Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/3695 E. 2023/3831 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/3695
KARAR NO: 2023/3831
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2023
NUMARASI: 2023/354 D.İş – 2023/387 K
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili ile … ANONİM ŞİRKETİ arasında imzalanan 01.07.2023 tarihli Birim Fiyat Sabitleme sözleşmesi kapsamında … numaralı 18.898.936,18 TL bedelli faturanın tarafların mutabakatı ile düzenlenerek karşı tarafa gönderildiğini, örneğini ekledikleri … A.Ş. tarafından kep adresinden gönderilen yazıda ( Takas mahsup beyan yazısı ) iş bu fatura tutarının kabul edildiğini, ancak fatura tutarından davalının müvekkili şirkete kesmiş olduğu ve müvekkili şirket tarafından mahsubuna muvafakat edilmeyen … Numaralı ve … numaralı faturaların tamamı ile … Numaralı faturadan kalan tutar olan 2.609.529,57 TL olmak üzere toplam 5.860853,44 TL’nin TBK 139. Maddesi uyarınca … faturadan kaynaklı 18.898.936,18 TL alacakları ile takas ettiklerini iddia ettiğini, ancak faturanın bakiye alacağı olan 13.038.082,74 TL ile ilgili herhangi bir ödemenin gerçekleştirilmediğini, karşı tarafın mahsup ettiğini iddia ettiği faturalara mahsup beyanı kabul etmediklerini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile bu mahsup beyanı sonrasında bile müvekkili şirketin 13.038.082,74 TL alacağı bulunduğunun davalı tarafında kabulünde olduğunu, borcun vade tarihinde ödenmediğini, ileri sürerek borçlunun fazlaya ilişkin talep dava ve itiraz hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.000,00 TL borcuna yetecek miktarda taşınır, taşınmaz, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 vd. maddeleri gereği ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” Fatura içeriği, edimin yerine getirilip getirilmediği, alacağın varlığı ve miktarının yargılama ile birlikte belirlenebilecek nitelikte olduğu” gerekçeleriyle koşulların oluşmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı ihtiyati haciz talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; kararın eksik inceleme ile verildiğini, faturanın, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen borçlu ile (ek 1 borçlu şirket tarafından faturanın hangi bedelde kesilmesi gerektiğine ilişkin 17.10.2023 tarihinde gönderilen mail) uzlaşılmasına istinaden düzenlendiğini, yine borçlu … A.Ş. tarafından kep adresinden gönderilen yazıda (ek2 Takas mahsup beyan yazısı) iş bu fatura tutarının kabul edildiğini, ancak fatura tutarından davalının müvekkili şirkete kesmiş olduğu ve müvekkili şirket tarafından mahsubuna muvafakat edilmeyen toplam 5.860853,44 TL’nin TBK 139. Maddesi uyarınca … faturadan kaynaklı 18.898.936,18 TL alacak ile takas ettiklerini iddia ettiklerini, ancak faturanın bakiye alacağı olan 13.038.082,74 TL ile ilgili herhangi bir ödeme gerçekleştirdiklerine dair beyanda bulunmadıklarını, borçlunun kep adresinden gönderilen bu yazı ile kabul anlamına gelmemek kaydı ile mahsup beyanı sonrasında bile müvekkili şirketin bahsi geçen fatura nedeniyle 13.038.082,74 TL alacağı bulunduğu davalı (borçlu tarafından) ikrar edildiğini, herhangibir ödeme yapıldığına ilişkin beyanda bulunulmadığını, davalı tarafından ihtiyati haciz talebine konu alacak miktarının çok üzerinde borçlu olunduğu kabul edilmişken mahkemenin İİK 257. madde koşullarının oluşmadığı kabulü usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen vekili istinaf başvurusuna cevabında; faturanın, bir alacağın varlığının ve miktarının kabulü için yeterli olmadığını, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecbur olduğunu, davacı tarafın istinaf dilekçesinde belirttiği şekilde 13.038.082,74 TL’lik bakiye tutarın varlığının müvekkili şirketçe ikrar edildiği iddiası gerçeği yansıtmadığını, ihtiyati haciz kararının verilebilmesi borçlunun alacaklı taraftan mal kaçırma ihtimalinin olması gibi alacaklıya güvence sağlamanın gerekli olduğu bir durumun bulunması gerektiğini, ortada muaccel olan bir borç bile bulunmazken davacı tarafın ihtiyati haciz talebinde bulunması hukuk ile izah edilebilecek bir durum olmadığını beyanla başvurunun reddine karar verilmesini istemiştir. Talep, taraflar arasındaki mutabakata dayalı olarak düzenlenen fatura alacaklarına dayalı ihtiyati haciz talebine ilişkindir.İstinafa gelen uyuşmazlık, fatura ve davalı takas beyanı sonrası kalan alacağa dayalı ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarındadır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19.HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Yaklaşık ispat konusunda, ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda, bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hâkim o iddianın ağırlıklı/kuvvetli ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı etmez. İhtiyati hacze karar vermenin ön koşulu İİK’nın 258/1 maddesinin ikinci cümlesinde de belirtildiği üzere ihtiyati haciz sebeplerinin varlığının istekçi tarafından mahkemede kanaat oluşturacak şekilde dosyaya sunulmasıdır. Bu anlamda ihtiyati haczin olağan haciz yolu olmaması nedeniyle her vadesi gelen alacak ya da ilamla hükmedilmiş bir alacak doğrudan ihtiyati haciz kararına konu olmayacağı kuşkusuzdur. İstekte bulunanın alacağın varlığı ile borçlunun mal varlığına önceden el konulmasını gerektiren nedenlere ilişkin ikna edici nitelikte ihtiyati haciz sebeplerini bildirmesi ve bu konudaki delil ve belgelerini istemine ekli olarak sunması zorunludur. Eldeki dosyada alacaklı, 23.10.2023 vade tarihli 15.749.113,48 TL alacak ile 3.149.822,70 TL KDV olmak üzere toplam 18.898.936,18 TL bedelli fatura kaynaklı alacağını talep ederken davalı tarafça gönderilen takas metni gereği, talebi kabul etmemekle beraber takas edilen toplam 5.860853,44 TL miktar düşüldüğünde dahi bakiye alacağı olan 13.038.082,74 TL olduğunu, alacağın vadesini gelmiş olduğunu ileri sürerek talepte bulunmuştur. Ancak dosyanın bulunduğu aşama itibariyle davacının dayandığı deliller faturaya konu mal ve hizmetin verildiğine yaklaşık olarak ispata elverişli değildir. Fatura düzenlenmesi karşı tarafın borçlu sayılması için yeterli belge sayılmaz.Somut olayda talep eden vekili mutabakat formu mevcut olduğunu ileri sürerek ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmekte ise de karşı yanın kendisine e-mail yoluyla gönderilmiş olduğu anlaşılan mutabakat formu hakkında bir beyanı bulunmadığı gözetildiğinde dosya mevcuduna göre muaccel alacağın varlığı, özellikle miktarı dosyanın geldiği aşama itibariyle, karşı taraf savunmaları değerlendirildikten belirleneceğinden, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz isteminin reddine karar vermesinde isabetsizlik görülmemiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirilmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, ihtiyati haciz talep edenin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;İhtiyati haciz talep eden … Anonim Şirketi’nin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/12/2023