtiğini,ancak müvekkili şirketin de zararının olduğunu, söz konusu hatların kullanıldığını ,buna karşılık faturaların ödenmesi gerektiğini ” belirttiğini, bu hususun tutanağa yazıldığını, davalı tarafın “davalı” sıfatını haiz olduğunu gösterecek şekilde davran- ması nedeniyle yanılgıya düşüldüğünü ,bu nedenle karşı tarafın yanlış gösterildiğini, HMK 124/3 md gereğince taraf değişikliği talebinin kabulü gerekirken mahkemece husumet yönünden “red” hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 72.maddesine dayalı menfi tespit talebine ilişkin olup davacı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyaları üzerinden takibine girişilen alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Davacı,yargılama sırasında HMK 124. Md gereğince davalıtarafta iradi değişiklik talep etmiş olup , mahkemece iradi değişiklik yönünden şartların oluşmadığı, davalının da muvafakatinin bulunmadığı gerekçesiyle bu talep yerinde görülmemiştir. Bu noktada uyuşmazlık “tarafta iradi değişiklik ” şartlarının oluşup oluşmadığı hususunda toplanmaktadır. 6100 sayılı HMK’nun “Tarafta iradî değişiklik” başlıklı 124.maddesinde; ” (1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. (4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargı- lama giderlerine hükmeder. ” denilmiştir. Dava konusu Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyalarının tetkikinde, dava dışı … A.Ş. tarafından davacı … Tic. Ltd. Şti aleyhine ilamsız icra takibine girişildiği , iş bu davanın davalısı durumundaki … A.Ş.’nin takip dosyasında taraf olmadığı tespit edilmiştir. Dava dilekçesine ekli 21/03/2022 tarihli “Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı’na göre, davalı … A.Ş.’nin taraf olarak yer aldığı, vekilinin”başvurucunun iddiaları yönünden müvekkili şirket ile irtibata geçtiği, ancak müvekkili şirketin de zararının olduğu, hatların kullanıldığı ,buna karşılık faturaların ve bedellerinin ödenmesi gerektiği , müvekkili şirketin başvurucu taraftan alacağının bulunduğu, hukuki sürecin başladığı ,taraflar arasındaki ihtilafın çok boyutlu olduğu, anlaşmanın mümkün olmadığı” şeklinde beyanda bulunduğu, Celp olunan ticaret sicili kaydına göre, davalı … A.Ş. İle dava dışı dava dışı … A.Ş. ‘nin farklı tüzel kişilikleri bulunan iki ayrı şirket olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı, davalı tarafın arabuluculuk görüşmeleri sırasında davalı sıfatına haiz olduğunu gösterecek şekilde beyanda bulunduğunu, bu nedenle yanılgıya düştüklerini ve eldeki davada davalının yanlış gösterildiğini, HMK 124/3 maddesi gereğince tarafta iradi değişikliğe gidilebileceğini iddia etmiş ise de, iş bu davadan önce dava dışı şirket tarafından davacı aleyhine icra takibine girişildiği sabit olup, davacı tarafın kendisi aleyhine takibe girişilen alacaklının ünvanını bilmediği yönündeki iddianın hayatın olağan akışına aykırı olduğu, takipten sonra açılan bu davada davalının yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanmadığı sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince verilen kararda maddi kararda ve hukuki değerlendirme noktasında usul ve yasaya aykırılık tespit edilmediğinden davacının istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacıdan alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/05/2023