Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/3702
KARAR NO: 2023/3750
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2023
NUMARASI: 2023/608 E – 2023/694 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/12/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkilinin Türk Vatandaşlığına geçmeden önce mülk satın almak için çalışmalara başladığı dönemde babasının İran’dan arkadaşı olan dava dışı …’ a yönlendirdiğini, … ‘ın da …’ın oğlu ve davalı şirketini şirket yetkilisi ve bazı şirketlerin hissedarı olduğunu, davalı şirketin çeşitli kimyasal ürünler ve plastik ham maddesi işi ile uğraştığını, müvekkilinin dava dışı … ın yanına giderek durumu anlattığını, bir mülk satın alıp vatandaş olmak istediğini ve babasının gönderdiği paralar ve bağlantılarıyla Türkiye’de ticaret yapmak istediğini söylediğini, dava dışı …’ nin kendisine yardımcı olacağını kendi şirketlerinde işi öğrenme imkanı sağlayacağını, belki ileride ortak olabileceklerini belirttiğini, bu nedenle müvekkiline ilk olarak davalı …’ın yetkilisi olduğu davalı şirkette genel vekaletname çıkararak müvekkilinin güvenini kazanmaya yönelik aslında çok da yetki içermeyen bu vekaletname ile müvekkilinde güven hissi uyandırdığını ve müvekkilinin sorumlu hissetmesine yol açtığını, müvekkilinin ilk olarak amacı doğrultusunda mülk alarak vatandaşlık başvurusu yapmaya çalıştığını, bu kapsamda dava dışı … ‘ın müvekkiline kendisinin Van ilinde bir yerinin olduğunu, onu kendisine satabileceğini, parayı şirkete göndermesini istediğini, akabinde tapuyu üzerine geçireceğini ve müvekkilinin rahatça vatandaş olabileceğini söylemesi üzerine müvekkili tarafından davalının şirketi olan … Sanayi ve Dış Tic Ltd hesabına farklı tarihlerde 100.000 Euro, – 65.000 Euro ve 85.000 Usd para gönderdiğini, bu gönderdikleri paranın açıklamasında taşınmaz bilgileri belirtilerek paraların gönderildiğini, ancak müvekkili tarafından paranın gönderilmesinden buyana ne gayrimenkulü müvekkiline devretmediği gibi ödediği paraların iadesini de yapmadığını, bunun üzerine müvekkili tarafından İstanbul CBS nin 2023/164020 haz. Numaralı dosyası ile dolandırıcılık suçundan şikayette bulunduğunu, müvekkilinin büyük miktarda dövizini alan ve Van’ daki mülkü müvekkilinin üzerine geçirmeyerek hala şirketi … Tic Ltd Şti üzerinden yeni tekliflerde bulunduğunu, müvekkiline ekonomik sıkıntıda olduğunu, korona nedeni ile işlerinin bozulduğunu parasını iade edemediğini bunun karşılığında şirkete ortak olmasını, vatandaş olduğunda hisseleri vereceği teklifinde bulunduğunu, müvekkilinin ilk başlarda kabul etmediği teklifi ödediği paraları kurtarmak umuduyla kabul ettiğini, bundan sonra ilişkilerin daha çıkılmaz hale geldiğini, müvekkilinin davalıların hileli davranışları üzerine davalılara ve davalıların yetkilisi ve hissedarı olduğu şirketlere toplam 13.647.955,43 TL, 195.000 Usd VE 165.000 Euro olarak yaklaşık 24.000.000 TL gönderdiğini, huzurdaki itirazın iptali davasına konu icra takibinin de müvekkilinin kendi hesabından davalı şirket adına üçüncü kişilere olan borçlarının ödenmesi için 2.493.388,00 TL para gönderimi yaptığını, davalı yanın ticari defterleri ve banka hesapları celp edildiğinde hukuki gerçekliğin ortaya çıkacağını, bu alacağın tahsili için başlattığı İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takibe hukuka aykırı şekilde itiraz ettiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu beyan ederek davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasının kaldığı yerden devamına, borçlunun takip konusu borcu mevduata uygulanacak en yüksek reeskont avans faizi ile ödemesine, haksız itirazdan dolayı asıl alacak üzerinden %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; “Davacı, davalı tarafından iradesinin sakatlandığını ve şirket hissedarı olacağı inancıyla davalıya ödeme yaptığını, bu nedenle TBK md. 77 uyarınca haklı bir sebep olmaksızın zenginleştiğini, davalıya yapılan haksız ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri ödenmesini talep etmiştir. Davacının davalı şirket ortağı olduğuna ve alacak talebinin ortaklıktan kaynaklandığına dair bir iddiası bulunmayıp davasını sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandırmıştır. Davacının tacir olduğuna dair dosyada bir delil ve iddia da bulunmamaktadır. Sebepsiz zenginleşme hükümleri TTK’da değil TBK’da düzenlenmiştir. Dolayısıyla dava 6102 sayılı kanunun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi aynı kanunun 5. maddesinde belirtilen nisbi ticari davalardan da değildir.” gerekçesiyle , “1- Davanın, mahkememizin görevsiz olması nedeniyle 6100 sayılı HMK md. 114/1-c, 115/2 uyarınca dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE, 2- Kararın kesinleşmesinden itibaren ya da kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflarca müracaat edildiğinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, “şeklinde hüküm kurulmuştur. Mahkemece verilen kararı, davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde;” davanın Asliye Ticaret Mahkemeleri yargı alanında olduğu düşünülmektedir.” şeklinde istinaf sebebi ileri sürülerek, kararın kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , itirazın iptali talebine ilişkindir. Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce resen dikkate alınması gerekmektedir.Dosya kapsamı itibarıyla davacının tacir olduğu yönünde bir iddia ve delil bulunmamaktadır.Dava , 6102 sayılı kanunun 4. maddesinde düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı kanunun 5. maddesinde belirtilen nisbi ticari davalardan da değildir. Bu nedenle ticari dava mahiyetinde olmayan iş bu davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan ,mahkemece bu gerekçe ile verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/12/2023