Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/38 E. 2023/10 K. 03.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/38
KARAR NO: 2023/10
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2017
NUMARASI: 2017/106 E – 2017/707 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/01/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20.000,00- TL’nin faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; “20/04/2017 tarihli duruşmaya tarafların gelmemesi nedeniyle dosya işlemden kaldırılmış ve aradan geçen 3 ay içinde yenilenmemiş olduğundan davanın HMK 150. Maddesi gereğince açılmamış sayılmasına” şeklinde karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, dilekçesince özetle; mahkemenin 03/02/2017 tarihli tensip tutanağının taraflarına tebliğ edilmediği, HMK 150. Maddesi kapsamında davanın işlemden kaldırılmasının hukuka aykırı olduğu, dava dosyasının 3 aylık yasal süre içerisinde yenilenmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına dair verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150. maddesinde “Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması” düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 150/1 maddesinde, ”Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir” denilmiş, devamında da “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez” hükmüne yer verilmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 150/2. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılabilmesi için davacı tarafın usulüne uygun olarak duruşmaya davet edilmiş ve mazeretsiz şekilde duruşmaya katılmamış olması gerekir. Duruşmaya mazereti sebebiyle gelmeyen taraf mazeret dilekçesinde bu yönde bir talepte bulunsa ve duruşma gününü kalemden ya da UYAP sisteminden öğreneceğini bildirse dahi; Mahkemece, bir sonraki duruşma gün ve saatinin kalemden ya da UYAP sisteminden öğrenilmesine karar verilemez. Bununla birlikte Yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır. Bir davada davanın taraflarının yapılan hukuki işlemlerden haberdar olmaları, davacının duruşma gününden haberdar olması, usulüne uygun olarak duruşma gününden haberdar olup hazır olabilmesi usulüne uygun tebligat yapılmasına bağlıdır. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür.Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı) Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir. Görüldüğü üzere, taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (HGK.23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar) Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden;Davacı tarafça davalılar hakkında açılan alacak davası İstanbul 16 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/303 esasına kaydedilmiş, mahkemece yapılan yargılama sonunda, 22/12/2016 tarihli karar ile dosyanın İstanbul 14 ATM nin 2015/287 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş ise de, birleştirme kararının verildiği gün olan 22/12/2016 tarihinde , asıl dosyanın karara çıktığı anlaşıldığından ,dosyanın tekrar kendi mahkemesinde tevzi edildiği,Istanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan 03/02/2017 tarihli tensip zaptında gelmeyen müzekkere cevaplarının akibetinin beklenmesi kararı verilerek duruşmanın 20/04/2017 tarihine bırakıldığı ,uyap sisteminden ve fiziki olarak dosyada yapılan incelemede taraf vekillerine duruşma günün tebliğ edilmediği ,20/04/2017 tarihli duruşma celsesine davacı ve davalı vekilinin katılmadığı,davalı vekili tarafından mazeret dilekçesinin kabul edilmeyerek HMK 150. Madde uyarınca işlemden kaldırma kararı verildiği ve14/09/2017 tarihinde de taraflrca3 ay içerisinde yenilenmemiş olan davanın HMK 150. Madde uyarınca açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür. Somut olayda; mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde taraf teşkili sağlanmaksızın davacının duruşmadan haberdar olduğu ve duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle 6100 Sayılı Kanun’un 150/1. maddesi gereğince 20/04/2018 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonrasında davanın üç ay içinde yenilenmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Hal böyle olunca; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-a.5.maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-5 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/12/2020