Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/3639 E. 2023/3804 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/3639
KARAR NO: 2023/3804
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2023
NUMARASI: 2022/677 E – 2023/600 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında davalının işletmesinde bulunan kliniğin muayyen bir kısmında saç ekimi yapılmak üzere mutabakat sağlandığını ve bu mutabakat üzerine kullanma bedeline karşılık davacı tarafça olarak 135.000,00 TL havale ile ödeme yapıldığını, davalı şirketçe davacıya herhangi bir yer teslimi yapılmadığını, davalı tarafından yer teslimi yapılmadığı gibi davacıdan yüksek miktarda ek ödemeler istenildiğini, bu nedenle yer teslimi yapılmaması ve ödenen miktarın iade edilmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalının icra takibine itiraz ettiğini, davalı ile yapılan arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını beyanla, borçlunun takibe itirazının iptaline, takibin devamını ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkil şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takip dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı itiraz ettiklerini, icra dosyasında alacak iddiasının dayanağı olarak “Saç ekimi konusunda kalının mutabakat gereği ödenen ancak tahakkuk etmeyen ortaklık payının sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iadesi talebi” değinildiğini, ancak alacak iddiasının dayanağı olarak herhangi belgeden söz edilmediği gibi davacının davalı şirketten hiç bir alacağının olmadığını ve takip dayanağında ortaklıktan söz edildiğini, dava dilekçesinde kullanma bedeli iddiasında bulunulduğunu, bu nedenle de dava dayanağı ile takip dayanağının birbirinden farklı olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında yazılı ya da sözlü hiçbir ortaklık ilişkisinin olmadığını, ayrıca esasa ilişkin cevap ve itirazlarının beyan ve savunma haklarının saklı kalması kaydı ile, davacının dava dilekçesinde sunduğu tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını ve hak düşürücü sürelerinin de geçmiş olması sebebiyle reddine karar verilmesini talep ettiğini, ayrıca dava dilekçesinin davacı bölümünde ” … Hizmetleri Ticaret Ltd. Şti. ” yazıldığını ancak davanın dayanağı olarak gösterilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan icra takibinde alacaklı bölümünde ise , “Tasfiye Halinde … Hiz. Tic. Ltd. Şti. Yazıldığının görüldüğünü, bu nedenle şirketi temsil ve işlem yetkisi tasfiye memurunda olması gerektiğini ve bu duruma uygun olarak alınmayan vekaletnameye istinaden icra takibi yapılabilmesi mümkün olmadığını, bu nedenlerle davalı şirket hakkında usulüne uygun olarak yapılmış bir icra takibinin olmadığını, belirterek,davalı hakkındaki davanın reddi ile davacı alacaklının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkeme,nin uyuşmazlığın taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle; “1-)Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan mahkemenin görevsizliğine, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine, 2-)Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” ilişkin kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2022/814 E. 2022/2723 K.sayılı 19/10/2022 tarihli ilamı ile;”Davacı tarafça yapılan takipte davacının tasfiye halinde olduğu belirtilerek takip yapıldığı,takibe tasfiye halindeki şirkete ait vekaletnamenin eklendiği,dava dilekçesine yine tasfiye halindeki davacı şirkete ait vekaletname eklenerek dava açılmış ise de; zuhulen dava dilekçesinde davacının tasfiye halinde olduğunun belirtilmemesinin maddi hataya dayalı ve düzeltilebilir nitelikte olduğu görülerek resen taraf sıfatında davacının tasfiye halinde ibaresi eklendiği,uyuşmazlığın adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığı, tarafların tacir olduğu gözetilerek görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, mahkemece yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmadığından , davalının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine” karar verilmiştir. Mahkemece istinaf iade kararı sonrası alınan bilirkişi raporu kapsamında, 2018-2019 yılı taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve davacı tarafça davalıya gönderilen 135.000,00 TLnın her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu,taraflar arasındaki adi ortaklığın faaliyete hiç geçmediği.iadesi gerektiği,ayrıca davalının takip öncesi temerrüde düşürülmediği gibi alacağın da likit olduğu gerekçesi ile; “1-) Davanın kısmen kabulü ile; davalıların İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 135.000,00TL yönünden iptaline, takibin bu alacak yönünden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin işlemiş faiz yönünden talebin reddine, 2-)Asıl alacağın %20 si olan 27.000,00TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; takibin İİK hükümlerine uygun yapılmadığını,alacak dayanağı belgeden sözedilmediğini, davacı şirketin iddialarını kanıtlayamadığı, sözlü ve yazılı delil sunamadığının dosya kapsamı ile sabit olmasına rağmen davacının ödediği paranın adi ortaklık payı olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını,dekontta ödeme sebebinin belirtilmediğini,ayrıca davacının kendisinin taahhütlerine uymadığını, arabuluculuk şartının yerine getirilmediğini,alacağın likit olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, adi ortaklık sözleşmesine dayalı alacağın tahsiline dair yapılan takibe karşı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine talebine yöneliktir. Davacı tarafça arabuluculuk son tutanağı dosyaya sunulmuştur.İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takipte davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 135.500,00 TL asıl alacak,10.858,56 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 146.358,56TLnın tahsiline yönelik yapılan ilamsız takibin itiraz üzerine durdurulduğu anlaşılmıştır. Söz konusu icra takibinde borcun dayanılan nedeni “saç ekimi konusunda kalınan mutabakat gereği ödenen ancak tahakkuk etmeyen ortaklık payının sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iadesi talebi” olarak belirtilmiştir. Anılan sözleşme gereği davalı şirketin saç ekimi konusunda davacı şirkete yer temini, gerekli personel ve teçhizat sağlaması karşılığında davacı şirketin ise karşılığında davalı şirkete hasta/müşteri getirmesi konusunda anlaşma sağlandığı,uyuşmazlığın adi ortaklık ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Hatta davalı taraf davacının taahhütlerine uymadığını ileri sürmüştür. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. İstinaf iade kararından sonra yapılan bilirkişi incelemesi ve alınan kök rapor ve eksik kayıtların incelendiği ek raporda da belirtildiği üzere,takibe konu edilen 135.000,00 TLnın davacı tarafça davalıya gönderildiği hususunun usulüne uygun tutulan taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu,ancak taraflar arasında adi ortaklığın faaliyete geçmediği belirlenmiştir. Bu sebeple davalı tarafın aldığı bedeli iade etmesi gerektiğinden,davacının davalıya gönderdiği ve kayıtlarda tespit edilen 135.000,00 TL asıl alacak yönünden davalının takibe itirazı haksızdır.Davalı takip öncesi temerrüde düşürülmemiştir. Davacı söz konusu takipteki 135.000,00 TL yönünden alacağını ispatlamıştır. Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 9.221,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.305,46 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.916,39 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/12/2023