Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/401 E. 2023/3309 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/401
KARAR NO: 2023/3309
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2022
NUMARASI: 2018/851 E – 2022/641 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 07/11/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkili şirket ile davalı şirketinden 132+20 adet hat için GSM servis hizmeti aldığını, bu hizmetten net KDV ve diğer vergi resim vb. kalemler dahil olmak üzere aylık 6.000 TL bedel üzerinden 10.10.2017 tarihinde sözleşme akdedildiğini ve yaklaşık 3 buçuk ay süre ile söz konusu bu hatları bünyesinde kullandığını, müvekkilinin bu sözleşme ile; davalı şirkete aylık 6.000 TL bedel ödeyecek, bu bedel karşılığında davalı şirkette 132+20 adet hattı aylık belirlenen tutarı geçmeyecek ve paket limitlerinin dolması halinde otomatik olarak duracak şekilde kullanmasını sağlayacağını, tarafların söz konusu bu sözleşmeyle, kullanım bedellerine ilişkin vergiler dahil aylık 6.000,00TL tavan sınır belirlenmesine rağmen davalı firmanın bu sınıra hiçbir şekilde riayet etmediğini, müvekkilinin davalı firmaya güvenmiş ve davalı firmanın tanzim edeceği faturalara istinaden otomatik ödeme talimatı tanımladığını, müvekkiline ayrı ayrı olmak üzere toplam da 95.233,02 TL üzerinden fatura gönderdiğini, bu tutar üzerinden toplamda 30.352,47 indirim uygulayarak 64.880.55 TL borç çıkarttığını, davalı şirketin, müvekkilinin 4 aylık kullanım bedeli olan aylık 6.000,00 TL x 4: 24.000,00 TL dışında 40.880.55 TL( 64.880,55 – 24.000,00) verilmeyen hizmete ilişkin para tahsil etmek istediğini, müvekkilinden vermediği hizmete ilişkin 40.880,55 TL para talep eden davalının bunun 21.743.66 TL’sin otomatik ödeme talimatından tahsil ettiğini, kalan bakiyeyi de İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takibe konu ederek ferileri ile birlikte tahsil ettiğini, davalının otomatik ödeme talimat ile icra dosyasından tahsil ettiği toplam tutar 52.111,60 TL olduğunu, davayı ikame etmeden önce haksız tutarların iadesi için davalı şirketin bayisine gönderdikleri mail de, davalı firmanın bayisi tarafından “…@…” adresinden gönderilen cevabi mailde “Tarafınıza haksız olarak kullanım dışı yapılan ücretlendirmeler fatura tutarları ile ilgili iade yapılıyor olacaktır” taahhüdünü içerir mail gönderildiğini, sözleşmeden ve maillerden de anlaşılacağı üzere aylık KDV ve diğer vergiler dahil toplam da 6.000 TL üzerinden taahhütte bulunan davalı firma, bu taahhüdüne uymayarak müvekkilinden 52.111,60 TL fazladan tahsilat yaptığını, otomatik ödeme talimatı üzerinden yapılan tahsilata ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas dosyadan ödenen 30.367,94 TL davalıdan ticari avans faizi ile istirdatına, %20 az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın, İİK’nun 72/1. maddesinde öngörülen menfi tespit davası seklinde olmadığını, davacının daha önce icra dairesine fuzulen ödemek zorunda kaldığı paranın geri alınması amacına yönelik ve aynı maddenin 7. fıkrasında belirtilen genel hükümlere dayalı bir istirdat davası olduğu dikkate alınmadan, davada uygulama olanağı bulunmayan aynı maddenin 5. fıkrasında belirtilen icra tazminatının davacı tarafından talep edilmesinin doğru olmadığını, işbu davada, İİK’nun 72/7 maddesi uyarınca açılmış istirdat davası olduğunu, anılan fıkrada davada haklı çıkan tarafın yararına bir tazminata karar verileceğine ilişkin bir hükmün mevcut olmadığını, bu durum karşısında davayı kazanan tarafın yararına tazminat takdirine yasal olanak bulunmadığını, istirdat davalarında herhangi bir tazminat ödeme yükümlülüğünün olmadığını, davacı tarafın bu talebinin son derece mesnetsiz olduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın öncelikle yetki yönünden reddine, bu talep kabul edilmediği takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; hükme esas alınarak raporda da belirtildiği üzere, taraflar arasında 18.10.2017 ve 27.11.2017 tarihinde akdedilen abonelik sözleşmelerinde “Ek-1 sunulan fiyat teklifine ilişkin belgeye” bir atıf yapılmamış olduğu, sözleşmelerde bu belgede tanımlanan “Firma içi yapılan analiz” tablosu ile eşleşen bir hat sayısı ve tarife bilgisi ile fiyat bilgisine toplamda ulaşılmasını sağlayan bir hesaplama yapılamadığı tespit ve değerlendirmeleri ile bu belgede belirtilen 6000 TL tavan sınır rakamının “sözleşmeye esas bir değer olamayacağı, faturaların taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği; ancak limitinde duran internet tarifesi aboneliği dolayısıyla sistemin limit aşımına izin vermemesi gerektiği bu özelliğin bazı dönemlerde çalışmaması nedeniyle faturalandırılan internet ücretlerinin yerinde olmadığı, dava konusu istirdat talebinin dayanağı icra takibi ile tahsile konan 24.947,52 TL tutarındaki 4 adet fatura bedelinin, toplam 7.272,23 TL tutarındaki kısmının fazladan faturalandırıldığı gerekçesiyle; Davanın Kısmen Kabulü ile; 5.629,92 TL’nin 18/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı lehine tazminat hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir.1- Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın müvekkili tarafından yöneltilen talepleri kabul etmesine rağmen, mahkemenin ödeme olgusunun ispat edilememesi sonucunda kabul beyanı doğrultusunda eda hükmü kurması gerekirken, davanın esasını incelemiş ve netice yanlış karar vermiş olduğunu, davalı tarafın, mahkemeye sunduğu beyanlar ile yerel mahkemede alacak iddiasını kabul ettiğini, nitekim; davalının 28/02/2019 tarihli beyan dilekçesinde;” uyuşmazlık konusu bedelin müvekkili şirket tarafından davacıya iade edilmiş olup, dava konusuz kalmıştır” ifadelerine yer verdiğini, mahkemenin müvekkilinin kesinlikle imzasının bulunmadığı, davalı tarafından hukuki dayanaktan yoksun şekilde sunulan sözleşmeyi imza incelemesi dahi yapılmadan hükme esas aldığını, müvekkili ile davalı firma arasında tek bir sözleşme bulunduğu, mahkemenin hükme esas aldığı ve aynı zamanda imza itirazında bulundukları sözleşme gibi taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığı, yargılamada iki farklı bilirkişiden rapor alınmış olup, son rapor ve ek rapor tutarların haksız tahsil edildiğini açıkça ortaya koyduğunu, hal böyle iken yerel mahkemenin imza itirazında bulundukları ve açıkça hatalı hesap yapılan ilk raporu hükme esas alarak hüküm kurduğunu ve hatalı karar verdiğini, nitekim, bu durumu ispatlar nitelikte, Mahkemeye sunulan 31/01/2022 tarihli 2. ek bilirkişi raporunun 6.000,00 TL tutarında tavan limit belirlendiği esasına göre hazırlandığını, ayrıca raporda bu hususu destekler nitelikte,Anlaşma Detayları’ nın … tarafından imzalanması, …’ın davacı ile yaptığı e-posta yazışmalarında “…” DNS sunucu adresinin (e-posta adresinin) kullanılması, Sözleşmelerin “…” kaşesi üzerine imzalanması,kaşeler üzerindeki imzaların … tarafından imzalandığının belirtilmeleri nedenleriyle, davalı …’in Anlaşma Detayları’nda belirtilen hususlar için bağlayıcı olduğu kanaati ile rapor tanzim edildiğini, . olayın bütünü, mahkemece hükme esas alınan hatalı bilirkişi raporunda dikkate alınmamasına rağmen, işbu 2.ek bilirkişi raporu yerel mahkemeye sundukları beyanların doğruluğunu gerçekliğe en yakın surette ispatlar nitelikte olduğu, bu nedenle yerel mahkemece 2.ek bilirkişi raporu dikkate alınmaksızın hüküm kurulması ve hatta imza itirazılarının olduğu ve imza incelemesinin yapılmadığı sözleşmeye dayalı tanzim edilen ilk raporun hükme esas alınmasının müvekkilinin bir kez daha mağdur olmasına sebep olduğunu,bu sebeplerle kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir.2- Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; davacı taraf ile imzalanan abonelik sözleşmelerinde tavan fiyat bulunmadığı, bu durumun yerel mahkeme tarafından verilen karar ile de sabit olduğu, davacı tarafın her ne kadar kullanım bedellerine ilişkin aylık 6.000-TL tavan sınır belirlendiğini iddia edip işbu davayı ikame etse de finansman uzmanı ve elektrik mühendisi bilirkişilerce hazırlanan kök rapor ve ek raporda da tespit edildiği üzere davacı taraf ile müvekkili şirket arasında imzalanan abonelik sözleşmelerinde 6.000-TL tavan sınır bulunmadığı, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 15.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda ‘’18.10.2017 ve 21.11.2017 tarihinde akdedilen abonelik sözleşmelerinde ‘’Ek-1 sunulan fiyat teklifine ilişkin belgeye’’ bir atıf yapılmamış olduğu, sözleşmelerde bu belgede tanımlanan ‘’Firma için yapılan analiz’’ tablosu ile eşleşen bir hat sayısı ve tarife bilgisi ile fiyat bilgisine toplamda ulaşılmasını sağlayan bir hesaplama yapılamadığı tespit ve değerlendirmeleri ile bu belgede belirtilen 6.000,-TL tavan sınır rakamının ‘’sözleşmeye esas bir değer olamayacağı’’ denilmek suretiyle tavan sınır bulunmadığının açıkça tespit edildiği, dava konusu faturalarda fazladan hesaplama yapıldığı tespiti ile karar verilmesi hatalı olduğu, uyuşmazlık konusu bedel müvekkil şirket tarafından davacı tarafa iade edildiği, yerel mahkemenin bu durumu dikkate almadığı, sonuç olarak müvekkili şirket aleyhine haksız bir sonucun ortaya çıkmasına sebebiyet verdiğini, müvekkili şirketin abonelik sözleşmesi ve eklerine uygun hareket ederek, davacı tarafa hizmet sağladığını , davacı tarafın faydalandığı hizmetin karşılığı olarak faturalardan sorumlu olması gerektiğini, nitekim davacı tarafın tarifesi dışında kullanım yapmasının sorumluluğunun da müvekkili şirkete yüklenemeyeceği, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından takibe konulan alacakta herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı,bu sebeplerle kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, alacak talebine ilişkindir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; Davacı tarafça dosyaya sunulan ,10.10.2017 tarihli, … antetli “… Kurumsal Satış Koordinatörü ünvanlı …” tarafından imza edilmiş, davacı şirket adına düzenlenmiş yazı ile ekte fiyat teklifi sunulduğu belirtilmektedir.Anlaşma Detayları” başlığı altında, özetle; Aboneliğiniz boyunca faturalarınız sabit olarak 6000,0 TL geliyor olacaktır.(vergiler dahil), Geçiş yapılması durumunda şirketiniz hesaplarına 30 işgünü içerisinde 71.400TL ödeme nakit olarak yapılacaktır. Şirketiniz hatlarınıza verilmiş olan internetlerin hepsi limitinde duruyor olacak ve bu konuda herhangi bir aşım ile karşılaşmayacaksınız Yurtdışında kullanılmak üzere 1000 Dakika 1000 SMS 1GB İnternet veriliyor olacaktır. İnternet bittiğinde limitinde duruyor olacaktır.) “elyazısı ile” 30 gün boyurnca geçerli olacaktır. %10 indirim ilk faturanızdan sonra tarafinıza veriliyor olacaktır. … Yurtdışı kullanımı tarifeniz 4. Sayfada bulunmaktadır. “elyazısı ile” “Aylık farura tutarı 6000TL’yi geçmeyecektir. Geçmesi halinde aynı Ay içerisinde iade edilecektir.” yazılı olup,aynı kişinin imzasının bulunduğu, ve ekinde “Firma için yapılan Analiz” başlığı ile tablo halinde; tarife ve hat adedinin (132+20 ) toplam 6.000,-TL yazılı olduğu görülmüştür. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin dayanağı 4 adet faturaya ilişkin olduğu anlaşılmıştır.Mahkemece yargılamada alınan bilirkişi raporunda özetle;İstirdadı talep edilen tutar İstanbul Anadolu … . İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından tahsil edilen 30.367,94 TL’dir. Dava tarihinden sonra 5/10/2018 tarihinde 3.391,75 TL iade edilmiş olduğu davacı tarafın kabulündedir. Taraflar arasında imzalanmış, 3 adet “… Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi” formu bulunmaktadır. Bu sözleşmeler kapsamında, … ve … numaralâr taşınmak suretiyle ve yeni hatlar ile abonelik tesis edilmiş olduğu, 18/10/2017 tarihinde “… No:…” Faturalı hat referansı ile bağlı 100 adet hât için, “…” tarifesi ile (Av. Kur. …) … Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi” imza edilmiş olduğu, 18/10/2017 tarihinde “… No:…” faturalı hat referansı ile bağlı 26 adet hat içi “…” tarifesi ile … Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi” imza edilmiş olduğu, 28/11/2017 tarihinde “… No:…” Faturalı hat referansı ile bağlı 110 adet hat için , “…” tarifesi ile … Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi” imza edilmiş olduğu anlaşılmıştır. 18.10.2017 ve 27.11.2017 tarihinde akdedilen abonelik sözleşmelerinde “Ek-1 sunulan fiyat teklifine ilişkin belgeye” bir atıf yapılmamış olduğu, sözleşmelerde bu belgede tanımlanan “Firma için yapılan “fiyat analiz tablosu” ile eşleşen bir hat sayısı ve tarife bilgisi ile fiyat bilgisine toplamda ulaşılmasını sağlayan bir hesaplama yapılamadığı tespit ve değerlendirmeleri ile bu belgede belirtilen 6000TI tavan sınır rakamının “sözleşmeye esas bir değer olamayacağı”, bu belgeden, davacı için hizmet satışı amacıyla hazırlanmış bir belge olduğu, firmanın telpleri ve/veya ihtiyaçları değerlendirilerek firma için bir analiz ve fiyat çalışması yapıldığı, bu çalışma ile önerilen tarife paketleri karşılığında, alınacak hizmetin karşılığının 6000TL/’yi geçmeyeceğinin belirtildiği, belirtilen hatların ve tarife karşılıklarının dava kapsamında sunulan, “abonelik sözleşmeleri” ve faturalarda verilen bilgilerle birebir örtüşmediği, aboneliğe ilişkin bir atıf ile, aboneliğin başlangıç ve bitişi, aboneliği nitelendiren şartlar, sözleşme atıfları vb. verilmemiş olduğu,faturaların taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği, ancak limitinde duran internet tarifesi aboneliği dolayısıyla sistemin limit aşımına izin vermemesi gerektiği,bu özelliğin bazı dönemlerde çalışmaması nedeniyle faturalandırılan internet ücretlerinin yerinde olmadığı görüşü bilirilmiştir.Somut olayda ; Davacı tarafça dosyaya sunulan ,10.10.2017 tarihli, … antetli … Kurumsal Satış Koordinatörü ünvanlı …” (bayii) tarafından imza edilmiş “Anlaşma Detayları” başlıklı belge ve eklerinin “Abonelik Sözleşmesi” niteliğinde olup olmadığının irdelenmesi gerekmiştir.Taraflar arasında imzalanan 18.10.2017 ve 21.11.2017 tarihli abonelik sözleşmeleri bulunmaktadır.Sözkonusu sözleşmeler ; 18/10/2017 tarihinde “… No:…” Faturalı hat referansı ile bağlı 100 adet hât için, “MENÜ 1200” tarifesi ile … Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi” imza edilmiş olduğu, 18/10/2017 tarihinde “… No:…” Haturalı hat referansı ile bağlı 26 adet hat içi “…” tarifesi ile … Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi imza edilmiş olduğu, 28/11/2017 tarihinde “… No:…” Faturalı hat referansı ile bağlı 110 adet hat için , “…” tarifesi ile … Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi” imza edilmiş olduğu anlaşılmıştır. 18.10.2017 ve 27.11.2017 tarihinde akdedilen sözkonusu abonelik sözleşmelerinde “Ek-1 sunulan fiyat teklifine ilişkin belgeye” bir atıf yapılmamış olduğu, sözleşmelerde bu belgede tanımlanan “Firma için yapılan “fiyat analiz tablosu” ile eşleşen bir hat sayısı ve tarife bilgisi ile fiyat bilgisine toplamda ulaşılmasını sağlayan bir hesaplama yapılamadığı da bilirkişi kurulunca tesbit edilmiştir. Dolayısı ile, 10/10/2017 tarihli Anlaşma Belgesinin bir abonelik sözleşmesi olarak kabul edilmeyeceği ,aksi yorum ve görüş ile düzenlenen ikinci bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığı ,bu sebeple hükme esas alınmamasında usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla ,davacı tarafın istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.İlk bilirkişi heyeti raporunda ise ,18.10.2017 ve 27.11.2017 tarihinde akdedilen abonelik sözleşmelerinde “Ek-1 sunulan fiyat teklifine ilişkin belgeye” bir atıf yapılmamış olduğu, sözleşmelerde bu belgede tanımlanan “Firma içi yapılan analiz” tablosu ile eşleşen bir hat sayısı ve tarife bilgisi ile fiyat bilgisine toplamda ulaşılmasını sağlayan bir hesaplama yapılamadığı tespit ve değerlendirmeleri ile bu belgede belirtilen 6000.-TL tavan sınır rakamının “sözleşmeye esas bir değer olamayacağı, faturaların taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği, ancak limitinde duran internet tarifesi aboneliği dolayısıyla sistemin limit aşımına izin vermemesi gerektiği bu özelliğin bazı dönemlerde çalışmaması nedeniyle faturalandırılan internet ücretlerinin yerinde olmadığı, dava konusu istirdat talebinin dayanağı icra takibi ile tahsile konan 24.947,52 TL tutarındaki 4 adet fatura bedelinin, toplam 7.272,23 TL tutarindaki kısmının fazladan faturalandırıldığı anlaşılmakla birlikte icra takibi neticesinde tahsil edilen kısmının davacı borcu olmadığı belirtilmiştir.Mahkemece sözkonusu bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.Böylece ,mahkemece verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,Davacıdan alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalıdan alınması gereken 384,58 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 96,14 TL harcın mahsubu ile bakiye 288,44 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf masrafının istinaf eden taraflar üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/11/2023