Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/508 E. 2023/3102 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/508
KARAR NO: 2023/3102
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2022
NUMARASI: 2020/354 E – 2022/612 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 24/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından kullanılan telefon hatları için daha önce başka bir operatörden hizmet almaktayken numara taşıma yolu ile davalı şikret bün- yesine taşındığını, abonelik süresince davalı tarafından kullandırılan hizmet karşılığı yansıtılan fatura bedellerinin muntazam olarak ödendiğini, hatların taşınması sırasında ve sonrasında davalı tarafından sözleşmeye, usul ve yasaya aykırı bir çok ceza ve ücretlendirme kaleminin yer aldığı 01.03.2019 tarihli … numaralı faturanın düzenlendiğini, davacının 20.502,40 TL tutarındaki işbu faturayı faiz vs ile birlikte toplam 25.580,55 TL olarak ödemek zorunda kaldığını beyanla söz konusu ödeme tutarı olan 25.580,55 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların tacir olması nedeniyle Tüketicinin Korun- masına İlişkin Kanun hükümlerinin uygulanamayacağını, davacı şirketin taahhüt süresi sona ermeden sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle faturasına cayma bedelinin yansıtıldığını, fazla ücret tahakkuku veya faturalandırma hatasının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi’nce: “DAVANIN REDDİNE” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Takibin MTS üzerinden başlatıldığını, şirket çalı- şanı tarafından teslim alınan ödeme emri şirket yetkilisine teslim olunmadığından süresinde itiraz edi- lemediğini ve takibin kesinleştiğini, bu şartlar altında cebri icra tehdidi nedeniyle ödeme yapıldığını, bilirkişi raporunda “taraflar arasında taahhütname imzalandığı” belirtilmiş ise de, söz konusu taahhüt- namenin imzalı hali müvekkili şirkette bulunmadığından geçerli bir taahhütnameden bahsedileme- yeceğini,taahhütlü abonelik sözleşmelerinin yalnızca belirli bir süre için yapılabileceğini, süresi içinde sözleşmenin feshedilmemesi halinde sözleşmenin belirsiz süre için uzayacağına dair hükmün kanu- nun emredici hükmüne aykırı olduğunu, taahhüt sözleşmesinin bitmesi halinde tüketicinin açık izni ve onayı olmadan uzatılmasının mümkün olmadığını, abonelik sözleşmesine dönüşeceğini ve tüketici tarafından her zaman iptal edilebileceğini, tahakkuk ve tahsil edilen faturanın dayanağının bulun- madığını beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 72. Md ne dayalı istirdat talebine ilişkindir. Dosya içeriğinden ;taraflar arasında toplam 17 adet GSM numarası için 04/04/2017 tari- hinde taahhütname imzalandığı, 4.maddeye göre davacı tarafın taahhütname kapsamındaki tüm hatlar için 36 ay süresince indirimsiz -tüm vergiler dahil-aylık 1.500,00 TL fatura ödemeyi, buna karşılık davalının da 20.800,00 TL değerinde 141 gram 24 ayar altını davacı hesabına yatırmayı taahhüt ettiği, söz konusu altının davacı hesabına yatırıldığı anlaşılmaktadır.Somut olayda,taraflar tacir olup uyuşmazlık ticari nitelik arz ettiğinden TKHK hüküm- lerinin uygulanması mümkün değildir. Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin Taahhütlü Abonelikler başlıklı 12. maddesinin 1. Fıkrasında ” taahhütlü aboneliklerde taahhüt süresince taahhüt- name koşullarında abone aleyhine değişiklik yapılamaz. ” aynı maddenin 2. fıkrasında ise ” Taahhütna- mede; taahhüdün geçerlilik süresi ile taahhüt konusu hizmet ve cihaz nitelikleri, tarifenin taahhütsüz aylık fiyatı, indirimli aylık fiyatı, cihazın bedeli ve aylık cihaz ücreti, cayma bedeline konu olabilecek diğer tüm tutarlar ve taahhüdün süresinden önce sonlandırılması durumunda abonenin ödeyeceği bedelin hesaplanma yöntemi yer almak zorundadır.” denilmiştir. Davacının taahhütnamesi 04/04/2017 tarihinden itibaren 36 ay süreli olup bitiş tarihi 03/04/2020 tarihidir. Davacı başka bir operatürden hizmet almak suretiyle 25/03/2019 tarihinde- taahhüdün süresinden önce- taahhütnamesini sonlandırdığından taahhüdünü ihlal etmiştir. Mali müşavir …, Bilgisayar Mühendisi … ve Elek- tronik Haberleşme Mühendisi … tarafından düzenlenen kök ve ek raporlardan, taah- hüdün süresinden önce sonlandırılmasından kaynaklanan ve faturaya” Diğer Ücretler” olarak yansı- tılan bedellerin talep edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, hesaplamanın da kurallarına uygun olduğu , ancak bu bedellerin faturalamada “ceza” olarak değil “cayma” olarak ifade edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna göre, davalının ödenmeyen fatura bedeli nedeniyle takibe girişmesinde ve itirazsız olarak kesinleşen takip kapsamında davacıdan tahsilat yapılmasında isabetsizlik görülmediğinden davacının istirdat talebi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Davacıdan alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 179,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/10/2023