Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/493 E. 2023/1879 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/493
KARAR NO: 2023/1879
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2022
NUMARASI: 2022/168 E – 2022/962 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Müşavirlik yetkilisi … ile müvekkili … arasında tarafların imzası bulunan Ticari Ortaklık Sözleşmesi imzalandığını, protokole göre …’nün SGK vb. teşvikler için firmalar ile görüşeceğini, müşteri çevresi oluşturulacağını, danışmanlık hizmetinin ise … Müşavirlik tarafından verileceğini, protokole göre temin edilen müşterilerden elde edilecek kazancın %50’sinin müvekkili …’ye ödeneceğini, temin edilen yeni müşterilere istinaden … Müşavirlik tarafından firmalara danışmanlık bedeli olarak faturalar kesildiğini ve tahsil edildiğini, fatura bazında düzenli olmamakla birlikte farklı zamanlarda davalı şirket yetkilisi … tarafından müvekkili …’ye kısmen ödeme yapıldığını,Eylül 2019 sonrasında ise herhangi bir ödeme yapılmamasına rağmen … Danışmanlık tarafından bulunan müşterilere hizmet verilmeye ve fatura kesilip tahsilat yapılmaya devam edildiğini, ödenmeyen tutarlar için 07.09.2020 tarihinde davalı şirket yetkilisi … ile davacı … arasında mutabakat imzalandığını, mutabakata göre 14.09.2020 tarihli … numaralı 20.000 TL+KDV=23.600 TL’lik fatura kesildiğini, kesilen faturanın … Müşavirlik mail adresine, … ve çalışanı olan … Bey’e whatsApp mesajı ile gönderildiğini, davalı şirkete 14.09.2020 tarihli fatura gönderildiği, bu faturaya itiraz da edilmediğini, fatura üzerinde ve mutabakatta yazdığı üzere 30.09.2020 tarihine kadar ödemenin … tarafından yapılacağını, müvekkili tarafından iyi niyet çerçevesinde ödeme vadesinde … telefon ile aranarak ödeme talep edildiği, fakat … tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, ödeme yükümlüsü … tarafından 30.09.2020 tarihine kadar herhangi bir ödeme işlemi yapılmadığı için İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … E. sayılı dosyası ile davalı … aleyhine 25.724,00-TL’nin tahsili için icra takibi başlatıldığı, ancak 05/11/2021 tarihinde davalı tarafından işbu icra takibine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu belirterek,davalının işbu haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamını ve asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve kötü niyetli olarak açıldığını, müvekkili ve müvekkili adına diğer üçüncü kişilerce de davacının … Bankası-… nolu hesabına ve … hesabına ödemelerde bulunulduğunu, ancak müvekkilinin yaptığı ödemelerin kendi şahsi hesaplarından yapıldığını, davacı ile davalı aynı okuldan mezun olmuş birbirlerine güvenerek iş yapan kişiler olduğunu, davacının davalıdan ön ödeme almasına rağmen hizmet sunması gerekirken, hizmet sunmadığı gibi; müvekkilinin davalıya öğrettiği işin sistemini öğrenince müvekkilinin iş yaptığı müşterileri ile iletişime geçerek haksız rekabet ile davacının kendisine kazanç sağladığını,davaya konu faturaya karşı müvekkilinin faturanın karşılığında hizmetin davacı tarafından sağlanacağı düşüncesi ile herhangi bir itirazda bulunmadığını, davacının ise müvekkiline faturaya konu hizmeti sunmadığını, davacının müvekkilinden herhangi bir alacağı olmadığını, haksız kazanç elde etmek isteyen davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkeme,14/06/2022 tarihli duruşmada taraflara 2016-2021 tarihleri arasındaki ticari defterlerini ibraz etmek üzere kesin süre verildiği, taraf vekilleri tarafından ticari defterler inceleme gününde ibraz edilmediği, taraflar arasında imzalanan ticari ortaklık sözleşmesinin konusunun davalı şirket bünyesinde yapılacak olan insan kaynakları ve bordro işlemleri danışmanlık ve teşvik, yapılacak diğer faaliyetlerin ortak iş birliğinde yürütülmesi olduğu, davaya konu faturalara ilişkin davacının davalıya hizmet sunduğuna ilişkin davacı tarafça herhangi bir delil sunulmadığından faturanın tek başına alacağın ispatına yeterli olmadığı gerekçesi ile; “İspatlanamayan davanın reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki ticari ortaklık sözleşmesinin sunulduğunu, Ticari Ortaklık Sözleşmesi’nin 4.2. maddesine göre temin edilen müşterilerden elde edilecek kazancın %50’sinin müvekkili …’ye ödeneceğinin kararlaştırıldığını,buna rağmen bir süre sonra ödeme yapılmadığını,bu alacak nedeniyle kesilen faturanın davalıya gönderilmesine rağmen itirazda bulunulmadığı ve fatura bedelinin ödenmediğini,davacının HMK 222/5.maddesine göre davalının ticari defterlerine dayandığını,bu nedenle davalının ticari defterlerini ibraz etmediğini,Vergi Dairesince yapılan tespite göre müvekkilinin TTK anlamında tacir olmadığı ve bu kapsamda ticari defter tutma yükümlülüğüne tabi olmadığı açığa kavuşturulduğunu, davacının ikinci sınıf tacir olduğu ve işletme hesabına göre defter tuttuğunu, TTK’da belirlenen ticari defterlerin tutulması bakımından ikinci sınıf tüccarların bu kapsamda müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını,buna karşın davalı taraf tacir sıfatına sahip olup ispat yükü kendisine düştüğünden iddiasını ispatlamak üzere ticari defterlerini mahkemeye sunmak durumunda olduğunu,ispat yükü kendisine düşen davalı iddiasını ispatlamak üzere defterlerini sunmadığından, davacının iddiasını ispatladığının kabul edilmesi gerekirken, davacının ticari defterlerini sunmaması nedeniyle aleyhe bir sonuca varılmasının yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, fatura kaynaklı olduğu ileri sürülen alacağının tahsiline yönelik yapılan takibe karşı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Davalının vergi kaydı celbedilmiş, 2.sınıf tüccar olduğu ve işletme hesabına göre defter tuttuğu bildirilmiştir. İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasında , davacı alacaklı tarafça davalı borçlu hakkında 23.600,00 TL fatura bedeli, 2.124,00 TL işlemiş faiz, toplam 25.724,00 TL nın tahsiline yönelik ilamsız takibin itiraz üzerine durdurulduğu anlaşılmıştır. Davacının faturaya dayandığı,mahkemenin tarafların ticari defterlerini sunmaları için süre vermesine rağmen taraf ticari defterlerinin sunulmadığı belirlenmiştir. İspat hususuna gelince; Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. Davacı tarafça davalıya iddia edilen hizmetin verildiği ispatlanamadığından,mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/06/2023