Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/3673 E. 2023/3652 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/3673
KARAR NO: 2023/3652
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 26/10/2023
NUMARASI: 2022/738 Esas
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit -|İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 07/12/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davalı birleşen davacı vekili 20/10/2023 tarihli dilekçesi ile “… seri numaralı Kaçak Elektrik Tespit Tutanağının düzenlenmesi üzerine tahakkuk ettirilen fatura, son ödeme tarihi geçmiş olmasına rağmen ödenmediği,alacağın muaccel olup, rehin ile de temin edilmediği,işbu davanın sonuçlanması ve icra takibinin kesinleşmesi beklenildiği takdirde, “kamu alacağı” niteliğinde olan kaçak elektrik bedelinin tahsili tehlikeye gireceği,dava değerinden ve borçlu tarafın yargılama aşamasında ve daha öncesinde göstermiş olduğu tavırlardan anlaşılacağı üzere; borçlunun mal kaçırma ve adres değiştirme ihtimali bulunduğundan, hüküm ve icra takibi kesinleşinceye kadar, hukuki güvence kapsamında, borçlunun borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi için İİK m. 257 gereği ihtiyati haciz talep etme zarureti hâsıl olduğu,görülmekte olan dosyaya ilişkin alacağı kanıtlar nitelikte olan aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge niteliğindeki kaçak elektrik kullanım tespit tutanakları, kaçak elektrik hesap bülteni, faturalar ve kaçak elektrik kullanımının tespit edildiği esnada çekilen video kaydı ve delil niteliğindeki tüm sair bilgi, belgeler dosya kapsamına sunulduğu,dosya kapsamında yer alan tutanaklar ve video kaydı incelendiğine ihtiyati haciz talebimizin kabul edilebilmesi için gereken “yaklaşık ispat” koşulu da sağlanmdığı,hatta 29/07/2023 tarihli bilirkişi raporu ile dava bakımından haklılığın tam anlamı ile sübut bulduğu,ihtiyati haciz talebine ve davaya konu edilmiş olan alacak “kaçak elektrik” kullanımından doğan fatura alacağı olduğu,dava dosyasının içeriğine davalı hakkında tutulmuş olan … seri numaralı kaçak elektrik kullanım tespit tutanakları, kaçak elektrik hesap bülteni, faturalar ve kaçak elektrik kullanımının tespit edildiği esnada çekilen video kaydı sunulduğu ,alacağın varlığı, miktarı, sebebi, konusu, gerekçesi, kaynağı dosya kapsamına sunulmuş olan belgelerle ve bilirkişi raporu ile sabit olduğu, öncelikle teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği,aksi halde davalı tarafın mal kaçırma, adres değiştirme ve kaçma ihtimalleri de göz önüne alındığında müvekkili şirket bakımından telafisi mümkün olmayan zararlar doğacağı aşikardır.” ifadelerine yer vererek borçlunun borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi için İİK m. 257 gereği ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce 25/01/2023 tarihli ara karar ile; “Davacının ihtiyati haciz talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf etmesi üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda; 02/06/2023 tarih 2023/1748 E.-2023/1791 K.sayılı kararı ile “İhtiyati haciz talep eden …’ın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, “karar verildiği görülmüştür.Birleşen davada davacının yeniden ihtiyati haciz talep etmesi karşısında,bu kez mahkemece 26/10/2023 tarihli ara karar ile; İhtiyati haciz talebi kapsamında dosya incelendiğinde; dava, kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olup, davacı vekili mahkemece alınan bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmeler ve belirtilen miktar uyarınca kaçak elektrik kullanımına ilişkin tespitlerin, yaklaşık ispat için yeterli olduğunu belirterek ihtiyati haciz talebinde bulunmuş olup, mahkemece 09/10/2023 tarihli celsede tutanak mümzi tanıkların dinlenilmelerine karar verildiği, yapılacak değerlendirme ile ek rapor alınması gündeme gelebilecek olmakla, alınan bilirkişi raporu mahkememizce kesin bir rapor olarak henüz kabul edilmediği,, bu bağlamda bilirkişi rapor süreci henüz tamamlanmadığından davacı vekilinin raporun kesinleştiği yönündeki beyanı yerinde görülmediği” gerekçesiyle, “1-Davalı birleşen davacı vekilinin 20/10/2023 tarihli dilekçesindeki ihtiyati haciz talebinin reddine, 2-Ara kararın davacı vekiline tebliğine,Dair, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere” karar verilmiştir.Kararı birleşen davacısı … vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde; yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmiş olduğunu, yerel mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu,bilirkişi raporunun sonuç bölümünde”Davacının kullanmış olduğu enerjinin kaçak enerji olduğu, davalı … Kurumu tarafından hazırlanmış faturaların gerçeği yansıttığı, faturalar toplamının 667,215,03 TL olduğu, yapılan kaçak tahakkuk bülteni hesaplamasının doğru olduğu, davalı Kurumun icra takibi başlatmakta haklı olduğu, davacının gecikme faizleri ve KDV dahil olmak üzere 670.553,77 TL ödemesi gerektiği dolayısıyla menfi tespit davasının açılmasının yerinde olmadığının” belirtildiği,muaceliyet şartının da gerçekletiği,alınan bilirkişi raporu ve sunulu deliller kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;Asıl dava menfi tespit,birleşen dava ise,davacı … tarafından açılan itirazın iptali talebine yöneliktir.İstinafa gelen uyuşmazlık, kaçak tutanağı nedeniyle tahakkuk eden borç için ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarındadır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19.HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Yaklaşık ispat konusunda, ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda, bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hâkim o iddianın ağırlıklı/kuvvetli ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı etmez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 204. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; “İlgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar.” Özel hukuk tüzel kişisi olan şirkette hizmet akdiyle çalışan görevliler tarafından düzenlenen kaçak tespit tutanaklarının, 6100 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin ikinci fıkrasında sayılan belgelerden olmadığı tartışmasızdır. Eş söyleyişle, kaçak elektrik tutanağı, aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden değildir ( Y.3.HD 2021/4894 E., 2021/10580 K.; 2022/8164 E-2023/954 sayılı ilamları da aynı yöndedir.)Somut olayda, özel hukuk tüzel kişisi olan şirket tarafından düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağı ve bu tutanağa dayalı tahakkuk ettirilen faturalar nedeniyle alacağın muaccel olduğu ileri sürülmekle birlikte ,her nekadar bilirkişi raporu alındığı,bu bilirkişi raporu doğrultusunda yeniden ihtiyati haciz verilmesi talep edilmiş isede,bilirkişi raporunun mahkemece ve taraflarca değerlendirilmesi,itiraz olursa bu hususların incelenmesi ve hükme dayanak yapılacak yeterlilikte olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinden,bu durumda mevcut deliller, kaçak kullanım ve faturalardaki bedel yönünden talep edenin iddialar yönünden yaklaşık ispata elverişli değildir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararın mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, birleşen dosya davacısı …’ın ihtiyati haciz yönünden istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Birleşen davada ihtiyati haciz talep eden davacı …’ın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/12/2023